Bir TV kanalında konuşmacı, Peygamberimizin, “Siz dünya işlerini daha iyi bilirsiniz” dediğini söyledi. İddia edildi demiyorum, çünkü bu yanlış birçokları tarafından yapılıyor, hatta birçok kitapta da bu yanlış açıklama yer almaktadır.

Bilindiği üzere Peygamberimiz fidan dikimiyle ilgili tavsiye almak isteyen bir sahabeye bir tavsiyede bulunmuş. Ama tavsiye üzerine yapılan işlem iyi netice vermemiş ve bir başka sahabe de, “Biz şöyle yapınca iyi netice alıyoruz” deyince Peygamber Efendimiz de “ENTÜM A’LEMÜ Bİ ÜMÜRİ DÜNYAKÜN” cevabını vermiştir. Hadiste açıkça görüldüğü gibi Peygamberimiz çok net biçimde, “Siz kendi dünyanızın (yani kendi mesleğinizin) işlerini daha iyi bilirsiniz” demiştir. Ama nedendir bilinmez; birçokları bu hadis-i şerifi, “Siz dünya işlerini daha iyi bilirsiniz” şeklinde açıklamakta ve bazı kitaplarda da bu yanlış ifade bulunmaktadır.

Hadis-i şerif üzerinde dikkatle biraz duracak olursak bu yanlış hemen anlaşılacaktır. Hadis-i şerifte “Bİ ÜMÜRİDDÜNYA” denilmiyor ki “dünya işlerini” diye manalandırılsın. Peygamberimizin ifadesi “Bİ ÜMÜRİDÜNYAKÜM” şeklinde bitmektedir. Bunun anlamı da “kendi dünyanızın işlerini” demektir. Gerçekten de her mesleğe bir “dünya” tabiri kullanılmaktadır. Sanat dünyası, çiftçilik dünyası, fıkıh dünyası gibi. Böylece Peygamberimiz her şeyin çözümünü mesleğin erbabına bırakılmasını da vurgulamış oluyordu.

Yine aynı programda, “Dört halife döneminde mezhep yoktu; çünkü onlar kendi görüşlerini mezhep olarak ortaya koymadılar” denildi. Hâlbuki hiçbir mezhep imamı da, “Benim mezhebim budur” dememiştir. Ancak sonradan gelen âlimler onların görüşlerini bir mezhep olarak benimsediler ki bu da çok normal bir şeydir. Demokrasilerde partiler ne ise temsilde hata olmaz dinimizde de mezhepler aşağı yukarı aynı anlama gelmektedir. Mezhepler bir genişliktir. Eğer teferruatta tek bir mezhep olsaydı sıkıntı doğabilirdi. Nitekim Peygamber Efendimiz, “Ümmetimin ihtilaf etmesi geniş bir rahmettir” müjdesinde bulunmuştur. Temelde Müslümanlar aynı inançlara sahiptir. Temelden uzaklaşan mezhepler ya tamamen kaybolmuş veya gelişememişlerdir. Hak mezhepler arasında daima diyalog olmuştur. Diyaloga yanaşmayan mezhepler haksız olduklarını ortaya koyarlar. Dinler arası diyalog olmaz. Çünkü o takdirde birden fazla din kabul etmiş olursunuz. Ama mezhepler arası diyalog tek olan İslam’a ters düşmedin yaşama imkânı verir; veriyor da.

 İçtihattan kopmadan yeni meseleler hakkında çözümler getirilebilir. Bir taraftan içtihat kapısının kapanmasını itham edip öbür taraftan içtihattan kopmaktan bahsetmek ilme anarşi sokmaktan farksızdır. Bu samimi ikazımızın dikkate alınacağını umuyorum.