Bu ay girdiğinde evlerinden çıkmazlar, yapa¬cakları yolculukları iptal ederler, olmuş ya da olmamış her şeyden dolayı bu ay hakkında olumsuz düşünüp kuruntuya kapılırlardı. Bunun üzerine alimler, on¬ların bu yaptıklarının yasak olduğunu beyan etmiş, bilge insanlar da bu yanlışa dikkat çekmişler; avamı bu gibi şeyler¬den sakındırıp, onlara vaaz ve nasihat etmişlerdir. Ta ki avamın bu durumu, alimleri, bu yanlış fikir ve hurafe inancı yok edip kökten kaldırmak için bu aya “Hayırlı” sıfatını eklemeye götürmüş¬tür. Evet, bu konuda Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: “Ne hastalığın kendiliğinden bulaşması, ne uğursuzluk, ne hâme denen ve öldü¬rülenin başından çıkıp intikam istedi¬ğine inanılan mahlûk, ne de safer var¬dır.” Bazı alimlerimiz, Allah onlardan razı olsun hadiste geçen “Safer” lafzıyla kasdedilenin safer ayı olduğunu söyle¬mişlerdir. Nitekim cahiliye Arapları bu ayı uğursuz sayarlardı. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de bu sözüyle böy¬le bir uğursuzluğun olmadığını ifade bu-yurmuşlardır. Gördüğüm kadarıyla bu yorumu yapan en eski alim; İmam Muhammed bin Râşid el-Mekhûlî’dir (ö. 160/ 777’den sonra). Ebû Dâvûd “es-Sünen” isimli eserinde şöyle demiştir: “Bakıyye dedi ki: ‘Muhammed b. Râşid’e: Hadiste geçen ‘Safer’ kelimesini sordum, o da dedi ki: ‘İşittiğime göre cahiliye halkı safer ayını uğursuz sayarlarmış, bunun üzerine de Peygamberimiz (Sallallahu Aley¬hi ve Sellem): “Safer ayının uğursuzluğu yoktur.” buyurmuştur.” Bir çok alim de başka kavillerle birlikte- ondan bu görü¬şü aktarmış ve tasvip etmişlerdir. Onlar¬dan bazıları şunlardır: “Tuhfetü’l-Ebrâr şerhu Mesâbîhi’s-Sünne” isimli eserinde el-Beyzâvî; “Letâifül-Me’ârif” adlı ese¬rinde İbni Receb el-Hanbelî ; “İrşâdü’s-Sârî” isimli eserinde, el-Kastallânî ; “Mirkâtül-Mefâtîh” ve “Şerhu Şerhi Nuhbetil-Fiker” adlı eserlerinde Molla Alî el-Kârî; “Rûhul-Beyân” isimli eserin¬de İsmail Hakkı el-Bursevî ; “Hâşiye ‘alâ Müsnedil-İmâm Ahmed” adlı eserinde Muhammed b. Abdülhâdî es-Sindî. Di¬ğer taraftan İmam-ı Malik ve Ebû Ubeyde Ma’mer bin el-Müsennâ, Allah onlara rahmet etsin Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Safer yoktur.” sözünün manasının, cahiliye halkının yaptığı mu¬harrem ayındaki savaşmanın yasaklığını safer ayma ertelemenin iptal edildiğini bildirmek olduğunu ifade etmişlerdir. Fakat bütün bunlarla birlikte görmekte¬yiz ki alimlerimizin çoğunluğu hadis-i şerifteki “Safer” kelimesini açıklarken şu yorumu tercih etmişlerdir: “Safer, karın kurdu veya karnı yakalayan ve yüzü sarartan, hasta acıktığında daha da şiddetlenip ıstırap veren ve uyuz has¬talığından daha bulaşıcı olan bir hasta¬lıktır.” Hatta İmam-ı Buharî “es-Sahîh” adlı eserinin “Tıp” bölümünün yirmi dördüncü alt başlığına “Konu: Safer yok¬tur. O da karnı yakalayan bir hastalıktır.” ismini vermiştir. İmâm el-Fîrûzâbâdî bu hastalığı anlatırken ek olarak şöyle de¬miştir: “Safer, karnı yakalayan ve yüzü sarartan bir hastalıktır.” Ben derim ki: O da zamanımızda “Hepatit” diye bili¬nen hastalıktır. Bu yorumu tercih eden¬lerin dayanakları, Allah daha iyi bilir, bu hadis-i şerifin râvîlerinden birisi olan Câbir b. Abdullâh’ın, Allah ondan razı olsun bu kelimeye getirdiği açıklama¬dır. İmâm-ı Müslim’in aktardığına göre Ebüz-Zübeyr, Hazreti Câbir’den şöyle dediğini nakletmiştir: “Safer: Karın de¬mektir.” Bunun üzerine Hazreti Câbir’e: Allah ondan razı olsun: “Bu karın nasıl bir şeydir ” diye soruldu. O da: “Ona: Bağırsak kurdu denilirdi.” dedi. Bundan ötürü İmâm-ı Nevevî, Allah ona rahmet et¬sin şöyle demiştir: “İmâm-ı Müslim, bu yorumu bizzat hadisin râvisi olan Câbir bin Abdullah’tan Allah ondan razı olsun aktardığı için bunun asıl kabul edilme¬si gerekmektedir.” İmâm Molla Alî el- Kârî (Allah ona rahmet etsin) “Mirkâtül- Mefâtîh” adlı eserinde bütün bu görüşleri aktardıktan sonra konuyu özetleyerek şöyle demiştir: “Açıkça en doğrusu bu yorumların hepsini bir araya getirmektir. Zira bun¬ların hepsi hurafedir.” Konunun özeti Hâfız İbni Receb el- Hanbelî’nin şu sözüdür: “Uğursuzluğu, safer ayı veya başka her¬hangi bir zamana tahsis etmek doğru değil¬dir. Çünkü tüm zamanlar, Allah tarafından yaratılmıştır. Âdem oğullarının işleri de zaman dilimleri içinde meydana gelir. Mü¬minin Allah’a itaatla geçirdiği her an, onun için uğurlu olup; Allah’a isyanla geçirdiği her zaman dilimi ise onun için uğursuzdur. De¬mek ki işin aslında uğursuzluk Allah’a isyan etmektir.” İbni Mes’ûd da Allah ondan razı olsun bu konuda şöyle demiştir: Eğer uğursuzluk herhangi bir şeyde ol¬saydı iki çene kemiği arasındakinde, dilde olurdu.’ Başka bir kere de Sürekli engellenmeye dilden daha fazla ihtiyaç duyan hiçbir şey yoktur.’ demiştir.” Bizler, noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’tan, kendisine gerektiği gibi tevekkül edip güvenmeyi, esirgenme¬yi ve selâmeti niyâz ederiz. Şüphesiz o, buna gücü yeten ve hükmedendir. Al¬lah, Efendimiz Muhammed’e, ailesine ve eshâbına salât-ü selâm eylesin.
En Çok Okunanlar
Memur maaşları ne kadar olacak? İşte memur zammı sonrası değişecek tüm ödemeler
TEFAS'ta TL nakit yükümlülük yerine getirme saati uzatıldı
Merkez Bankası'nın raporuna göre asgari ücrete yapılacak zam oranı belli oldu! İşte o rakam
Kredi ve banka kartı olanlara korkunç haber: Milyonlarca kişi olduğu açıklandı
1000 ve 500 liralık banknot çıkacak mı? Beklenen açıklama geldi
Gram altında artık gözler bu rakamda: Uzman isim hazırlık yapın dedi