Âhir zaman fitne ve fesatları 1
Dünyada fitnesiz, fesatsız zaman olmaz. Fitne-fesat
mutlaka olur ama bazen az olur, bazen çok. Hz. Ömer (R.A.) zamanında
fitne-fesat azdı, Hz. Osman (R.A.)nun hilafetinin ikinci yarısında çoğaldı.
Zamanımız yoğun ve genel Fitne-fesat asrıdır. Fitne-fesat yangınları her geçen
gün çoğalıyor, azgınlaşıyor. Ebû Hureyre (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber
(S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu: Yakın gelecekte bir takım fitneler
olacaktır. Fitne zamanında ona karışmayıp oturan kişi, ayakta durandan
hayırlıdır. O zaman ayakta duran da
yürüyen¬den hayırlıdır. Yürüyen de koşandan hayırlıdır. Her kim fitne olacağını
bilip de, onu görmeğe çalışırsa, muhakkak onun kahrına uğrar, onun şerrini
görür. Her kim o fitne zamanı iltica edecek veya sığınacak bir yer bulursa,
hemen sığınsın! Fitne-fesâdcılara karışma¬sın.
Bu hadis-i şerifte fitnelerden sa¬kındırma ve fitnenin
şerri, ona girmekle olacağı hükmü vardır. Fitneden murâd, her çeşit fitnedir,
yâhud iktidar talebi hususundaki ihtilâftan çıkan fitnedir. İnsan bunda haklı
olanla bâtıl olanı bilemez. Bu durumda evlere girip karışmamak, imkân varsa
fitne beldesinden başka yerlere gitmek en eslem yoldur. Ebu Musa el-Eş arî
(R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz şöyle buyurdu:
Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi
fitneler var. Kişi o fitnelerde mü min olarak sabaha erer, akşama kafir olur;
mü min olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta
durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın,
kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine
girerlerse Hz. Adem in iki oğlundan hayırlısı olsun yani ölen olsun, öldüren
değil.
Resûlullah (S.A.V.) efendimiz, kıyamete yakın çıkacak
fitnelerin dehşetini belirtmek için, zifirî karanlık gecenin parçalarına benzetmiştir.
Yani peş peşe fitneler olacak, her biri, gece parçası gibi karanlık, yani doğru
yanlış, haklı haksız, isabetli hatalı vs. şekilde tefrik etmek imkânı
tanımayacak, son derece dehşetli olacak demektir. Bu teşbihten maksat fitnenin
büyüklüğünü ifadedir.
Hz.Adem (A.S.)ın iki oğlundan hayırlısı Habil dir.
Kardeşi Kabil onu öldürmek istediği
vakit ayet-i kerimenin ifadesiyle kardeşine: Andolsun ki sen, beni öldürmek
için bana elini uzatsan bile ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Çünkü
ben, âlemlerin Rabbi olan ALLAH Teâlâ dan korkarım. demiştir.
Bu ayet-i kerimede, Cenab-ı Hakk fitne sırasında
Müslümanların takip edeceği siyaseti vaz etmiş olmaktadır: Fitneden kaçmak,
öldürmektense ölmeyi tercih etmek. İslam da bunun ilk örneğini Hz.Osman
(R.A.)nun verdiği belirtilir: O fitnenin büyümemesi için öldürmeyi değil,
öldürülmeyi tercih etmiştir.
Büluğ çağından ölüme kadar geçen zaman, Müslüman için
imtihanlarla doludur. Gerçek Mü min o kimsedir ki, din kardeşleri arasında
ihtilaf ve tefrika zuhur ettiği vakit onları barıştırmaya çalışır.
Müslümanlar arasındaki kavga ve savaşı körükleyenlerde,
bu savaştan zevk alanlarda, yangını körükleyenlerde nifak alametleri vardır.
İktidarla Cemaat arasındaki bu son kavga ve savaş sadece
taraflar için değil, hepimiz için yaman bir imtihandır.
Kur an-ı Kerîm den, Sünnetten, Şeriattan, Ehl-i Sünnet ve
Cemaatten, takvadan, ihlastan, adaletten, insaftan, kardeşlikten, Ümmet
birliğinden, ahlak ve faziletten, hikmet-i islamiyeden, Mü minleri kardeş bilip
onları sevmekten yana olalım; mürüvvetli, âdil, insaflı Müslümanlar olalım.
Müslümanların birbirleriyle savaşmaları büyük bir
fitnedir. Bir kısım Müslümanların dost ve velî edindikleri küffar ile ittifak etmeleri
haramdır. Ümmet bütünlüğünü parçalayan, Mü minleri birbirine düşüren
taassublar, holiganlıklar, militanlıklar aklı başında firasetli Müslümanlara
yakışmaz. Buharî, Fiten:9, No:6670,
6/2594; Müslim, Fiten:10, No:2886, 4/2211
Ebu Davud,
Fiten:2, No:4259, 4262; Tirmizî, Fiten:33
Maide sûresi:28