MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 27 Şubat’ta “İmralı DEM Parti grubuna gelsin, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini” haykırsın çıkışından sonra DEM Parti İmralı heyeti terör elebaşı Abdullah Öcalan’la bir dizi görüşme yaptı.
Terör elebaşı Abdullah Öcalan’ın, “Örgütün silah bırakması ve kendini feshetmesi”yle ilgili çağrısı alayu vala ile heyet tarafından kamuoyuna duyuruldu.
Diğer yandan terör elebaşı ile yapılan görüşmeler terörsüz Türkiye sürecinin başlatılması kapsamında Meclis Başkanı’na, mecliste grubu bulunan, bulunmayan siyasi partilere, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a aktarıldı. DEM Parti İmralı heyeti Irak’ta da bir dizi ziyaret yaptı. Heyet Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’la da bir araya geldi. Taleplerini sıraladı…
Ne gariptir ki; şimdiye kadar terör örgütü PKK’nın kendini feshetmesiyle ilgili bir adım bile atılmadı. Önceki gün PKK’nın yürütme kurulu garip bir talepte bulundu ve fesih sürecini terör elebaşı Abdullah Öcalan’ın yürütmesini istedi.
İmralı’da ömür boyu ceza alarak yatan Öcalan’ın bunu nasıl yapacağı tam anlamıyla bir muamma. MHP Lideri Devlet Bahçeli önceki gün yeni bir açıklamayla “Sürecin enfekte edilmemesi adına bir an önce terör örgütünün kendini feshetmesi” çağrısı yaptı. Biz bu konuda daha önce kaleme aldığımız yazımızda “Çok bilinmeyenli denklem” demiştik. 40 yıldır canımızı acıtan, Siyonist kuklası ABD’nin ve Siyonist İsrail’in kurdurduğu, yumuşak karnımız olduğunu bildiği için desteklediği ve desteklemeye devam ettiği terör örgütünün kendini feshetmesi tam anlamıyla çok bilinmeyenli denklemdir.
Zira, tek başına PKK’nın kendini feshetmesi bir anlam ifade etmiyor. Bu konuda kamuoyunun da ikna edilmesi gerekiyor. 40 yıllık süreçte binlerce şehidimiz oldu, binlerce aile evlatsız kaldı, binlerce çocuk yetim kaldı. Şehit yakınlarının bu süreçle ilgili ne düşündükleri soruluyor mu?
Bu insanlardan nasıl helallik alınacak?
Diğer yandan DEM Parti İmralı heyeti terör elebaşı Abdullah Öcalan’ın bu süreçte tecritinin kaldırılmasını ve çalışma şartlarının iyileştirilmesini talep ediyor… Nasıl olacaksa? Küresel eşkiya ABD, “Saddam kimyasal silahlar üretiyor” diyerek Irak’ı işgal etti, yıllarca burada işgalci olarak kaldı. Peki bu süre içinde terör örgütü PKK’nın yuvalandığı Kandil’e bir kez bile operasyon yapıp buralarda temizlik yaptı mı?
Şimdi Türkiye’ye şirin görünüp “PKK’nın silah bırakmasını destekliyoruz” şeklindeki açıklamalarına ne kadar itibar edeceğiz? Diğer yandan Siyonist kuklası, küresel eşkiya ABD, PKK’nın Suriye uzantısı YPG’yi dibimizde uydu bir devlet yapmak için elinden geleni ardına koymadı. YPG’yi terör örgütü olarak kabul etmeyip, silahlandırdı, eğitti, donattı…Zaten dünyanın neresinde bir kaos, bir savaş, karışıklık varsa o coğrafyanın ardında küresel eşkıya ABD vardır…
ABD, doymak bilmeyen iştihalarıyla silah tüccarlarını beslemek için savaşları pompalar, farklı coğrafyalarda “Böl-parçala-yut” stratejisiyle hareket eder. Terörsüz Türkiye eşiğinde terör örgütü PKK’nın silah bırakması, kendini lağvetmesini tek zaviyeden ele almamız mümkün değildir.
Elbette devletimizin başındaki ulular, bu konuda yürütülecek sürecin nereye evrileceği noktasında çalışmalar yapıyorlardır. Ama görünen köy kılavuz istemez…
Terör örgütü PKK’nın şimdiye kadar hiçbir adım atmaması, işin tavsadığını akıllara getiriyor. Herkes bir açıklama yapıyor, herkes konuşuyor, herkes kendi zaviyesinden konuyla ilgili yorumlar yapıyor. Genelkurmay Başkanı’nın dediği gibi, “Silah bırak, silahlarını teslim et, teslim ol”… Umarız bu süreç de Habur sınır kapısındaki tiyatroya dönmez….