İsrailin Gazzeye saldırısı daha da tırmanacağa benziyor. Bu İsrailin kötü niyetini ve karakterini gösteriyor. Uluslararası tabloyu özetlemek gerekirse, Körfez İşbirliği Konseyi ve Arap Birliği İsrailin devlet terörüne kınadı. Lakin sözel kınamaların bugüne kadar bir faydası görülmedi. Mısır ise gerçekten de nazik bir konumda. İsrail ile Mısır elçilerini karşılıklı olarak geri çekti. Mürsiyi yatıştırmak için Obama devreye girdi. The Independent Yazarı Robert Fıskın deyimiyle, Obama da İsrail konusunda Romneyden farksız çıktı. Al birini vur ötekine. İsrail savunma hakkını saklı tuttuğunu açıklarken Obama İsrailin savunma hakkını onayladıklarını söyledi. Sadece siviller zarar görmesin diyebildi. Hoş olaylar onun temennisiyle şekillenmiyor. Bu da göz boyama ve yasak savmadan ibaret. Obama bunları söylerken bir veya iki Filistinli çocuk çoktan füze ve roket saldırıları altında kömür haline gelmişti. Müslümanın kanı ucuz ve hakları ise miri malı ve payimal. Güvenlik Konseyi de her zamanki gibi acilen toplandı. Sadra şifa bir karar almadan ve açıklama yapmaya bile gerek duymadan dağıldı. Netanyahu ise yaptığı açıklamasında verdiği destekten dolayı Obamaya şükranlarını sundu. Kendisini Hıristiyan bir Siyonist olarak adlandıran hafif meşrep siyasetçi Joe Biden ile de Netanyahu ile telefon teatisinde bulunmuş ve konu hakkında brifing almış. Tek endişeleri, İsrailin elini çabuk tutması.
İsrailin Gazze saldırılarından sonra söz düellosu da devam ediyor. İsrail liderleri ve siyasetçileri saldırı noktasında birleşirken İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak bunun bir başlangıç olduğunu söyledi. Araplardan da meseleden uzak durmalarını ve karışmamalarını istedi. Netanyahu ise askeri operasyonların genişletilebileceğin değerlendirmesinde bulundu. Kara harekatı ihtimali varit. Hamas ve İslami Cihad ise ateşi İsrailin kalbine taşıma tehdidinde bulundu ve cehennemin kapılarının açıldığını duyurdu. Gerçekten de İsrailin güneyine menzilleri 75 kilometreye varan füzeler fırlattılar. İsrail radyosuna göre bu füze saldırılarında 3 İsrailli hayatını kaybetti. Bu da Filistin tarafının ellerinin armut toplamadığını ve misilleme gücüne eriştiklerini gösteriyor. Bununla birlikte etrafa bakınca Mısırın yeni yönetiminin aciz ve çaresiz ve dünyanın ise seyirci hatta duyarsız kaldığını söylemek mümkün. ABD ve müttefikleri ise her zamanki gibi İsrailin etrafında saf bağlamış pozisyonda. Elbette yine Filistinliler tek başlarına kaldılar. İradeleriyle kendilerini savunmaya çalışıyorlar. İradeleri bileniyor. Yalnızlıkları haklılıklarını pekiştiriyor. İsrail ise her zamanki gibi Hamas ve İslami Cihad gibi terör örgütleri karşısında kendini savunduğunu iddia ediyor. Elbette ayranım ekşi diyecek hali yok. ABDnin kuyruğunda seyreden Kanada gibi ülkeler de yine terör saldırılarına karşı İsrailin kendini güvenceye alma hakkı bulunduğunu ilan ettiler. Saldırıları anlayışla karşılıyorlar.
Elbette İsrailin neden ve şimdi saldırdığına dair sorunun muhtemel cevapları aranmaya devam ediyor. Mısır Müslüman Kardeşler ileri gelenlerinden İsam Aryan bu soruya farklı zaviyeden cevap veriyor. İsrailin Suriye üzerindeki dikkatleri dağıtmak istediğini ve bu nedenle de Gazzeye saldırı düzenlediğini ileri sürüyor. İsam Aryan twitterdeki kendi hesabından yazdığı twitte bundan böyle Mübarek dönemindeki gibi Mısırın İsrailin stratejik hazinesi olmayacağını da vurguluyor.
Dünya Gazze olayları karşısında vicdanı ile cüzdanı arasında veya vicdanı ile çıkarları arasında sıkışmış durumda. Fakat zaman ve iktidarlar değişse de refleksler pek değişmiyor. Dünyanın ve Filistinin talihsizliği de bu olsa gerek.