Torunum Berkecan,
Sana bu mektubu sizler düşman zulmü altında yaşamayın diye ben ve benim gibi Çanakkale’de canını hiçe sayıp toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duran binlerce şehit adına yazıyorum.
Vatanımıza hain İngiliz ve avenesi çöreklendiğinde bizler hiç düşünmeden yollara düşüp payitahta geçmelerini engellemek için geldik bu yamaçlara.
Ülkemiz ve hilafet ciddi tehdit altındaydı. Ümmetin son kalesi de düşecek olursa dini mübin-i İslâm savunmasız kalacaktı… Bir kısmımız henüz on beşindeydi bu cepheye geldiğinde. Tek düşüncemiz dinimiz, ülkemiz ve gelecek nesillerimiz yani sizlerdiniz.
Sevgili torunum! Seni tanımak kısmet olmadı bana. Hatta baban bile kundaktan yeni ayrılmıştı ben bu sırtlara geldiğimde. Günlerce yarı aç yarı susuz yürüdük evladım. Dinlenmek nedir bilmedik. Acele ediyorduk, endişeliydik; geç kaldığımızda, zamanında cephedeki yerimize ulaşamadığımızda, düşman ya geçiverirse o siperleri! Ya giriverirse haremi payitahta o mendebur çizmeleriyle! O kadar çok korktum ki cepheye gelirken. Ya bizler vazifemizi hakkıyla yapamadan Çanakkale’yi geçiverirlerse diye…
Bizler selfie çekmek için o siperlere girmedik. Forsquarede yerbildiriminde bulunup, Conkbayırı yazmak için de buralarda dolaşmadık. Bizi otobüslere doldurup da bu kanla sulanmış topraklara getirmediler. Yolda sizler gibi hamburgerlerle, fastfoodla karnımızı doyurmadık. Kolayla susuzluğumuzu gidermedik. Şimdi sizler rehber eşliğinde gezerken manasız bakışlar fırlattığınız o toprakların her santimetre karesinde nice mehmetçiğin kanı bulunmaktadır hiç düşündünüz mü O kan, Daha on beşinde iken okulunu, anasını, yavuklusunu bırakıp buralara gelen nice vatan evladının kanı… O yüzdendir size Mehmet Akif Ersoy’un:
“Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı” diye tembihlemesi…
İyice ve dikkatlice bak bu topraklara! Bu topraklarda bir kaç dakika sonra öleceğini bilen ama buna rağmen göğsünü kurşuna siper eden nice kınalı kuzunun cansız bedeni var. Yaralı iken, vücudu sargılar içinde gözlerini açtığında hemen yerinden doğrulup tekrar cepheye koşmak isteyen ana kuzuları dolu bastığın o topraklarda…
Sizlere esaret faturasını yüklememek için bedelini kanımızla, canımızla ödedik biz. İsterdik ki; bizden sonra gelenler de aynı şuurda olsunlar. Aynı duygularla bizim can verdiğimiz siperlerde düşmana buranın hâlâ geçilmez bir yer olduğunu haykırsınlar. Dedelerimizi geçemediniz bizler de sizin her türlü teknolojik, kültürel hilelerinize, kapitalist, emperyalist sömürülerine karşı direnerek sizlere geçit vermeyeceğiz demenizi o kadar arzuluyoruz ki! Buraya gelen Anzaklara, İngilizlere, Haçlılara dedelerinin neden burada olduğunu sormanızı, onlar geçemedi sizler de geçemeyeceksiniz demenizi bekledik. Bekliyoruz da hâlâ…
Sevgili torunum!
Sana bu söylediklerim anlamsız geliyor biliyorum. Unutma bugün dost diye tanıtılan ülkeler bu milleti yok etmek için geldiler buraya. Şimdi seni tarihinden, ruh kökünden ayırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bizim zamanımızda bunu silahla denediler başaramadılar. Bu yüzden şimdi sizlere başka taktikler uyguluyorlar. Silahla geçemedikleri Çanakkale’yi entrikayla, lisanlarını sizlere öğretip, kültür emperyalizmi yaparak, teknolojiyle, medya ve başka yollarla geçmeye çalışıyorlar. Sakın onların oyunlarına kanmayasın. Beni her ziyarete geldiğinde daha çok şuurlanıp Çanakkale’nin şimdi de geçilemez olduğunu herkese haykırmalısın. Böyle yapmalısın ki bizler de burada rahat ve huzur içinde uyuyalım…
Minik bir tebessüm
Gitmediği Yer
Adam karısına der ki:
- Doğum gününde nereye gitmek istersin hayatım.
Bu cümle üzerine keyiften eriyen kadın:
- Uzun zamandır gitmediğim bir yer olsun aşkım, der. Adam cevap verir:
- O zaman mutfağa ne dersin.
İlgilisine Notlar:
• “Türkler, Çanakkale’yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir.” Churchill
• “Çanakkale Seferi, Türk milletinin eski kudret ve kuvvetini muhafaza ettiğini, can çekişen bir imparatorluk içinde kahraman bir milletin varlığını meydana koydu.” General Fahri Belen
• “Avrupa’da hiçbir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum, Türklerle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu’yu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Hâlbuki Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar.” General Tawshend
• “Çanakkale müdafaası, üç mucizeler muharebesidir. Hali kurtardı; maziye hamaset ve azametini iade etti; vatanımızı bir vatan-ı ebedi yaptı.” Sami Paşazade Sezai
• “Anlamıyor musunuz, biz Çanakkale’de Türklerle değil, Allah ile harbettik! Tabiî ki yenildik...” Churchill