Libya nasıl parçalandı? Libya, nasıl parça parçalara ayrıldı?
Hepsinden öte, neredeyse yarım asır boyunca -şöyle ya da böyle- ülkeyi idare eden Muammer Kaddafi, kendi ülkesinde nasıl linç edilerek, öldürüldü?
Tam da yeri gelmişken sizlere bir gözlükten bahsetmek istiyorum…
Ömer Muhtar’ın şehadeti sırasında yere düşen o gözlük…
“Çöl Aslanı Ömer Muhtar” filmini izlemeyeniniz var mı?
Libya’da sergilediği direnişle dünya çapında tanınan Ömer Muhtar’ın 16 Eylül 1931’de işgalci İtalya güçleri tarafından idam edilmesi…
“Çöl Aslanı Ömer Muhtar” filmini kimin finanse ettiğini biliyor musunuz; kendi ülkesi halkı tarafından linç edilerek öldürülen, Libya lideri Muammer el-Kaddafi…
Evet hemen hepimizin yine yine izlediği “Çöl Aslanı Ömer Muhtar” filmini işte linç edilerek katledilen o Kaddafi finanse etti.
Filmde Ömer Muhtar’ı, Oscar ödüllü oyuncu Anthony Quinn canlandırıyor.
Ben en az 6-7 kez izlemişimdir. Tıpkı “Çağrı” gibi…
Tıpkı “Çağrı” gibi “Çöl Aslanı Ömer Muhtar” filmi de Mustafa Akkad’a ait.
***
Filmdeki o sahneyi bir kez daha hatırlayalım…
Ömer Muhtar’ın idam sahnesi…
Darağacına giderken Kur’an-ı Kerim okuyan Ömer Muhtar’ın gözlüğü, şehadeti esnasında yere düşüyor.
6 yaşında küçük bir çocuk olan Ali, kalabalıkları yarıp koşarak Ömer Muhtar’ın yere düşen gözlüğünü alıyor…
Dedim ya, filmi en az 6-7 kere izledim ama belleğimin en derinliklerinde kalan sahne işte bu sahne oldu!
***
Bir sahne daha kaldı belleklerimizde yakın tarihten; kendi halkı tarafından katledilen Kaddafi’nin o linç görüntüleri…
Şu hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum; bir ülkenin toprakları, karanlık bir örgüt olan, dünyanın neresinde olursa olsun ABD’nin çıkarları ve menfaatleri doğrultusunda ise darbelere, iç karışıklıklara destek veren NATO tarafından bombalanıyorsa -ki Libya’da bu yaşandı- oturup bir değil bin kere düşünmek lazım!
Hele hele linç edilen o ülke lideri, en zor dönemlerinde ülkemize yardım elini uzatıyorsa, ne kadar imkânı varsa seferber ediyorsa oturup bin kere de değil, belki yüz bin kere düşünmekte yarar var!
MANŞETLERİN EN ‘HAS’I!
Dünkü Millî Gazete’nin manşetinde okudunuz, ayrıntıları bir kez daha okuyalım;
* “Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş’u, İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen ile görüşmesi nedeniyle açığa aldı.”
* “Hükümet tarafından açıklanan kararnamede, “Menguş’un açığa alındığı ve hakkında soruşturma açılmasına karar verildiği” ifadeleri yer aldı.”
* “Açığa alınmasının ardından yerel basında Menguş'un Türkiye'ye gittiği yönünde iddialar çıkmıştı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Günlerdir asılsız haberler üreterek, gerçekleri çarpıtarak, uydurma suçlamalarla dedikodu yaymaya çalışan, devletin kamu kurum ve mülklerine sabotajı teşvik eden paralı sayfaları ve elektronik hesapları da uyarıyor ve not ediyoruz. Tüm yasal tedbirler alınacaktır. Yasal prosedürlere uygun olarak bu tür adımlarda katılımı kanıtlanan herkese karşı dava açılacaktır.”
Millî Gazete, tüm bu ayrıntıları sunduktan sonra manşetini şöyle belirledi:
* “Parçalansa da Siyonizm’e karşı tek yumruk!”
Bu manşeti destekleyen şu ayrıntılar da önemlidir;
* “Kuzey Afrika ülkesi Libya, İsrail'i tanımıyor ve Tel Aviv ile diplomatik ilişkileri bulunmuyor. Libya pasaportunda "İşgal altındaki Filistin toprakları (İsrail) dışında bütün ülkelere gidebilir" notu bulunuyor.”
