Lütfen birkaç dakika bendenizi iyi dinlemenizi rica ediyorum. Soru:

Mülkün hakiki Sahibi Kimdir Bu suale her Müslüman "Allahtır" cevabını

verir. Çünkü Kuranda mülk Allahındır, dilediğine verir, dilediğinden

alır, dilediğini aziz kılar, dilediğini zelil kılar mealinde ayet

bulunmaktadır.

İkinci soru: Mülkün temeli nedir Her Müslüman bunun da cevabını bilir. El-adlü esasül-mülk=Mülkün temeli adalettir.

İslam hükeması "Bir gayr-i Müslim devlet adil olduğu takdirde ayakta

durur ama bir İslam devleti veya rejimi adil değil zalimse ayakta

duramaz buyurmuşlardır.

Üçüncü soru: Biz Müslümanlar bu coğrafyada kaç yıldan beri varız ..

Bin yıldan beri... İstanbuldaki varlığımız ise 600 seneyi bulmaz. Bu

mülkün ebedî olarak elimizde kalacağına dair senedimiz yoktur.

Dördüncü soru: Devlet olarak, toplum olarak, efrad (bireyler) olarak

bu ülkede var olmak, ayakta kalmak istiyorsak ne, yapmalıyız ..

Öncelikle en geniş manasıyla adaleti sağlamalıyız. Hukuk adaletini,

sosyal adaleti, kültürel adaleti... İnsan hakları konusundaki adaleti...

Eğitim adaletini... Her Müslüman öncelikle kendisine âdil olmalıdır.

Bu adaletleri sağlayamazsak varlığımız, devletimiz, vatanımız tehlikeye girer.

Niçin niçin niçin

Bu niçini sağduyu sahibi Müslümanlara anlatmak çok kolaydır... Mülkün

Sahibi olan, mülkü dilediğine verip dilediğinden alan Allah Âdildir,

Kendisine iman eden kullarına adaleti emr etmiştir. Allah zulümden ve

zalimlerden razı olmaz. Adaletdli olmayan zalimleri bu dünyada ve

ahirette cezalandırır.

Peki adalet nedir, zulüm nedir

Adaletin Müslümancası şudur: Allahın gönderdiği Kuranda, Resulünün

(Salat ve selam olsun ona) Sünnetinde, Peygamberin varisleri vekilleri

halifeleri olan ulema ve fukahanın o iki ana kaynaktan çıkardıkları

fıkıhta olan hükümlerin, emirlerin, yasakların, kıstasların, ölçülerin,

değerlerin, prensiplerin, öğütlerin kabul edilmesi ve hayata

geçirilmesidir.

Müminler ezelde elest bezminde Allah ile ahidleşmiş, Onunla misak

yapmışlardır. Peygambere iman ettikleri için ona biat ve itaat

edeceklerine söz vermişlerdir.

İslamın kesin yasaklarını meşru görmek, kesin emirlerini

yasaklamak... Allahın Kuranda koyduğu hadleri hayata uygulamamak,

çizdiği sınırları aşmak, Peygamberin emir ve yasaklarının bir kısmına

uymamak... İşte bunlar adaletsizliktir, zulümdür; helak ve yıkılış, mülk

emanetinin elden gitmesi, zillete duçar olma sebebidir.

Allah zinayı kesinlikle yasaklamış, Peygamber zina ettikleri şeran

sabit olanlara çok ağır cezalar vermiştir. Zinanın suç olmaktan

çıkarılması adalet değil, zulümdür.

Allah ribayı-faizi kesin olarak yasaklamış, haram kılmış, ribacıları Allah ve Resulüne savaş açanlar olarak vasıflandırmıştır.

Allah emr bil-mâruf ve nehy anil-münker yapılmasını farz kılmıştır.

Allahın Resulü, bir Müslümanın, komşusu aç iken tok gecelemesini kötülemiştir.

Allah zekatların öncelikle fakirlere, miskinlere verilmesini emr etmiştir.

Allah bütün müminleri tek bir Ümmet yapmıştır. Bölücülüğü,

tefrikayı, fitne ve fesadı, ırkçılığı yasak ve haram kılınmıştır. İslam

dini israfı haram kılmış, müminlerin kanaat ve tevazu içinde

yaşamalarını emr etmiştir. Dinimiz cihad fi sebilillahı farz kılmıştır.

Bir İslam ülkesinde Kuranın ve Sünnetin kesin emirleri yerine

getirilmez, yasakları çiğnenir, çeşitli azgınlıklar sergilenirse orada

zulüm var demektir. Zulüm adaletin zıddıdır. Adalet gidince temeli çöken

mülk de elden çıkar.

