Bir insanın hidayetine vesile olmanın dünyadan ve
dünyanın içindekilerin tamamından daha hayırlı olduğuna inanan Müslümanlarız.
Bu nedenle en büyük görevimiz, inandığımız değerlerin tüm insanlara ulaşması
için takatimizin sonuna kadar çalışmak ve gayret etmektir. Tebliğ ve davet
görevi asla gevşeklik gösteremeyeceğimiz asli vazifelerimizdendir.
21. yüzyılda teknolojinin ve iletişimin gelişmesiyle
birlikte muhataplarımıza adeta ışık hızıyla ulaşabileceğimiz bir zamanda
imtihan oluyoruz. İnternet, televizyon, akıllı telefonlar, videolar, ses kayıt
cihazları gibi birçok imkânın tebliğ ve davet vasıtası olarak kullanıldığı bir
dönemi yaşıyoruz.
Eskiden küçük bir odada beş on kişi gizlice konuşmaya
bile çekindiğimiz şeyleri, bugün televizyon ekranlarında, onlarca kanal ve
yüzlerce programla milyonlarca insana rahatlıkla anlatabilme imkânımız var.
Büyük spor müsabakalarında ve konserlerde bile dolmayan kapalı spor
salonlarının ve stadyumların, bugün dini programlar vesilesiyle tıka basa
dolduğunu görebiliyoruz.
Binlerce imam hatip okulumuz, Kur an kursumuz, İslami
ilimler merkezimiz var. Yüz binin üzerinde maaşlı din görevlimiz, binlerce
vakıf ve derneğimiz, yüzlerce şöhretli ilim adamımız var. İnternet sayesinde ev
konforunda sohbet dinleme ve İslami ilimler öğrenme fırsatına bile sahibiz.
Ancak tüm bu yoğun vaaz ve nasihat bombardımanına, tebliğ
imkânına rağmen, Allah ve Rasûlü nün murad ettiği bir toplum olmaktan fersah
fersah uzağız. Evet, bilgimiz çoğaldı, tebliğ ve davet vasıtalarımız ve
imkânlarımız arttı, ancak aynı oranda temsil kabiliyetimizi ve örnekliğimizi
kaybettik. Bugün, bilgi kadar bilince ve şuura, tebliğ kadar temsil ve
örnekliğe ihtiyacımız var.
Hedefi, inandığı değerleri iktidara taşımak olan Müslüman
fertler gibi Müslüman aileler olarak da örneklik vasfımızı yeniden kuşanmak,
toplumun hayranlığını kazanmış ve her alanda örnek olmuş yuvalar kurmak
mecburiyetindeyiz. İçinde yaşadığımız topluma önder olmak istiyorsak önce o
topluma örnek olmak zorundayız.
Aile yaşantımızı, yetiştirdiğimiz çocukları, karı koca
ilişkilerimizi, komşuluk ilişkilerimizi, akrabalık ilişkilerimizi,
ticaretimizi, borç alış verişimizi görenlerin, işte böyle ailelerin, böyle
çocuk yetiştirenlerin, böyle annelerin ve babaların, böyle tüccarların
zihniyeti bu memleketi yönetmelidir dediği gün, iktidar kendiliğinden
gerçekleşecektir.
Yetiştirdiğimiz çocuklarımızdan mahalleli illallah
ediyorsa, çevremizdekiler bizimle komşuluk ve akrabalık ilişkisi kurmaya
korkuyorsa, insanlar ticaretimizden ve borç alış verişimizden nefret ediyorsa,
kimse bizim elimizden ve dilimizden emin değilse örnekliğimizi kaybetmişiz
demektir. Örnekliğini kaybedenlerin, Müslümanları temsil etmesi düşünülemez
bile.
Bugün, vaaz ve nasihatten çok çoluk çocuğuyla İslam ı
yaşayan, aile boyu örnek olan Müslüman kadın ve erkek şahsiyetlere ihtiyacımız
var.
Allah, içinizden, iman edip de salih ameller
işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da
yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu
dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini
mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk
eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr
ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir. (Nur,24/55)
Bu ilahi müjde, imanını hayata dönüştürmüş, salih amel
sahibi Müslümanların ve Müslüman ailelerin muhakkak yeryüzünün iktidarını
teslim alacağını bildirmektedir. İslam ın yeryüzünde iktidar olması için çatısı
altında Allah tan korkulan, salih amel işlenen ve adaletle hükmedilen yuvalar
kurabilmek duasıyla