* “Ayrıca İsrail ile ilişki kurmak kanunen yasak ve cezai müeyyideye tabi.”
* “Menguş'un İsrail Dışişleri Bakanı ile görüştüğünün duyurulmasının ardından, başkent Trablus'un doğusundaki Tacura bölgesi, Zaviye ve Beni Velid kentlerinde protestolar düzenlenmiş, Beni Velid'de İsrail bayrağı yakılmıştı.”
***
Dünkü gazetelerin haberlerine -her gün olduğu gibi- şöyle bir göz gezdirdim; acaba Libya’daki bu gelişmeyi nasıl verdiler diye!
Neredeyse tümü aynı tornadan çıkmış gibiydi, Millî Gazete hariç!
Dünkü gazete manşetlerinin en ‘has’ı, yani en güzeli, yani en ‘anlamlısı’ Millî Gazete manşetiydi. Elhamdülillah!
KADDAFİ DENİLİNCE İLK AKLA GELENLER…
Libya denilince akıllara ilk gelen isim kim? Hiç kuşkusuz Muammer Kaddafi.
Linç edilerek hayatına son verilen Muammer Kaddafi.
Linç edildikten sonra Batılı ülkelerin liderlerinin nasıl demeçler verdiğini de hatırlıyoruz! Bunları anarak burayı da kirletmek istemem!
***
Muammer Kaddafi denilince…
Hatırlayalım lütfen; Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı yapılan darbenin hemen sonrasında “Kıbrıs Helen Cumhuriyeti” ilan edildi.
Ülkemizde koalisyon hükümeti işbaşındaydı… Ecevit Başbakan, Erbakan Hoca Başbakan Yardımcısı idi.
Bunun üzerine Türkiye, 1960 yılında imzalanan anlaşmadan doğan garantörlük hakkıyla, Millî Görüş lideri ve Başbakan Yardımcısı Erbakan Hocamızın kararlılığı ve çelik iradesiyle, 1974’te Kıbrıs’a askeri müdahalede bulundu. Ve Kıbrıs Zaferi gerçekleştirildi.
Beklendiği gibi oldu; ABD, 1975’te Türkiye’ye silah ambargosu konulmasına karar verdi.
***
İşte buraya dikkat!
* Böyle bir dönemde Libya lideri Muammer Kaddafi sahneye çıktı ve Türkiye ile ilişkileri sıklaştırma, geliştirme kararı aldı. Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında elindeki Amerikan silahları ve uçak yakıtı rezervlerini Türkiye’nin kullanımına açtı.
Bu noktada bir ilginç ayrıntı daha;
* 5 Şubat’ta ABD yardımının kesildiği ve Türkiye’ye silah getirmekte olan gemiler geri çevrildiği gün ne oldu, biliyor musunuz; Dışişleri Bakanlığı’nda gerçekleştirilen sessiz sedasız bir törenle, Türk-Libya Petrol Anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre, Libya uygun fiyatla 3 milyon ton ham petrol ve 200 bin ton fueloil vermeyi taahhüt etti.
Bitmedi…
* Bunun yanı sıra silah ambargosu sebebiyle Türkiye’ye bu yöndeki askeri desteğini artırdı, Muammer Kaddafi.
* Kaddafi, savaş uçaklarını ve füzelerini de Türkiye’nin hizmetine sundu. Yapılan askeri yardımlarla ilgili olarak hibe edilen silahları taşırken çekilen fotoğrafları da gazetelerde yer aldı.
* Libya’nın o dönemde, Amerikan ambargosunu yararak, Türk silahlı güçlerine 25 tonluk füze ve 4 tayyare dolusu askeri cephane bağışladığını, Türkiye’ye gönderilecek malzemelerin uçaklara yüklenmesinde Kaddafi’nin bizzat eşlik ettiğini ve sırtında uçaklara araç-gereç taşıdığını, Amerika ve İngiltere’nin Libya’daki bütün askeri üslerini kapattığını da hatırlatalım…
Bunlar da o döneme ait ayrıntılar olarak belleklerimizde kaldı…
***
Tüm bunları hatırlamamıza vesile olan Millî Gazete’ye kucak dolusu binlerce teşekkür…
