Suriye ye önce ABD, İngiltere ve Fransa üçlü müdahalede
anlaşmış iken çok geçmeden İngiltere sebebi bir türlü açıklanmayan geri adım
atarak müdahale konusunda yan çizmeye başladı. Obama ise başlangıçta Kongre den
izin almaya ihtiyaç duymadan müdahale konusunda çok kararlı görünürken ne
olduysa Kongre nin iznine bunun için de Kongre üyelerinin ikna edilmesine
ihtiyaç duymaya başladı. Kısacası Suriye ye müdahale konusunda İsrail hiç
gündemde değil iken bir de baktık ABD ile İsrail Akdeniz de ortak tatbikat yapıyor.
Daha doğrusu tatbikat yaptıklarını söylüyorlar. Bu arada Rusya Akdeniz de
balistik füze atıldığını tespit ettiğini açıklıyor. Açıklama başlangıçta ABD ve
İsrail tarafından sessizce geçiştirilmeye çalışılırken, önce ABD ve İsrail
tatbikat, ardından da füze denemesi yaptıklarını açıkladılar. Ama açıklamayı
yapan sadece İsrail. Tüm bu gelişmeler birlikte düşünüldüğünde açıklamalarda
ciddi çelişkiler olduğu görülüyor. Söz gelimi İsrail ilk açıklamasında tatbikat
sırasında füze atılmadığını belirtirken çok geçmeden, ABD ile tatbikat
sırasında füze denemesi yapıldı deniyor.
Olayın bir başka boyutu ise Akdeniz de yapılan İsrail-ABD
ortak tatbikatında atılan füzenin sadece Rusya tarafından tespit edilmiş,
dünyaya duyurulmuş iken söz gelimi Türkiye tarafından tespit edilmemiş olması
dikkat çekici değil mi Diyelim ki atılan füze Akdeniz de düştüğü yere kadar
Türkiye tarafından tespit edildi ama açıklama yapmaya gerek duyulmadı. Öyle ya!
Mademki ABD ile stratejik ortağın böyle bir füze denemesini bizim açıklamamız
doğru olmaz. Gerçekten doğru olmaz mı Stratejik müttefikliğin gereği bu mu
Bu noktada İsrail-ABD ortak tatbikatı önceden
kararlaştırılmış olduğu düşünülebilir. Ancak, böyle bir tatbikatta Yarasa adı
verilen füzenin denenmesi ister istemez soru işaretlerine yol açıyor. Bu arada
İsrail kaynaklarından yapılan açıklamalarda bu soru işaretlerini gidermiyor.
Çünkü İsrail öncelikli olarak tatbikatın önceden planlandığını belirtirken,
hemen arkasından füze denemelerinin haber verilmeden gerçekleştirildiğine vurgu
yapılıyor.
Kısacası, Suriye ye müdahale ister tek başına ABD
tarafından gerçekleştirilmiş, ister üçlü veya ikili koalisyon halinde yapılsın
İsrail in bu işin dışında kaldığını düşünmek yanlış olur. Diyebiliriz ki,
Suriye ye sınırlı müdahale Esad ın kimyasal silah kullanmasını cezalandırmaktan
çok, İsrail in güvenliğini pekiştirmeye yönelik olduğunu, hatta ABD nin bu
konuda İsrail e taşeronluk yaptığını bile söylemek mümkün. Bu arada Suriye ye
müdahalenin sınırlı olacağı, rejim değişikliğinin düşünülmediği yönündeki
Obama nın açıklamaları ile daha önce İsrailli yetkililer tarafından yapılan,
Esad ın görevde kalması bizim için daha iyi. Çünkü Esad ı tanıyoruz.
Tanıdığımız bir yönetimi tanımadığımız, sonunun ne olacağı belli olmayan bir
yönetime tercih ederiz açıklamaları birlikte düşünüldüğünde görünen o ki,
Suriye de Esad sonrası Mısır benzeri bir gelişmeden endişe ediliyor. Bir diğer
ifade ile İsrail ve ABD, Esad ın gitmesine karşı olmamakla birlikte Esad
sonrasını kendi çıkarları yönünde kesin olarak planlayamamış olmanın
sıkıntısını yaşıyorlar. Bu sebeple de Suriye ye Esad ı devirecek değil, gücünü
kıracak bir müdahale düşünülüyor. Gücü kırılmış bir Esad iktidarını ne ölçüde
sürdürebilir Yani Esad ın askeri gücü kırılacak ama buna karşılık muhalifler
de üstünlük sağlayamayacak. Suriye de çatışma sürecek; kan akması devam edecek.
Akan kan Müslümanlara ait olunca da ABD-İsrail ittifakı için fazlaca bir önemi
yok.
Müdahale edildi, Esad ın askeri gücü geriletildi. Bunu
gören muhalifler saldırılarını artırarak Esad ı ya Suriye yi terke ya da sahil
kesimine çekilmeye mecbur ettiler, ne olacak o zaman Mısır da olduğu gibi
Suriye de de yeni bir darbeci general mi bulacaklar ya da bu ihtimali hesap
ederek şimdiden bir kuklayı ellerinin altında hazır mı tutuyorlar Her şeyin
Siyonist odaklar ile Haçlıların planladığı gibi olmasını kesinlikle düşünmek
bile istemiyorum. Ama yaşadıklarımız tüm bu ihtimalleri hesaba katmamız
gerektiğini gösteriyor.