Halkının çoğunluğu şöyle veya böyle Müslüman olan bu ülkede İslamın

kesin şekilde yasakladığı zina serbest midir Riba serbest midir

Kuranın yasak ve haram kıldığı nice günahlar ve suçlar serbest midir

Bu ülkede, İslam dininin azgınlık dediği nice kötülükler alenen,

küstahça, sere serpe işlenmekte midir .. Evet bunların hepsi

yapılmaktadır.

Öyleyse adalet elden gitmiş, zulüm gelmiştir. Binaenaleyh mülk tehlikededir.

Gafiller bunun farkında olmayabilir ama uyanıklar tehlikenin farkındadır.

Bu ülkede İslamın temel emirlerinden olan adaleti, istikameti

(doğruluk dürüstlük) hakim kılamazsak, kendimizi ailemizi toplumu ıslah

edemezsek mülk elden gidecektir.

Bir İslam ülkesinde, İslamın temel şartlarından olan zekat Kurana,

Sünnete, Şeriata, fıkha uygun şekilde hakkedenlere verilmiyorsa orada

adalet yoktur.

Zalimleri engellemeyen, zulmü önlemeyen sözde dindarlar da dolaylı olarak zalimdir.

Zalim bir toplumun üzerine azap ve musibet gelirse, sadece zalimlere isabet etmez, toptan gelir.

Sağduyu sahipleri titresinler...

* (İkinci yazı)

Mevlevilik ve Sema

Mevlevilik bir Ehl-i Sünnet tarikatıdır. Bu tarikat Kuran, Sünnet ve

Şeriat temelleri üzerine kuruludur. Mevlevi abdestsiz yere basmaz, o

devamlı taharet üzeredir. Maddî taharet ve manevi taharet. Mevlevi beş

vakit namazı kılar. Nasıl kılar Dosdoğru eda eder. Mevlevinin en düşük

derecesi nefs-i levvâmedir.

Namazsız abdestsiz oruçsuz ihlassız takvasız aşksız şevksiz Mevlevilik olmaz.

Mevlevi zikri namazdan sonra başlar. Namaz kılınır, tesbihat, ondan sonra zikrullah. Sema zikirdir.

Sema ticarete, paraya alet edilmez.

Alet edenlen çarpılır. Nasıl çarpılır Şu veya bu şekilde çarpılır.

Gafiller çarpılırlar da niçin çarpıldıklarını bilmezler anlamazlar.

Hak sillesinin sadası yoktur... Bir vurdu mu hic devası yoktur...

Taharetsiz, aşksız, şevksiz, ihlassız sema olmaz. Öyleleri topaç gibidir. Mevlevi gibi değil topaç gibi dönerler.

Mevlana hazretleri Kuran bendesi (Men bende-i Kuranem eger can

darem...) bir velidir. Ona dil uzatan nasipsizdir ve vakt-i merhunu

gelince sille yiyip çarpılır da haberi olmaz . Gündüzleyin dümdüz yolda

giderken, önündeki koca çukuru görmez içine düşer ve sonra yahu ben bu

çukura niçin düştüm böyle deyip şaşar da şaşar. Şaşkındır o.

Mevlevilikte yapılan herk şeyin fetva ve ruhsatı vardır.

Başka meşreplerden olanlar dil uzatmazlar, saygı gösterirler.

Zamanın gavsı Hazret-i Halidi Bağdadîye, Sultan Mahmudun nedimi

Hâlet efendinin kendisini kötülediğini söylemişler. Gavs hazretleri

"Hâlet efendi tarikat-i seniyye-i Mevleviyeye mensuptur. Binaenaleyh biz

kendisini Konyada Mevlana Celalüddin Rumî hazretlerine havale ederiz"

buyurmuşlar, başka bir şey dememişler. Sultan Mahmud Halet efendiyi

Konyaya sürmüş ve bilahare idam ettirmiş. Anlayana. (Mecd-i Tâlid

kitabından yazıyor.)

Mevlevilik büyük kapıdır.

Mevlevilik yoldur, Hakka götürür.

Sema sadece dönmek değildir.

Döne döne hiç olur dervişler.

Ölmeden önce ölürler.

Hû deyip dönerler.

Bir elleri semaya açık, öteki elleri zemine dönük.

Zikr ederler yürekten.

Herkese nasip olmaz Mevlivi dervişi olmak saltanatı.

Derviş olamazsan sev, muhib ol bari.

11.11.2012