BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

ERBAKAN Hoca Milli Görüş’ü, “Milletimizin inancı, tarihi, aslı, özü, kendisi” olarak tanımlardı. Milli Görüş prensiplerine bağlı yüz binlerce insan yetiştirdi. Bu prensipler, ülkemizin sınırlarını aşarak pek çok insanın uyanmasına yol açtı. Milli Görüş çalışma modeliyle büyük hizmetler yapıldı. Özellikle mensuplarına “yüksek bir şahsiyet” kazandırdı.

Milletimiz, milli ve manevi değerlerimize sarılarak tarihte medeniyetler kurdu; ilim ve irfanda yükseldi; hak ve adaletin temsilcisi oldu; insanlığa ışık tuttu. 1969’da başlayan Milli Görüş hareketi özümüze dönersek ufkumuzun genişleyeceğini gösterdi. “Toplu iğne bile yapamazsınız” diyerek “öğretilmiş çaresizliğe” mahkûm edilen millet, Milli Görüş öncülüğünde “ağır sanayi hamleleri”ni başlattı. Sömürgecilerin “uydu”su olmak yerine, “lider ülke” olabileceğine inanmaya başladı.

Dünyayı zorla, baskıyla kontrol altına almaya alışmış sömürgeci odaklar Milli Görüş’ün varlığından rahatsız oldular. İçteki figüranlarını da kullanarak kalplerden Milli Görüş sevgisini silmeye giriştiler. Nice tuzak ve entrikalara başvurdular. Ama iman kalbe yerleşmişti bir kere. Ne yapsalar Milli Görüş’ü yok edemiyorlardı. 4 partilerini kapattılar; fakat Milli Görüşçüler 5.’ni kurdu.

Büyük baskılara rağmen sömürgecilere karşı direnen Erbakan Hoca’dan Allah razı olsun. Yılmadı; vazgeçmedi; hedefe kilitlendi; bütün hücreleriyle insanlığın saadeti için çalıştı. Riyakârlığa, menfaatçiliğe boğulmuş dünyaya, hakkı üstün tutma davasının ne anlama geldiğini öğretti.

İÇTEN YIKMAK İSTEDİLER

SÖMÜRGECİLERİN son ümidi “Kale içinden alınır” prensibine sarılmak oldu. İktidar hırsı, menfaat hesabıyla çalışanları oltaya düşürdüler. Derenin kuşunu derenin taşıyla vurmak istediler. Önce Milli Görüş gömleğini çıkarttılar. Sonra hizmetkârlarına layık gördükleri gömleği giydirdiler.

İslam Birliği diyenler, Avrupa Birliği demeye başladı. Adil Düzenden söz edenler, faiz lobisine, borca dayalı faiz sistemine teslim oldular. Bizim yerimiz Müslümanların yanıdır, diyenler; ABD ’yi kadim dost, İsrail’i stratejik ortak ilan ettiler. Değerler alt üst oldu. Doğruyla yanlış birbirine karıştı. Yanlışlıkları propaganda gücüyle örtmeye çalıştılar.

İstikametinden şaşmayan Isparta eski Milletvekili Mustafa Köylü anlatıyor: “Eski Milli Görüşçüyüz, diyenler güzel isimlerle dernek kuruyorlar. Bir ay sonra işçi bulma kurumu haline geliyorlar. Milli Görüşçünün eskisi, yenisi olmaz. Milli Görüşçü her zaman yenidir.” (7. 10. 2017, Kızılcahamam)

Türkiye, Milli Görüş’ü bırakıp Batı’ya uymakla nice zararlara uğradı. ABD’ye, AB’ye güvendi; fakat hepsinin ihanetine uğradı. ABD terörü besleyip üzerimize saldı. 15 Temmuz darbecilerinin arkasında durdu. AB yıllardır ülkelerindeki teröristleri korudu.

2 Kasım, İngiltere ’nin Siyonistlere Filistin topraklarını işgal sürecini teşvik ettiği Balfour Deklarasyonu’nun 100. yıldönümüydü. Dünyadaki vicdan sahipleri İngiltere’yi yaptığı haksızlıklar sebebiyle özür dilemeye çağırdı. İngiltere kesinlikle özür dilemeyeceğini, “aldıkları rolden gurur duyduklarını” açıkladı. İşte Batı bu! Maalesef Hükümet asırlık işgalden tek cümle etmedi.

MİLLİ GÖRÜŞ ALDATMAZ

MİLLİ Görüş milletimizin genlerine öylesine işlemiş ki, gömlek çıkaranlar bile geçmişleriyle itibar kazanmaya çalışıyorlar. Bugünü “Milli Görüşçülerin dönemi” diye yansıtıyorlar. Hayır! Milli Görüş yapılan yanlışlıklara ortak edilemez. Onlar tahammülü zor imtihanlardan geçtiler ama halkımızı aldatmadılar. Olumsuzluklar, Milli Görüş uygulamalarından vazgeçmenin ürünüdür.

Bu dönemde İslam coğrafyası kan gölüne döndü. Komşularımızla aramız açıldı. Haramlar meşrulaştı. İnsanlar yarınlarından endişe etmeye başladı. Milli Görüş hep uyardı; Batı’ya özenenler ülkemize, İslam dünyasına felaketler yaşattı.

Saadet Partisi 7 yıl önce Esat’la görüşerek Suriye’de kan dökülmemesini, muhalefetle anlaşmalarını önerdi. Batı âşıkları Saadet Partisi’ni Esatçılıkla suçladı. Suriye bunca perişanlığı yaşadıktan sonra, şimdi Esat’la anlaşmaya çalışıyorlar. Peki, yaşananların hesabını kim verecek? Numan Kurtulmuş itiraf etmişti: “Hükümet’in Suriye politikası baştan beri yanlıştı.”

ABD, AB’yle olmak faydasızdı. Saadet Partisi Ortadoğu’daki problemleri bölge ülkeleriyle çözmeyi önerdi. Nice canlar yandıktan sonra, Astana Süreci diyerek Saadet Partisi’nin çizgisine gelmek zorunda kaldılar.

Saadet Partisi dış politika, terör, ekonomi, eğitim, israf, iç göç gibi temel konulardaki tekliflerinde hep haklı çıktı. Olaylara Milli Görüş; Adil Düzen perspektifinden baktığı için! Sömürgecilerle olmanın faturası ağırdır. Çözüm milli, yerli reçetelerde.

Saadet Partisi 80 milyonu kucakladı. Siyasi partileri birlikte hizmete çağırdı. Ayrıştırıcı üsluptan kaçındı. Yurt içinde, yurt dışında “Stratejik Vizyon Ödülleri” veren Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) bu sene “Yılın Siyasetçisi” ödülünü Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na verdi.