Bedir Savaşı’nda daha Müslüman olmamıştı. Müşriklerin zoruyla savaşa sokuldu. Savaş sonunda, esîr edilip Medîne’ye götürüldü. Peygamber Efendimiz kendisine buyurdu ki:
- Ey Abbâs, kendin, kardeşinin oğlu Ukayl bin EbûTâlib ve Nevfel bin Hâris için kurtuluş akçesi öde! Çünkü sen zenginsin.
- YâResûlallah, ben Müslümanım. Kureyşliler beni zorla Bedir’e getirdiler.
- Senin Müslümanlığını AllahüTeâlâ bilir. Doğru söylüyorsan Allah sana elbette onun ecrini verir. Fakat senin hâlin, görünüş i’tibâriyle, aleyhimizedir. Bunun için sen kurtuluş akçesi ödemelisin!
- YâResûlallah, yanımda 800 dirhemden başka param yoktur.
- Yâ Abbâs, o altınları niçin söylemiyorsun?
- Hangi altınları?
- Hani sen Mekke’den çıkacağın gün, hanımın Hâris’in kızı ÜmmülFadl’a verdiğin altınlar. Onları verirken, yanınızda sizden başka kimse yoktu. Sen, ÜmmülFadl’a, “Bu seferde başıma ne geleceğini bilmiyorum. Eğer bir felâkete duçar olup da dönemezsem, şu kadarı senindir. Şu kadarı Fadl içindir. Şu kadarı Abdullah içindir. Şu kadarı Ubeydullah içindir. Şu kadarı da Kusem içindir” dediğin altınlar?
Peygamber efendimiz altınlar hakkında bu kadar teferruatlı bir şekilde bilgi verince, Hz. Abbâs çok şaşırdı:
- Allaha yemîn ederim ki, ben bu altınları hanımıma verirken yanımızda kimse yoktu. Bunları sen nereden biliyorsun?
- AllahüTeâlâ haber verdi.
- Senin, Allahü Teâlâ nınResûlü olduğuna şimdi gerçekten inandım. Doğru söylediğine şehâdet ederim.
Hemen Kelime-i şehâdet getirerek Müslüman oldu.
Hz. Abbâs Müslüman olunca, Resûlullah onu Mekke’de görevlendirdi. Müslüman olduğunu kimseye söylemedi. Mekke’de olup bitenleri, gizlice Peygamber efendimize bildirirdi. Bir zaman sonra Peygamber efendimizin hasretine dayanamayıp, Medîne’ye gelmek istediğini mektupla bildirdiğinde, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Senin bulunduğun yerdeki cihâdın daha güzel ve faydalıdır.
Bedir
Savaşı’nda
daha
Müslüman
olmamıştı.
Müşriklerin
zoruyla
savaşa
sokuldu.
Savaş
sonunda
esîr
edilip
Medîne’ye
g&o...