* Türkiye’nin en kanlı terör saldırısının Ankara’nın göbeğinde yapılmasının ayrı bir anlamı var. Başkentler bu anlamda her zaman sembolik bir önem taşır. Teröristler kimler, hangi amaca hizmet ediyorlar şimdilik bilmiyoruz ama “kalbinize kadar gireriz!” mesajını vermek istediler.

* İstihbarat zafiyeti bir kez daha gündemde. Tamam, Ankara Türkiye’nin 2. büyük kenti ama başkent, bilenler bilir, kutu gibidir. Kim nereye gidiyor bilinir. Bu saldırıyı organize edenlerin başkentte güvenlik ağına nasıl takılmadıkları ciddi ciddi sorgulanmalı.

*Deneyimli bir gazeteci arkadaşımın sosyal medyada paylaştığı şu satırlarını dikkatlerinize sunuyorum; “2007 yılında Suriye’deki Iraklı mültecileri haber yapmak için gitmiştik. Şam’a. Bir arkadaşımla birlikte. Suriye’deki herkes, “Biz Iraklılar gibi olmayacağız.” diyordu. Ama sonuç ortada. Bu kadar bölünmüş ve hukukun olmadığı ülkelerde her şey olur. Bir küçük kıvılcıma bakar…” Bu satırlardan sonra ağzımdan sadece iki kelime döküldü; “Aman, dikkat!”

* Liderlerin görüşme trafiği noktasında 3 eleştirim var; 1) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görüşme talebini reddetmesi böylesi hassas bir ortamda hangi amaca hizmet eder 2) Başbakan Davutoğlu’nun, -ne kadar uçta olursa olsun- HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a görüşme çağrısı yapmaması bence hatalı. Neticede 6 milyon kişinin oy verdiği bir partiyi temsil eden bir isim, Demirtaş. 3) Başbakan Davutoğlu’nun böylesi hassas bir ortamda görüşme çağrısı yapması gereken bir isim de Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak olmalıydı, halen de bu olabilir. Zira Kamalak, bu elim olayı haber aldıktan hemen sonra programını yarıda kesip başkente döndü. Başbakan, TBMM dışındaki diğer partilerin liderleri ile de bir araya gelmelidir.

* Bu alanda son sözüm şudur; ne kadar ileri yorumlar yaparsanız yapın, ne kadar derinlikli tahlillerde bulunursanız bulunun saldırıda ölenlerin bir tekini bile geri getiremezsiniz. Onlarca ocağa ateş düştü. Ölenlerin ailelerinin duyguları, perişanlığı, acıları tüm yorum ve tahlillerin üzerindedir. Saldırıyı en şiddetli biçimde lanetliyorum. 

ZULÜM NE ZAMAN SONA ERER

Hülagü Han, Moğol İmparatorluğunun kurucusu Cengiz Hanın torunu, İlhanlı Devletinin kurucusu Mengü Kağanın kardeşidir.

1255te ağabeyi Mengü Han tarafından Ortadoğuda henüz ele geçirilmemiş toprakların ele geçirilmesi için görevlendirilir.

Hülagü, 1258 tarihinde Bağdata girerek Abbasi Halifesi Mutasımı keçeye sarıp Moğol atlarının ayakları altında ezdirerek öldürtür. Şehirde katliamlara başlar ve şehri yağmalatır.

Kadın, yaşlı, çocuk, hamile demeden bazı kaynaklara göre 200 bin, bazı kaynaklara göre de 400 bin kişiyi katleder.

Cami, hastane, saray ne varsa hepsini yok eder. Kütüphaneleri ve tarihi eserleri yakar, yıkar. Milyonlarca dini ve ilmi eserin büyük bir kısmını Dicle Nehrine attırır.

Hülagünün zalimliğini anlatmak için Diclenin günlerce kan ve mürekkep aktığı söylenir.

***

Hülagü bir gün, şehrin dışına kurduğu karargâhında, o beldenin en büyük âlimi ile görüşmek istediğini bildirir.

Bu haber, âlimler arasında korku ve endişeye sebep olur. Kimse Hülagü tarafından öldürülmek korkusuyla bu davete icabet etmek istemez.

