Suriye nin Dostları toplantısının adresi bir kez daha

Yeni Ortadoğu sürecinin başkenti olarak anılmaya ve ön plana çık(artıl)maya

başlayan İstanbul idi.  ABD, Almanya,

BAE, Fransa, İngiltere, İtalya, Katar, Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün ve Türkiye

Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlarının katılımıyla gerçekleşen söz konusu

toplantının sonucunda yayımlanan Ortak Açıklama , sürecin geleceğiyle ilgili

oldukça önemli ipuçları veriyor.

ABD Dışişleri Bakanı Kerry nin, Barış ve geçiş için gerekli

konuları görüştük değerlendirmesini yaptığı toplantı bir kaç açıdan önemli: 1.

Süreçte ABD nin üstlendiği yeni inisiyatif; 2. Türkiye nin geldiği nokta, bir

diğer ifadeyle Türk dış politikasındaki dönüşüm ve bu noktadaki ABD etkisi;

3. Suriye krizinin geleceği; 4. Bunun bölgesel ve uluslararası çapta yaşatacağı

olası sonuçlar; 5. Ve Türkiye üzerinde yaşatacağı olası etkiler.

Adım adım gitmek gerekirse... Krizde yeni yol haritası

olarak da nitelendirebileceğimiz bu hususta, öncelikle ABD nin doğrudan doğruya

meseleye el atmasının somut sonuçlarının kendisini oldukça hızlı bir şekilde

göstermeye başladığını gösteriyoruz.

Gerek seçim süreci gerekse de bir önceki Dışişleri Bakanı

Clinton un alana/krize dolaylı müdahale şeklinde ön plana çıkan yönteminden

dolayı fazlasıyla zaman kaybına uğradığına inanan ve Asya-Pasifik bağlamındaki yeni

hedefi çerçevesinde Ortadoğu daki işlerini bir an önce tamamlamak isteyen

Washington, Kerry ile bütün ipleri kendi eline alma ve stratejiyi alanda tatbik

etme peşinde gözüküyor. Bir diğer ifadeyle, ABD alanda artık pek kimseye

güvenmiyor ve bundan dolayı da tüm inisiyatifi üstlenmiş durumda. Bu da,

bölgede Türkiye nin üstlendiği rol noktasında farklı bir süreç demek.

Dolayısıyla, Kerry ve Clinton arasındaki en temel

farklılıklardan birisi, kendisini Türkiye ye yaklaşım noktasında gösteriyor.

Obama nın ilk döneminde Yeni Ortadoğu nun hamisi, lideri olarak bölgede ön

plana çıkartılan Türkiye, görünen o ki şimdilerde sadece diğer 10 ülkeden

birisi konumunda.

Bu tespitimizi destekleyen ve Türkiye yi bu noktaya

iten/götüren gelişmeleri maddeler halinde sıralamak gerekirse: 1. ABD 2012 nin

ikinci yarısından itibaren Türkiye yi ısrarla Suriye deki radikal gruplarla

olan ilişkisinden dolayı uyarması (Özellikle bu hususta ABD Dışişleri Bakanı,

Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve CIA Başkanı nın yaptığı konuşmaları

hatırla(t)makta fayda var. Örneğin, Genelkurmay Başkanı Dempsey in Eylül

2012 deki Türkiye ziyareti ve basında yer alan Dempsey i Ankara ya gönderen

ABD, 24 saat istihbarat verme karşılığında Afganistan da Taliban la siz

savaşın. El Kaide siz Suriye için devreye girin, PKK yı bize bırakın teklifini

sundu. ifadeleri bu hususta fazlasıyla önemli ipuçları veriyor. Tabi bu arada

Başkan Obama nın Başbakan Erdoğan ile yaptığı Suriye görüşmesi esnasında elinde

tuttuğu beyzbol sopalı fotoğrafı da unutmamak gerekiyor); 2. Türkiye nin

özellikle Suriye deki bazı Selefi gruplar ve ÖSO kapsamında ön plana çıkan rolü

ve bölgede manevra kabiliyetini geliştirmeye yönelik bir takım çalışmaları

karşısında ABD nin Katar da Suriye muhalefetini yeniden yapılandırması ve

Türkiye yi arka plana itmesi; 3. Türkiye nin Şanghay Beşlisi kartını altı ay

içersinde iki kez ön plana sürmesi; 4. ÖSO ve PYD arasında çatışmaların

durdurulmasına yönelik bir anlaşmanın imzalanması; 5. Suriye merkezli

Türkiye-İsrail arasındaki özür hadisesi; 6. ABD nin Türkiye nin bölgede

uygulamaya koyduğu Yeni Kürt Politikası na yaklaşımı, verdiği tepkiler;

özellikle de, Kuzey Irak ve Bağdat boyutunda... Bu maddeler hiç kuşkusuz daha

da çoğaltılabilir. Fakat ana hatlarıyla karşımıza çıkan gelişmeler bunlar.

Bunun anlamı da şu: Türkiye-ABD arasında belli bir

mutabakata varıldı ve bunun alandaki ilk somut sonucu kendisini Suriye

konusunda uyumlaştırılan politikalarda gösteriyor. Bir diğer ifadeyle ABD,

Türkiye ile ikili ilişkilerde bir balans ayarı gerçekleştirmiş durumda. Bu da

Kuzey Suriye konusu başta olmak üzere, Esad sonrası Suriye sinde büyük ölçüde

Washington un projesinin uygulanacağı anlamına geliyor.

Bu gelişme, aynı zamanda, Türkiye nin uygulamaya koyduğu

Yeni Kürt Politikası nın ve bu bağlamda yeniden başlatılan açılım sürecinin de

arka planını ortaya koyması itibarıyla oldukça önemli. Bu da bizi bir kez daha

Dempsey ile Petraeus un PKK noktasında Türkiye ye getirdiği teklife götürüyor.

Bunun dışında söz konusu uyum, Afganistan-2014 konusunda da

gündeme gelmeyen bir mutabakatın varlığına dikkatleri çekiyor. Bu da Avrasya da

Güney Asya-Orta Asya merkezli yeni bir işbirliği sürecinin başlangıcı

demektir...

Dolayısıyla, İkinci Obama döneminin Dışişleri Bakanı

Kerry nin yürüttüğü etkin mekik diplomasisi , her anlamda meyvelerini

veriyor, özellikle de Türkiye boyutuyla...

Bir sonraki yazımızda, Suriye nin Dostları-İstanbul

Toplantısı ile başlayan yeni süreci çok boyutlu olarak irdelemeye devam

edeceğiz...