Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezunu, iyi derecede Türkçe bilen Büyükelçi Kabeir, ülkesinde yaşanan kriz ve AB'nin tavrıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

AB'nin Sudan'daki durumu en başından itibaren yanlış değerlendirdiğini belirten Kabeir, "AB, devletin anayasal kurumu olan Sudan Silahlı Kuvvetlerini, devlete başkaldırmış bir paramiliter grupla eş tutmaya çalıştı. Bu, tüm hukuk ilkelerine aykırıdır. Bu, iki taraf eşit değil. Biri devlet, diğeri ise 2003’ten bu yana olumsuz siciliyle bilinen, 2023’te ise devlete karşı savaş başlatmış bir paramiliter gruptur. AB’nin bu iki tarafı aynı seviyede görmesi, yanlış sonuçlara varmasına neden oldu." dedi.

AB’nin "tarafsız duruş" sergileme iddiasının gerçeklerle bağdaşmadığını vurgulayan Büyükelçi, "HDK, başkent Hartum’u ele geçirdikten sonra akıl almaz suçlar işledi. Yağma, sivillerin evlerinden çıkarılması, kadınların kaçırılıp satılması, cinsiyete dayalı suçlar, cinsel şiddet... Tüm bunlar, bizzat HDK'nin kendi kayıtlarında yer alıyor. AB, Faşir'e ulaşana kadar bu grubu milis veya isyancı olarak adlandırmadı. Oysa 2023’te işlenen vahşetler, uluslararası toplumu bazı HDK liderlerine yaptırım uygulamaya mecbur bıraktı ancak en üst düzey isimlere değil." diye konuştu.

- "BU, GÖZLERİMİZİN ÖNÜNDE GELİŞEN BİR SOYKIRIMDIR"

"Son 10 gündür medyada gördüğünüz tüm bu korkunç suçlar, HDK tarafından bizzat belgelendi çünkü yaptıklarından keyif alıyorlar. Bu, soykırımın başladığını gösteriyor." tespitinde bulunan Büyükelçi, AB’nin tutumunun özellikle Darfur bölgesindeki Faşir kentinde yaşanan trajedilere zemin hazırladığını savundu.

Kabeir, "AB’nin yanlış tanımlaması, yanlış sonuçlar doğurdu. Faşir’de yaşananlar, bunun sonucudur. HDK, kenti kuşatarak insani yardımların girişini engelledi, gıda ve ilaç akışını kesti, hastaneleri işlevsiz hale getirdi. Faşir, Sudan’ın en büyük ve en kalabalık şehirlerinden biri, Kuzey Darfur’un başkenti. HDK, kente yönelik kuşatma sırasında sivil halkı bombaladı, şehirden kaçmaya çalışanları infaz etti. Bunların tamamı belgelendi. Bu, gözlerimizin önünde gelişen bir soykırımdır." dedi.

- “TARAFIZLIK SÖYLEMİNİ TERK ETMELİ”

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) Haziran 2024 tarihli 2736 sayılı kararının HDK'ye kuşatmayı sonlandırma çağrısı yaptığını hatırlatan Kabeir, "HDK, 18 ay boyunca bu karara uymadı, AB ise ne HDK'ye ne de onu destekleyen bölgesel aktörlere baskı yaptı. Sonuçta Faşir trajedisi yaşandı." dedi.

Kabeir, AB’yi "tarafsızlık söylemiyle suçluları meşrulaştırmakla" eleştirerek, şöyle devam etti:

"AB'nin açıklaması, yaşanan trajediler karşısında çok yetersiz kaldı. Katliam ve toplu infazlar yaşanırken AB, yalnızca şiddetten bahsetti ama eylemleri ve failleri net biçimde kınamadı. Yapılması gereken, eylemi kınamak, failleri kınamak ve önlemler almaktı. Şu anda talep ettiğimiz şey bu. Bu ay yapılacak AB zirvesinde net bir karar alınmasını umuyoruz. Aksi takdirde AB'ye baskı yapmaya ve AB'yi cesur davranan ve değerlerini savunan üye ülkelerine kıyasla geride kalmaktan sorumlu tutmaya devam edeceğiz."

- “BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ AB'NİN STRATEJİK ORTAĞI”

Büyükelçi, AB’yi "uyanmaya" çağırarak sözlerini şöyle tamamladı:

"Faşir’de yaşananlar, AB için bir uyanış çağrısı olmalı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), AB'nin stratejik bir ortağı ve Sudan'daki bu savaş, üye ülkelerden gelen silahların BAE'ye dağıtılmasına, Sudan'a ulaşmasına tanıklık etti. AB, sivillerin, kaçırılan kadınların, öldürülen çocukların, ilaç arayanların, barışın, istikrarın ve Akdeniz'den yasa dışı göç dalgalarının önlenmesinin hatırına eylemsizliğini gözden geçirmeli çünkü tüm bu yerinden edilmeler neticesinde mülteciler, Mısır'a veya Libya'ya geçecek, Akdeniz'i aşarak bir yol bulacaklardır. Dolayısıyla, buna sınırlarına ulaşmadan müdahale etmeleri daha iyi olacaktır."

Kaynak: AA

Kaynak: AA