EKONOMİK sistemin sadece ülkemizde değil dünyanın büyük

bir bölümünde faiz ve bankalara çalıştığını söylemek yanlış olmaz. Özellikle

banka kartlarının devreye girmesi ile insanlar kısa süre içinde kartların,

dolayısıyla bankların esiri haline geldiler. Size zorla kart veren mi var,

almayın demek ilk bakışta mantıki gibi görünse de uygulamada artık her emekli

ve çalışanın maaşlarını alabilmek için bile karta ihtiyaç olduğu bir sistemde

karttan uzak durun demenin anlamı kalmıyor. Buna bir de emeklilerin büyük bir

bölümünün aldığı maaşın yeterli olmadığı eklendiğinde cepteki banka kartı

sadece maaşını bankadan çekmek için kullanılan bir araç olmaktan çıkıyor, avans

çekimine mecbur ediliyor. Böyle olunca da ister istemez faize bulaşmış, bankaya

katkıda bulunmuş olunuyor. Meseleye bankanın verdiği hizmet karşılığı bir gelir

elde etmesi olarak bakmak doğru bir değerlendirme olmaz. Sermaye sahiplerinin

sahip oldukları para ile fakir fukarayı tırtıkladığı şeklinde bakmak yanlış

olmaz. Bunu birilerinin servet düşmanlığı olarak nitelendirmesi ise gerçeği

gizlemeye yönelik bir tavırdır.

Bankaların verdikleri bir takım hizmetler karşılığında

gelir elde etmesinin makul bir ölçüsü olmalıdır. Geçmişte herkese verilmiş olan

kredi kartları insanımızı hazırlıksız yakaladı. Bankanın açtığı krediyi

kullanan insanımız sanki kendi parasını kullanıyor/harcıyor duygusu ile hareket

etti. Ay sonu sıra ödemeye gelince büyük çoğunluk asgari ödemeyi yaparak ayı

geçirmeye yöneldi. Böylece ortaya geri ödemeyi tam olarak yapamayan müşteri

çıktı. Buna bir de kart aidatı adı altında eklenen ödemeler eklenince toplumda

en kârlı kurumlar bankalar haline geldi. Zaman zaman açıklanan dönemsel banka

kârlarına bakıldığında diyebiliriz ki sistemin sadece bankalara çalıştığını

söylemek yanlış olmayacaktır.

Uzun süre kart aidatlarının haksız yere alındığı toplumda

tartışıldı, tüketici dernekleri ile hükümet soruna çözüm bulmak için harekete

geçti. Ancak; buna karşı da bankalar tedbirlerini aldılar. Kart aidatları

kalkacak diye beklerken bazı bankalar daha önce yılda bir kez aldıkları aidatı

yılda birkaç keze çıkardılar. Kart aidatlarının hizmet karşılığı alınmış bir

para olmadığı söylenmesine rağmen sonuç alınamadığı için şimdi yeni hükümet bir

kez daha harekete geçti. Bundan bir sonuç alınabilecek mi bilinmez ama

bankaların hemen karşı bir tedbir geliştirmeleri mümkündür. Söz gelimi taksitli

alışveriş yapılabilen kartlara aidat uygulaması varken, taksitli alışveriş

yapmak istemeyenlerin başka bir kart alması istendi. Bundan da pek çok kart

sahibinin haberi bile olmadı. Ayrıca bankalar hemen her gün kart sahiplerinin

telefonlarına yeni taksitli kampanyaların mesajlarını iletiyorlar.

Bu noktada kart aidatlarının bankanın verdiği hizmet

karşılığı olduğu savunmasının doğru olmadığını vurgulamak isterim. Bankalar

kart sahiplerine hizmet veriyorlar ama bunun karşılığını hem anlaşmalı

işyerlerinden tahsil ediyorlar hem de asgari ödeme yapmak zorunda kalan

müşterilerinin kalan borcundan yıllık yüzde 30 a varan faiz alıyorlar. Bunun

yanında çekilen nakit avanslardan da alınan faiz ve işlem ücreti yıllık bazda

ele alındığında yüzde 40 ları buluyor. Kısacası, bankalar verdikleri hiçbir

hizmeti karşılıksız vermiyorlar. Bunun yanında bir de aidat tahsil ediyorlar.

Bunun geri alınması için insanların uğraştırılmasının anlamı yoktur. Haksız

tahsil edildiği düşünülen paraların hak sahiplerinin kapı kapı dolaşmasına

gerek kalmadan ödenmesi gerekir. Bu yönde bir çalışma başlatılmış olması

sevindirici olmakla birlikte geçmişte yaşanan olumsuzluklar düşünüldüğünde

aidatlar kalkacak diye beklerken, daha da artmasın endişesini gündeme

getiriyor.