***

Bu haber, zamanın genç âlimlerinden Kadıhana da ulaşır. Kadıhan, ufak tefek tıfıl bir gençtir. Daha sakalı bile çıkmamıştır.

Böylesine bir daveti kabul ettiğini söyleyerek Hülagü ile görüşmeye gidebileceğini bunun için kendisine bir deve, bir keçi, bir de bir horoz verilmesini ister.

Böyle bir fedainin ortaya çıkması ulema sınıfını rahatlatır. Çünkü bir kurban bulunmuştur.

Hülagünün şerrinden korkan ulema sınıfı bu isteği hemen karşılar.

Kadıhan, hayvanlarla birlikte çadıra varır. Hayvanları çadırın dışında bırakarak içeriye girer ve kendini tanıtır. Kendisiyle görüşmek üzere geldiğini söyler.

Hülagü, genci tepeden tırnağa süzer ve beklediği tipte biri olmadığını görerek, Bana göndermek için bula bula seni mi buldular. Gönderecek başka birini bulamadılar mı ’ diye sorar.

Kadıhan gayet sakin bir şekilde, Görüşmek için iri yarı, boylu boslu birini istiyorsan, bir deve getirdim. Sakallı yaşlı birisi ile görüşmek istiyorsan, bir keçi getirdim. Eğer gür sesli birisiyle görüşmek istiyorsan horoz getirdim. Üçünü de çadırın önüne bıraktım. Onlarla görüşebilirsin der.

Hülagü, karşısındakinin sıradan biri olmadığını anlar ve Şöyle otur bakalım diyerek kendisine yer gösterir ve ilk sorusunu sorar:

Söyle bakalım, beni buraya getiren sebep nedir diye sorar.

Kadıhan gayet sakin bir şekilde; Seni buraya bizim amellerimiz getirdi. Allahın bize verdiği nimetlerin kıymetini bilemedik. Esas gayemizi unutup makam, mevki, mal mülk peşine düştük. Zevk ve sefaya daldık. Cenab-ı Hak da bize verdiği nimetleri almak üzere seni gönderdi der.

Hülagü, ikinci sorusunu sorar:

Peki, beni buradan kim gönderebilir

Cevap çok manidardır.

O da bize bağlı. Benliğimize dönüp ne kadar kısa zamanda toparlanıp, bize verilen nimetin kıymetini bilir, zevk ve sefadan, israftan, zulümden, birbirimizle uğraşmaktan vazgeçersek işte o zaman sen buralarda duramazsın. (Abdullah Uğur’a teşekkürler. A.Ö.)

 

 

DİKKAT ÇEKEN TARİH!

10 Ekim 2015 Cumartesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin en kanlı saldırısının düzenlendiği gün olarak tarihe geçti… Ankarada düzenlenen "emek, barış, demokrasi" mitinginde 2 ayrı patlama meydana geldi. Patlamalarda, ilk belirlemelere göre, 95 kişi hayatını yitirdi; 48i ağır 246 kişi yaralandı. Temenni etmem ama ölenlerin sayısı ne yazık ki daha da artabilir. Türkiyede 3 günlük yas ilan edildi.

***

Peki, farklı yıllarda 10 Ekim günü başka hangi olaylar yaşandı

* 415 - 404 yılında çıkan isyanda yakılan Ayasofya Kilisesi, Bizans İmparatoru II. Theodosius tarafından yeniden yaptırılarak açıldı.

* 680 - Kerbelâ Olayı: Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in (S.A.V.) torunu İmam Hüseyin, başı kesilerek öldürüldü.

* 1944 - Nazi katliamı: 800 çingene çocuk sistematik bir şekilde Auschwitz kampında öldürüldü.

* 1969 - Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF), Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu (Dev-Genç) adını aldı.

* 1970 - İngiliz sömürgesi Fiji bağımsızlığını ilan etti.

* 1976 - Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırıldı (1982-2004 arası tekrar kuruldu).

NOT: Bugün, 12 Ekim 2015 Pazartesi. 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!

ADNAN ÖKSÜZ