Suriye de kimyasal silah kullanılmasının ardından
müdahale konusunda ilk harekete geçen İngiltere oldu. Diyebiliriz ki ABD yi da
İngiltere harekete geçirdi. Ne var ki, yönetim Meclis ten onay alamayınca
sessizliğe büründü. Bu arada Esad ın Sarin Gazı nın hammaddesini İngiltere den
aldığı ortaya çıktı. Belki de İngiliz Hükumeti Parlamentosundan bu sebeple
gerekli onayı alamadı Her ne ise, bu haberler bize sömürgeci güçlerin önce
belli yöneticilere halklarına karşı kullanabilecekleri silahları satıyor, bu
silahlar sivillere yöneltildiğinde bunun insanlık suçu olduğunu ileri sürerek o
ülkeye müdahale için harekete geçiyorlar. Bu gelişmeleri kimin nasıl
nitelendireceğini bilemem ama Suriye, Mısır ve Afganistan daki sivillere
yönelik katliamlarda kullanılan silahların sahipleri kullananlardan daha çok
sorumlu olmaz mı Onları aklayan ellerindeki silah gücü müdür
Yani, güçlü olanlar istediklerini yapabilir ama hiçbir
zaman sorumlu olmazlar ama güçsüzler kullanacakları silahlar için bu silahların
ilk kaynağından, satanlardan izin bile almış olsalar suçlanabilir, ipe
çekilebilirler Zalimlerin ellerini sallayarak gezdiği böyle bir dünyada
yaşıyor olmak sanıyorum mazlumlar için acı verici bir durumdur. Çünkü,
zalimlerin eline geçen silah gücü yer yüzünde adaleti kurmaya değil, zalimlerin
otoritesini tesis etmenin ötesinde bir işe yaramıyor. Böyle olduğu içindir ki
uluslararası kuruluşlar bile zalimlerin çıkarlarına hizmet ediyor. Son sözü
zalimler ve katiller söylüyor. İşin garip tarafı katillerden hesap sorma
iddiasındakilerde katillerden geri kalmıyor.
Bu bakımdan zalimlerle mazlumların yer değiştireceği yeni
bir dünyaya ihtiyaç var. Son sözü sömürgeci zalim güçlerin söylediği bir
dünyada hakkın hakim olmasını beklemek aptallıktan başka bir anlam ifade etmez.
Eder diyenler var ise izah etmek durumundadırlar. Bu arada kimyasal silah
kullanımının ardından Suriye ye müdahalenin gündeme gelmesinin esas sebebinin
İsrail in güvenliği olduğu da düşünüldüğünde Suriye ye komşu diğer ülkelerin
korunması iddiası ile müdahalenin savunulması gerçeği yansıtmıyor. Esas olan
İsrail in güvenliğinin pekiştirilmesi, Türkiye nin korunması sözleri ise sadece
ülkemizdeki üslerin kullanılmasını halkımızın nazarında haklı göstermeye
yönelik.
Çünkü, daha ABD Kongresinden Obama ya Suriye ye müdahale
izni çıkmadan İncirlik üssü hareketlendi, ABD uçakları üsse inip kalkmaya
başladılar. Turistik bir ziyaret için gelmedikleri, askeri araç ve gereç
yığdıkları kesin. Böyle olunca da ülkemize yönelik dış müdahalenin gerekçesi hazırlanmış
oluyor.
Bu arada bazı yorumcular Esad ın kimyasal silah
kullanmasını çaresizliği ile izah ederken, kimyasal silah kullanımının ardından
Esad ın katil ilan edilmesi ister istemez şimdiye kadar 100 bin kişinin
ölümünden sorumlu olan Esad katil değildi de sarin gazı kullanınca mı bu
nitelendirmeye layık görüldü sorusu cevapsız kalıyor.
Özellikle BM nin iki yılı aşkın bir süreden beri
Suriye deki katliamlara kayıtsız kalışı bir numaralı sorumlu olarak bu örgütü
gösteriyor. Çünkü, katiller cinayet işledikleri için sorumludurlar ama onlara
destek ve cesaret verenler, hatta halkına karşı kullandığı silahı verenlerde en
az katiller kadar sorumlu değiller mi Kaldı ki, BM nin acziyeti sadece
Suriye de değil aynı zamanda Mısır da yaşananlar karşısında da sürüyor. Elbette
bu acziyet BM nin güçsüzlüğünden değil, bu örgütün karar alma yetkisini
ellerinde bulunduran Güvenlik Konseyi nin 5 daimi üyesinden kaynaklanıyor. Bu
bakımdan geçmişte Irak ta, şimdilerde Afganistan, Suriye ve Mısır da akan
kanların sorumlusu doğrudan BM ve Güvenlik Konseyi nin 5 daimi üyesidir. Böyle
olunca Esad ve Sisi den önce hesap sorulması gerekenler bu 5 daimi üye olması
gerekir. Kısacası dünya düzeninin değişmesi, yeni bir dünyanın kurulması
gerekiyor. Rahmetli Erbakan Hocamın yıllar önce gündeme getirdiği Yeni Bir
Dünya idealine her geçen gün çok daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Çünkü, sömürgeci
güçler giderek daha da vahşileşiyor, gaddarlaşıyorlar.