Ateşi tutan el yanar... Hele bir de başkası adına ateşi elinize alıyorsanız sanıyorum acısını daha fazla hissedersiniz. Maşa varken ateşi elle tutmak akılsızlıktır. Bazen bu akılsızlık bilerek çoğu zaman da bilmeden sergilenir ve özellikle başkaları adına maşalığa soyunulur. Genellikle iktidar hırsı, para ve şöhret maşalığa soyunmanın sebebi olabilir. Maşalar çoğu zaman da ümit ettikleri makama ulaşmak bir yana ellerindekini kaybetmiştir.

Sömürgeci güçler her dönemde dünyanın çeşitli köşelerinde rahatlıkla kendilerine maşalık yapacak gönüllüler bulmuşlardır. Bunun son örneği Gürcistan  Cumhurbaşkanı Saakaşvilidir. Ülkesinin çıkarlarını koruduğunu sanarak ABD ve ABnin dolduruşuna gelmiş, onların vereceği desteğe inanarak Rusya ile çatışmaya girmiştir. Saddamın ABDnin dolduruşuna gelerek Kuveyti işgal etmesi gibi. Destek verip itekleyerek Saddamı Kuveyte gönderenler sonunda boynuna ipi de kendileri geçirdiler. Bir bakıma maşalık hiçbir durumda maşanın işine yaramaz. Sanıyorum bu gerçeği Gürcistan Cumhurbaşkanı da görmüştür. Çünkü, ummadığı bir tepki ve Rus saldırısı karşısında tek taraflı koşulsuz ateşkes istemek zorunda kaldığı halde Rusya bu teklifi hemen kabul etmemiştir.

Bunu söylerken Güney Osetya konusunda Rusyanın mı yoksa Gürcistanın mı haklı olduğunu tartışıyor değilim. Üzerinde durmaya ve dikkat çekmeye çalıştığım husus bazı liderlerin güçlerini doğru dürüst tartmadan, bazılarının dostuluğunu gerçekçi bir değerlendirmeye tabi tutmadan harekete geçmelerinin hem kendilerinin hem de ülkelerinin felaketine sebep olduğunu belirtmeye çalışıyorum. Bu durumu izah için aslında enfes değerlendirmeler ve benzetmeler var ama biraz müstehcen kaçacağı için burada aktarmıyorum. Ancak, gerçek olan şu ki ülke yönetimine talip olan ve yönetime gelenlerin başka ülkelerin, özellikle emperyalistlerin oyununa gelmemeye dikkat etmeleri gerekiyor. Onların verdiği akılla ülkelerini genişletmek ve zenginleştirmek adına harekete geçenlerin sonunda ellerindekini de kaybettiklerini görüyoruz.

Gürcistan bunun en son örneğini verdi. Dileğimiz elbette Gürcistanın mevcut toprak bütünlüğünün zedelenmemesidir. Hele hele bir Rus işgaline maruz kalmamasıdır. Ancak, belli ki Gürcistan gücünü ve dostunu düşmanını tam olarak belirleyememiş bir Cumhurbaşkanının ülkesine verdiği zararı ve acıyı yaşamaktadır. Onbinlerce insan ülkelerini terketmek için yollara düşmüş, binlercesi hayatını kaybetmiş kısacası Güney Osetya ve bazı Gürcistan şehirleri kendisini ateşin içinde bulmuşlardır.

Hemen belirteyim ki, ABD ve ABnin Gürcistanı desteklemek adına güç olarak devreye girmesini beklemek hayalden öte bir anlam ifade etmez. Destekleri para ile sattıkları silah ve birkaç açıklamadan ibaret kalır. Saakaşvili, ABD ve Batı yanlısı bir liderdir. Bu ülkelerden destek beklemesi de doğaldır. Ancak, Rusyaya karşı kendisinin maşa olarak kullanıldığı göremeyecek kadar da basiretten yoksundur.

Gürcistana söz verilmesine rağmen bu ülke Rusyaya rağmen NATOya bile alınmamış/alınamamıştır. Çünkü, ABD ve AB Rusyayı ürkütmek istememişlerdir. Saakaşvili ABD ve ABnin ürkütmek istemediği Rusyaya kafa tutmuş, Güney Osetyayı fiilen işgale kalkışınca da Rusyanın gelip yerleşmesine zemin hazırlamıştır.

Bir ülkenin yönetimine soyunanların uluslararası ilişkilerde dostluklar ya da düşmanlıklardan çok çıkarların belirleyici olduğunu iyi bilmedilerler. Bilmeleri gereken bir başka husus sömürgeci güçlerin sadece kendi çıkarlarını düşüneceği ve bu doğrultuda hareket edecekleridir. Hele bir de söz konusu olan ABD ise daha fazla düşünmek gerekiyor.