Başlığa bakıp bu soru da nereden çıktı.. İnsanlar elbette taraftarı oldukları partiye oy verirler.. Sevdikleri için de bir partinin taraftarı olurlar, denebilir. Böyle bir yaklaşım taraftarlığın mantığı olmaz demekle eş anlamlı olur.. Mantığı olmayan bir şeyin de peşinden gitmenin akılla izahı olabilir mi Parti tutmak, oy vermek akıl ve mantıkla yakından ilgili değil midir Ya da böyle olması gerekmez mi Eğer bir partiyi tutarken akıl ve mantığımızı devre dışı bırakmış isek insani özelliklerimizden soyutlanımışız demektir. Böyle olunca da verilen oyun ülkenin daha iyiye gitmesi arzusu ile bir ilgisi kalmaz.

Gelelim şimdi de başlığa aldığımız soruya..

Elbette böyle bir soruyu durup dururken, laf olsun diye başlığa çıkarmış değilim.. Hem bir vatandaş olarak hem de işim gereği seçim meydanlarında boy gösteren parti liderlerini mümkün olduğunca izlemeye, millete neler söylediklerini takip etmeye çalışıyorum. Ne söylediklerini takip ediyorum ki, ülkenin meselelerine nasıl çözüm bulacaklarını yakalamaya çalışıyorum.. Görünen o ki, yukarıya başlığa isimlerini aldığım partiler ve başkaları yeni hiçbir teklifte bulunmuyorlar. Milli Görüşün temsilcisi Saadet Partisi hariç.

IMFprogramlarının yol açtığı istihdam daralmasını nasıl aşacaklarını söylemiyorlar. Yerli yatırımın sıfır noktasına gelmiş durumdan kurtarıp uçuşa hazır hale ne yapacaklar da getirecekler yine birşey söylemiyorlar.

İç ve dış borç stokunun 400 milyar doları aşmış olmasını dillendirerek buna nasıl bir çözüm bulacaklarını, ülkeyi bu borç batağından ne yapıp da çıkaracaklarını da söylemiyorlar.

Toplumun hızla içine yuvarlandığı ahlaki  çöküntüden kurtulması için nasıl bir program uygulayacaklarını da belirtmiyorlar.

Ülkemizde din eğitimin önündeki engelleri kaldıracaklarına dair de hiçbir vaat ve teklifleri yok.

İktidar partisi AKP şimdiye kadar ki uygulamalarını bundan sonra da sürdürebilmek için yeniden yetki istiyor.. İyi de şimdiye kadarki uygulamaları iyi miydi de bundan sonra aynı uygulamaların devamı için yetki istiyor

CHPnin ve MHPnin de AKPden farklı bir önerileri söz konusu değil.. İkisi de toplumun psikolojik hassasiyetlerini sömürmenin peşinde. Bütün dikkatimle yapılan açıklamaları takip ediyorum ama maalesef bu üç partinin birbirinden farklı şöyler söylemediğini görüyorum.

Şimdiye kadar ki uygulamalar ülkemiz hem dünya ortamında perişan ve saygınlığını yitirmiş bir duruma sürüklemiş, hem de içeride insanımızın büyük bir bölümü sefilleri oynuyorsa, aynı uygulamaların sürdürüleceğini söylemek bu millet ile dalga geçmek, bu milletin akıl ve mantığını yok saymak anlamına gelmez mi

Tabii akla hemen bir başka soru geliyor: Bu millet haline razı mı ki, yine bu partilere oy versin..

Elbette, içeride ve dışarıda hiçbir itibarımızın kalmayışı, milyonların açlık ve sefalet sınırı içinde hayatta kalmaya çalışıyor olmalarına  karşılık ülkenin tüm zenginleklerinin dış sermaye çevreleri ile içerideki bir avuç azınlık tarafından sömürülüyor olması bu milleti rahatsız etmiyorsa elbette "Her toplum layık olduğu yönetimi bulur" gerçeği hükmünü icra edecektir. Ya da en iyimser bir ihtimalle medya vasıtasıyla toplumun gözüne perde çekiliyor ve gerçeği görmesi engelleniyor.. Böyle olunca da kimin ne söylediği artık toplumu fazlaca ilgilendirmiyor.. Toplumun gerçeği aramak gibi de bir derdi olmadığı için birbirinin benzeri partilerden birisine gözü kapalı oy veriliyor.. Akıl ve mantık devre dışı bırakılıyor..

Hemen belirtelim ki, şimdiye kadar böyle olmuş olması bundan sonra da aynen devam edeceği anlamına gelmez/gelmemelidir.. Çünkü, ülkemizin bu gidişe tahammülü yoktur.. Ülkemiz ve insanımız felakete sürüklenmektedir.. Herkesin bu gerçeği görmesi gerekiyor.