Engelli kardeşlerimiz için sözde değil özde adımlar atmak artık bir vicdan değil, mecburiyettir. Çünkü mesele sadece bir asansör yapmaktan ya da kaldırıma rampa koymaktan ibaret değildir. Asıl mesele, bu insanların hayata katılmasını sağlayacak sistemli, kalıcı ve kapsayıcı politikaların hayata geçirilmesidir. Lakin bugüne kadar yapılanlar, pansuman tedbirleri olmaktan öteye geçememiştir.
Ne yazık ki engellilerle ilgili kurumlar göstermelik, projeler vitrinlik, kararlar da günü kurtarmalık olmuştur.
“Engelliler için çalışıyoruz” diyenler; işe nereden başlayacaklarını, kimi muhatap alacaklarını dahi bilmeden, topu oraya buraya atarak sadece durumu idare ediyorlar. Ama biz diyoruz ki; öncelikle yapılması gereken, Türkiye genelinde engelli nüfusunun cinsiyet, yaş, bölge ve engel türüne göre detaylı bir envanterinin çıkarılmasıdır. Çünkü sayısını, ihtiyacını, potansiyelini bilmediğiniz bir topluluk için doğru politika üretemezsiniz. Bu milletin evladı, devletin imkânlarından adil şekilde yararlanmayı hak ediyor.
Bir başka önemli konu: engel oluşturan faktörlerle mücadele. Trafik terörü, iş kazaları, gebelik sürecindeki ihmal ve yetersizlikler... Bunların tamamı engelliliğe yol açan nedenlerin başında geliyor. Sağlık Bakanlığı, Aile Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda ortak politikalar üretmeli. “İnsan güvenliği” merkezli, önleyici programlar geliştirilmeli.
Ve elbette engellilerin kendilerinin söz ve karar sahibi olması… Siyasi partiler yasasında engelli kolları neden yok? Gençlik kolu var, kadın kolu var ama engelli kolu yok! Hani temsilde adalet? Hani her vatandaş eşitti? Eğer bunu samimiyetle istiyorsak, siyasi partiler bu yapıyı kurmalı, Meclis’te engelliler için kontenjan ayrılmalı. Engelli kardeşlerimiz sadece seçen değil, seçilen de olmalıdır.
Bazıları, “Engelliler Bakanlığı kurulsun” diyor. İlk bakışta mantıklı gibi görünse de, bizce çözüm bu değil. Çünkü bir bakanlık kurulsa bile diğer bakanlıklar bu işten elini eteğini çeker. O yüzden çözüm, her bakanlıkta yetkili ve etkili bir ‘Engelliler Birimi’ kurulmasıdır. Ayrıca, şu an Aile Bakanlığı bünyesindeki Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı “Engelliler İdaresi Başkanlığı”na dönüştürülmesi, etkisini artıracaktır.
Bugün bir engelli annesinin söylediği şu söz her şeyi özetliyor: “Devlet beni çocuk bakıcısı gibi değil, bu ülkenin bir ferdi olarak görsün istiyorum.” Sonra da “ben öldükten sonra çocuğumun hali nece olacak?” endişesi yaşıyor.
Engellinin koltuk değneği değil, hakkı ve onuru korunmalı. Onun için;
“Yol değil, yön verin;
Engelliye el verin.
Kapıları kilitlemeyin,
Hayatlarını engellemeyin.”
Milletin vicdanı susturulamaz. Bu milletin engellisiyle, yaşlısıyla, yetimiyle birlikte huzurlu bir gelecek için yürümeye hakkı var. Şimdi samimiyetle adım atma zamanıdır. Şimdi hazır TBMM’de Engellileri Araştırma Komisyonu kurulmuşken samimi ve gayretli çalışmalarla birçok engeli aşabilmenin yolları açıldı. İnşallah hedefe ulaşılır. Engellilerin önündeki engeller kalkmış olur, vesselam…