Unutmak bir beyin işçiliğidir. Uzun uğraşlar gerektirir bazen. Bir ismi koyduğumuz yerde bulamamayı başarmak gibi bir şey. Tuhaf gelebilir ilk bakışta. Hatırdan çıkarmak en az hatıra yerleştirmek kadar zordur. Bir dersi öğrenmek, bir insanı tanımak, bir dili kavramak hep beyne ait faaliyetler dizisidir. Öyle bir zaman gelir ki bütün bildiklerinizi silmek, bütün duyduklarınızı yele vermek istersiniz. Hele acılarınız, etinizden daha fazla parça koparmasın diye koparıp atmak istersiniz acınızı tazeleyen yerlerinizi.
Olmayan organlarınızın ne kadar rahat olduğu gelir birden aklınıza. Olmayan kardeşlerinizin ne denli uzun ömürlü oldukları, olmayan arkadaşlarınızın sizi hiç ama hiç üzmedikleri falan takılır aklınıza. Bir de kayıp bir kardeşinizin geri dönüşü gibi ansızın aklınıza gelen şeyler vardır, ona verecek isim bulamazsınız. Onunla nasıl samimiyet kuracağınızı şaşırışınız. Siz değil o sizi unutmuştur. Başkaları bizi unuttuğu zaman, yani kendi hafızasından sildiği zaman aynı şekilde bizim hafızamıza da müdahale edip acaba oradan da kendisini silebiliyor mu? Böyle bir bellek marifeti gelişti de bizim mi haberimiz yok acaba?
Unuttuğumuz şeyler yarı yarıya ölüdür. Unutulmuş isek ölüme itilmişiz demektir. “Unut gitsin” demek kolay, gitmemekte direnen o kadar çok şey var ki, ya gitmezse? Aslında yazıya girerken söyleyeceğim başka şeydi, ama birdenbire unuttum. Şimdi hafızamdan uçup gitti. Şu an konuştuklarımız ve yaşadıklarımızın ne olduğunu merak ediyor musunuz gerçekten? Hemen söyleyeyim: Unuttuklarımızdan arta kalan şeyler!
Unuttuklarımız ise kim bilir hangi insanın ilgisine mazhar, tarlasına sınır ve hayaline malzeme olmuştur. Bunu bilemeyiz. Bilemediklerimiz unutacak olduğumuz birçok şeyin hammaddeleridir. İnsan bilmediği bir şeyi unutamaz. “Elestbezmi”nde Yaratıcı’ya karşı belleğinde verdiği sözü dünyaya iner inmez unutan insan nisyan ile malul olmuştur. Vardığı yere ayak basar basmaz “ben buraya ne diye gelmiştim” şaşkınlığı yaşayan insan gibiyiz.
Bir şey için geldiğimiz çarşıya alacağımız şeyi unutup başka bir şey alarak çıkıyoruz. Dünya ile hatırlamak-unutmak bağlamındaki ilişkimiz tam da böyle. Unuttuğumuz şeyi telafi edip bastırabilmek için bir sürü gereksiz şeyi hatırına getirip hatırladığı şeylerden kendisine hayat yapan insanlardan hiç farkımız yok. Unutmak kelimesinin “un”dan türediğini, insanın zihninin de bazı istenmedik durumları un ufak yapmaya meyilli olduğunu düşünürsek pek de yabana atılacak bir yaklaşım olmasa gerek. Neyse, onu geçelim. Yani unutalım. Bu olmuyor işte. Çünkü zihninizden ve hafızanızdan çıkış vizesi almanız gerekiyor.
YER DEĞİŞTİREN
Sessizlikte büyüyen çiçekler gibidir şiir kitapları. Gürültü onların muvazenesini dağıtıyor olmalıdır ki kimse şiir kitaplarını muhatap alıp da iki kelime konuşmuyor. Bazen Cemal Süreya gibi düşünmüyor değilim: Şiir kitaplarını dikkatten kaçıranlara aylık mı bağlıyorlar acaba?
Mesela Mikail Söylemez diye bir şair var. 2013 ve 2017 yıllarında iki şiir kitabı çıkmıştı: İncir Sesleri ve Buna Devrilebiliriz ismini taşıyan. Bahsettiğim bu sessizlikte ancak kendi sesi üzerine devrilen, kulağı sadece kendi sesi ile dolu olanların kalkıp da “Buna Devrilebiliriz” diyerek kafalarını kaldırabilmeleri ne mümkün. Aynı şekilde genç şiirin sesini duymayanlardan İncir Sesleri’ni duymaları elbette beklenemez.
Şimdi - şimdi dedimse, tam bir yıl evvel- Mikail Söylemez’in Yer Değiştiren isimli sıkı dokunmuş 3. şiir kitabı okunmayı bekliyor. Şiirde yeni söyleyiş imkânlarını deneyen Mikail Söylemez’in 2013’ten bu yana süregelen yürüyüşüne örneklik teşkil etmesi bakımından aşağıdaki dizeleri dikkatlerinize sunuyorum:
“onu karşılaştıran sürekli ölçütleriyle
koşulsuz açığa çıkarıyorlar
üstümde sınır tanımayan avuçlarını
açıldıkça durup kıpırdayamıyoruz
her biri kurulduğu çevresinde ısrarla sıralıdır
bastırmanın öne sürdüğü
kendi çatlaklarından taşıdığı daha basit biçimde
kavrayıp bir kısmını gerçekleştiriyoruz
büyüyebilen sanki yıllardır tutuyorlar.”
Gerçekten de Mikail Söylemez’in şiirinde yer değiştiren bir şeyler var. Söz, kelime ve anlam belki de duygu ile zekâ ya da akıl. Okunduktan sonra kendini ele veren bir şeyler.
(Mikail Söylemez-Yer Değiştiren-Ebabil-2019)