Tunus mahkemesi, Raşid Gannuşi’yi “devlet güvenliğine komplo” suçlamasıyla 14 yıl hapis cezasına çarptırdı.

Gannuşi hakkında verilen bu karar, 84 yaşındaki bir liderin cezaevinde ölümünü seyretmek anlamına geliyor.

Gannuşi’nin akıbetinin, yine darbecilerin zindanında rahmet-i Rahman’a kavuşan Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ile aynı olmaması adına uluslararası girişimlerin aciliyetle hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor.

İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Tunus’un en saygın düşünürlerinden ve Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi’nin derhal serbest bırakılması için Türkçe, Almanca, İngilizce ve Fransızca olarak hazırladığı acil çağrıyı yayımladı.

Yeneroğlu, ayrıca bu çağrıya ilişkin mektuplarını; başta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş olmak üzere, Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’a, Almanya Federal Meclisi Başkanı Sayın Julia Klöckner’e, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı Sayın Theodoros Rousopoulos’a, Avrupa Komisyonu Başkanı Sayın Dr. Ursula von der Leyen’e, Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Sayın Dr. Agnès Callamard’a, Türkiye, Almanya ve Fransa Af Örgütü bürolarına ilettiğini bildirdi.

- "DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI ADINA BİR VİCDAN ÇAĞRISIDIR"

Yeneroğlu, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

“İslam dünyasının en saygın düşünürlerinden, Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi, ömrünü demokrasi, özgürlük ve hukuk devleti mücadelesine adamış bir siyaset ve fikir insanıdır.

Gannuşi, tüm toplumsal kesimlerin temsil edildiği demokratik bir Tunus’un inşası için hayatı boyunca uzlaşı, diyalog ve barışçıl siyaset çizgisinden ayrılmamıştır.

Otuz yıldan fazla bir süreyi sürgünde geçirdikten sonra ülkesine dönerek demokratik bir Anayasa’nın hazırlanmasında öncü rol üstlenmiş; inanç, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunmuş; İslam dünyasında özgürlükçü demokrasiyi savunan en tutarlı seslerden biri olmuştur.

Buna rağmen, yıllardır hiçbir somut delil olmaksızın, tamamen siyasi gerekçelerle cezaevinde tutulmaktadır. Bugün 84 yaşındaki Gannuşi, ağır koşullar altında süresiz açlık grevine başlamış durumdadır.”

- "ULUSLARARASI TOPLUM SESSİZ KALMAMALI"

Yeneroğlu, uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırarak şöyle devam etti:

“Avrupa Birliği (AB), Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), OECD ve Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere tüm ilgili kurumlar, bu açık ve sistematik zulüm karşısında sessiz kalmamalıdır. Tunus’ta 2021’den bu yana süregelen otoriter gidişat, yalnızca Tunus halkının değil, bütün bölgenin demokratik geleceği açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Raşid Gannuşi’nin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması, bir insanlık, adalet ve vicdan çağrısıdır. Uluslararası toplum, demokrasiyi ve insan haklarını savunma konusunda tutarlı davranmalı ve bu çağrıya kayıtsız kalmamalıdır."

- KARATAŞ: "GANNUŞİ ÜLKESİNE VE İNSANLIĞA FAYDALI İŞLER ÜRETTİ!"

İslam Dünyası ile ilgili geniş araştırmaları olan Milli Gazete yazarı ve Haber Müdürü Abdussamet Karataş, Gannuşi’nin durumunu şu satırlarla ifade etti:

“Bir “anayasa profesörü” olan Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, adeta “diktatörlük rejimi ben bitti demeden bitmez, ben bu ülkenin yeni diktatörüyüm” dercesine anayasayı, meclisi ve Tunus halkının seçme/seçilme iradesini temsil eden ne kadar unsur varsa hepsini tek hamlede feshetti. Tunus Meclis Başkanı Raşid Gannuşi ve beraberinde yüzlerce muhalif siyasetçi, vatana ihanetle eşdeğer suçlamalarla cezaevlerine dolduruldu.

Hiçbir dayanağı olmayan bu suçlamaların “tamamen siyasi” hırsla yapılmış olduğu çok açıktı. Darbeciler yalnızca kendilerini kandırıyordu.

Geçtiğimiz günlerde Tunus mahkemesi, Raşid Gannuşi’yi “devlet güvenliğine komplo” suçlamasıyla 14 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ne yazık ki Gannuşi hakkında verilen bu karar, 84 yaşındaki bir liderin cezaevinde ölümünü seyretmek anlamına geliyor. Gannuşi’nin akıbetinin, yine darbecilerin zindanında rahmet-i Rahman’a kavuşan Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ile aynı olmaması adına uluslararası girişimlerin aciliyetle hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor.

Ülkesine ve insanlığa faydalı işler üretmiş, asla şiddete bulaşmamış/bulaştırmamış, dış güçlerin Tunus’la ilgili planlarının figüranı olmayı reddetmiş Gannuşi gibi önemli bir ismin içine düşürüldüğü durum, İslam âlemi adına fevkalade hazindir. Gazze’de süren soykırımlar, katliamlar ve açlık krizi karşısında çok kötü bir sınav veren Müslüman ülkelerin idarecileri, bu vurdumduymazlıkla devam ettiği sürece, ne Tunus darbeye uğrayan son İslam ülkesi ne de Gannuşi cezaevinde ölüme terk edilen son Müslüman lider olacak. Güncel küresel krizlerin tam odağında yer alan İslam dünyası, sorumluluklarını hakkıyla yerine getirebilmek adına acilen silkelenmek ve üzerindeki ölü toprağını atmak mecburiyetindedir.”

Kaynak: Haber Merkezi