Öncelikle belirtmeliyiz ki Türk dilinin zenginliği Türkçede kullanılan kelimelere bağlıdır. Türk Dil Kurumu (TDK) yaptığı bir açıklamada, Büyük Türkçe Sözlüğü’nde deyim, söz, ad ve terim olmak üzere 616.767 söz varlığı olduğudur. Kelime açısından bakıldığında Türkçe sözlüğünde bir görüşe göre 122 bin 423 kelime bulunuyor. Bunun 14 bin 1981’i yabancı kökenli olduğunu da hatırlatalım.

Bu kelimeler arasında dikkat çeken bazı diller şunlardır: Arapça 6467, Fransızca 5253, Farsça 1359, İngilizce 485, Rumca 400, Almanca 98, İtalyanca 89, Latince 78’dir.

Başka ülkelerde yaklaşık olarak kullanılan sözcük sayısı 35-40 bin civarındadır. En fazla Türkçe kelime kullanan ülkelerden bazı rakamlar: Sırpçada 8 bin 742, Ermenicede 4 bin 262, Bulgarcada 3 bin 500, Farsçada, Rumencede, Yunancada ve Arnavutçada 3 bin, Rusçada 2 bin 500, Arapçada ve Macarcada 2 bin Türkçe kelime.

Ömer Seyfettin Türk diline önem veren yazarlarımızın başında geliyor. Ancak aynı hassasiyeti her yazarda görmek biraz zordur. Kaldı ki yıllardır s/özde öztürkçeyi savunan yazarlar vardır. Bu yazarlardan düşüncesine/ideolojisine bakılmaksızın Türk Diline sahip çıkan yazarlar da vardır. Türk Dilini baltalamak için sarf edenler de… Öztürkçeyi savunan bazı yazarlar Türkçemizin yabancı kelimelerin temizlenmesini öneriyor; savunuyor. Bazıları da buna karşı çıkıyor. Türk Diline özen ve önem veren yazarlardan Yavuz Bülent Bakiler Türkçe´de yabancı kelimelerin yer almasının doğal olduğunu dile getiriyor. Şöyle diyor Bakiler: “Bir kelime, dağdaki çobandan Çankaya´daki Cumhurbaşkanı´na kadar herkes tarafından biliniyor ve kullanılıyorsa onu dilimizden atamayız. Efendi kelimesini herkes kullanır. Yunanca´dan girdi. Türkçe´den çıkaramazsınız. Peygamber kelimesi de Farsça´dan gelmiş. Atamazsınız. Öztürkçe çıkmaz bir sokaktır. Bilgi Yayınevi Öztürkçe bir sözlük yayımladı. 3 bin 175 kelime var. Bu kadar kelimeyle bir dil nasıl güçlü olabilir. Yabancı kökenli kelimelerin reddedilmesi, millete yapılan bir hainliktir...”

Nihat Sami Banarlı’da, “imparatorluk kuran milletlerin, başka millerden kelimeler alması ve vermesinin doğal olduğunu, saf bir dil bulunmadığını ifade etmiştir. Necip Fazıl’da Türk Diline sahip çıkan yazarlardandır. Bazı kelimelerin Türkçede yer almasını Türkçeleşmesi sebebiyle savunmuştur. Fakat Türk diline zarar vermek isteyen yazarların sayısı da az değildir. T,ürk Dilini bozmak için elinden/dilinden geleni yapan eleştirmen olarak anılan Nurullah Ataç’tır. Bu anlamda birçok kelime üretmiştir. Bu yazara en çok katkıyı da siyasi liderlerden Bülent Ecevit yapmıştı. Arı Dil veya Öztürkçe konusunda karşı duranların birçok haklı gerekçeleri vardır. Ata ile torun arasındaki dil bağı/ dil birliğini koparmak, kendi köklerinin zenginliğini kısırlaştırmak, tarihine olan bağların da yok olmasını sağlamak olarak da belirtebiliriz. Yavuz Bülent Bakiler bir konferansında dikkat çektiği husus çok önemlidir: “Dilini kaybeden dinini kaybeder.” Bu dil meselesinde yabancı kelimelerden ziyade Arapça kelimelerin atılmasını isteyen bazı yazarların amacı Türk dilini savunur gibi görünmekten öte bir amaç taşınmaktadır. Batıdan alınan kelimelere karşı çıkmamaları ne ile izah edilebilir ki

Türk Dilinin nasıl bir hüviyet kazandığını görmek için yazarların ve sokakların ve kırsal kesimin diline bakmak lazımdır. Mesela kırsal kesim insanları günlük kullandığı kelime sadece 40-50’dir. Bu sayı sokaklarda ise ortalama 100-150, büyük kitle ortalama 400 kelime civarındadır. Bu duruma göre kullanılmayan veya az kullanılan bazı kelimeler körelir ve yok olur. Bu durum Türk Dili için önemli bir zafiyettir. Yazarlar da ortalama 300 – 500 arasında kelime kullanmaktadırlar. Yazarlar içinde Çetin Altan’ın 700 kelime kullandığı tespit edilmiştir. Çetin Altan’a ulaşan pek fazla yazarın olduğunu da düşünmüyoruz. Birkaç yazarın yazılarına kabataslak göz attığımızda yukarıdaki rakam ortaya çıkıyor. Birkaç örnek verelim. Mesela ortalama olarak Mehmet Şevket Eygi (I. yazısında), Mehmet Barlas (yazısı uzun) 270 kelime, Doğan Hızlan 230, Taha Akyol 235, Refik Erduran 220… Yancılardan toplamda Victor Hugo 20 bin, İngilizceyi İngilizce yapan isim olarak anılan Shakespeare ise 40 bin kelime kullanmış. Yapılan incelemelere göre bazı ünlü yazarların söz dağarcıkları 5000 sözcük dolayındadır. Mesela Ahmet Mithat Efendi, eserlerini 13000 kelime ile yazmıştır. Peyami Safa on bir romanında 6.143 farklı sözcük kullanmış. Ahmet Haşim şiirlerinde 1.793, Yahya Kemal ise 3.307 söz varlığı olarak dikkat çektiği belirtiliyor.

7.250 kişiye bir kitabın düştüğü belirtilen ülkemizde durum maalesef hiç de iç açıcı değildir. Kelimelerin fazla kullanılmaması kitapların pahalı olması gibi ucuz bir gerekçiye sığınılamaz. Ancak şu gerekçeler ileri sürülebilir:

Yeteri kadar beyin jimnastiği yapmamak, okuma ve düşüncede tembellik, edebiyata ilgisizlik, sık kullanılan kelimeleri kullanmamak, kaldırmak. Toplumun bilinçleşmesini engellemek ve daha kolay yönlendirmek ve yönetmektir.

“Çocuk ve gençlerimizin sahip olması gereken kişisel kelime serveti konusunda millî hedeflerimizin olmaması önemli bir eksikliktir. Araştırmalar, kişisel kelime serveti konusunda gelişmekte olan ülkelerin bile çok gerisinde kaldığımızı gösteriyor. Emperyalist emellerin esiri olmamak, çağın gerisinde kalmamak ve gelişen toplumlarla rekabet edebilmek için bu gücü yeniden keşfetmek ve ona sarılmak zorundayız.” (Celal Demir)

Her türlü zenginliğimiz kelimelere bağlı olduğuna göre Türk dilinin gelişmesi sağlanmalıdır. Düzgün ve farklı kelimeler kullanılmalı, yaşayan dil korunmalı, kelimelere önem ve gereken değer verilmelidir.