İki aydan beri yazdıklarım başka, duygularım bambaşka…

Babam Nuri Erol’un ana rahatsızlığı başladığı andan vefatına kadar geçen süre ve vefat sonrasında yaşadıklarım, hâlen de yaşamakta olduklarım, tabir caizse, ömrüme bir ömür daha kattı! Bu süre zarfında, her şeye rağmen, köşemi boş bırakmamaya gayret ettim; bunu ne kadar başarabildiğimi siz değerli okuyucularımın takdirlerine bırakıyorum…

Kayınpederim Ali Zafer vefat edeli on beş yıl oldu. Hiç unutmuyor, zaman zaman hatırlıyor, bugünlerde daha çok yâd ediyor ve bir sohbetimizi hatırlıyorum... Yıllar öncesinde bir gün önemli kişilerin önemli başarılarını kendisine anlatmaya başladım... Birini anlatıp da sözümü her bitirdiğimde tek cümlelik bir cevap veriyordu: O da ölecek!

Bu kadar!

Ne demek istedim?

Bu konuda da takdir sizindir…

***

Her şeye rağmen hayat devam ediyor ve elbette bendeniz de bir yazar olarak her gün günlük okumalarıma devam etmeye gayret ettim; gündem dışında kalmamak için! Ama bilenler biliyor, bilmeyenler için hatırlatıyorum; ülkemizde ve dünyada var olan ‘SOSYAL TUFAN’ seviyesindeki ‘ZALİM DÜZEN’ hükümran olduğundan dolayı, bu düzendeki gündemler bendenizi pek ilgilendirmiyor! Tek gayem, tek hedefim, tek gayretim, tek cihadım var; ülkemde ‘ADİL DÜZEN’, dünyada ‘ADİL DÜNYA DÜZENİ’ tesis etmek…

Belki hayret edeceksiniz ama bu durum da genlerimden geliyor olsa gerek!

Ne demek istiyorum?

Babam, baş başa kaldığımız her fırsatta, kendisinin baliğ olduğu ilk yaşlardan itibaren tek hayalinin ve tek hedefinin ‘Türkiye’ye HİCRET etmek’ olduğunu anlatırdı…

HİCRET sonunda gerçekleşti ve bendeniz de 7 yaşımdan itibaren o HİCRETİ bütün benliğimle yaşadım… Sonra 14, 21, 32 ve 40 yaşlarımda dört HİCRET daha yaşadım…

Babam Türkiye’de hayal ettiği ‘İslâm ülkesini ve düzenini’ bulamadı ama bulduğu kadarına şükretmeye ve şükran-ı nimet olarak sekiz evladını ona göre yetiştirmeye gayret etti…

Bu gayrete biz sekiz evladı bizzat yaşayarak şahit olduğumuz gibi; bizim evlatlarımız yani Babamın Torunları bile bundan önceki iki yazıdaki mesajlarıyla şehadet ettiler…

Burası da bu kadar!

Burada ne demek istedim?

Bu konuda da genel takdir sizindir…

***

Buraya kadar yazdıklarımla bir şeyler anlatmaya çalışıyorum…

Birincisi, HİCRET…

İkincisi, İSLÂM ÜLKESİ…

Burası da sadece bu kadar diyebilirim!

Gerisi tam yarım yüzyıllık bir çaba ve cihattır desem…

Ve önce ‘MİLLÎ GÖRÜŞ’ diye başlasam ve öyle devam etsem…

Ardından ‘ADİL DÜZEN’ desem, ‘ADİL EKONOMİK DÜZEN’ desem…

Babam gibi; kendimi bildim bileli tek hayalim ve tek hedefim bunlardır desem…

Ne demek istediğimi anlatabilmek için yukarıdaki bir cümleme dönmem gerekiyor…

‘Belki hayret edeceksiniz ama bu durum da genlerimden geliyor olsa gerek!’

İşte şimdi ne demek istediğim ve sözü nereye getirdiğim anlaşılır, umarım…

Babam NURİ EROL’un 95 yıllık hayatında hayalleri ve niyetleri vardı…

Onun evladı Reşat NURİ Erol’un da elbette hayalleri ve niyetleri var…

Bütün bu hayallerin, gayelerin, niyetlerin, kendi gücümüz nispetinde yaptığımız HİCRETLERİN, devamında tek kelimeyle ‘CİHAD’ diyebileceğim çabaların, birbirinin devamı olduğunun bilinmesini; bundan dolayı da NURİ EROL için DUA istedim…