Türkiye, son yıllarda yeni nesil suç örgütlerinin neden olduğu kanlı eylemler, şehirlerde kurulan uyuşturucu çeteleri ve gençleri hedef alan karanlık yapılarla mücadele ediyor. Bu örgütlerin nasıl ortaya çıktığı, hangi yöntemlerle büyüdüğü ve neden hızla yayıldığı ise artık adeta bir milli güvenlik meselesi haline gelmiş durumda.
“BU ÇETELER GÜNÜMÜZÜN HAŞHAŞİLERİ”
Bu yeni çete yapılanmalarını yakından takip edip mercek altına alan Avukat Ferhat Güngör, MillîGazete.com.tr’ye yaptığı değerlendirmede, bu çetelerin doğasını, tarihsel köklerini ve günümüzdeki işleyiş biçimleri ele aldı. Yeni nesil suç örgütlerini “modern çağın Haşhaşileri” olarak tanımlayan Güngör, bu yapılarla mücadelede köklü reformların kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak şu önemli analizlerde bulundu: “Bir problemi çözmenin ilk adımı, o sorunu doğru tanımlamaktır. Düşmanı yenmenin yolu onu tanımaktan geçer. Bugün karşımızda ‘yeni nesil suç örgütleri’ denilen yapılar var ama ben bu tanımı doğru bulmuyorum. Çünkü bunlar yeni değil, çok eski bir kötülüğün günümüzdeki modern biçimidir.
Tarih tekerrür ediyor. Haşhaşiler, uyuşturucu ve cennet vaadiyle gençleri kandırıp onları suikastçıya dönüştürüyordu. Bugünse rezidanslarda alkol, uyuşturucu ve fuhuşla aynı sistemi uygulayan çeteler var. O dönem cennet vaat ediliyordu, bugün lüks arabalar ve para...
Haşhaşiler, gizlilik esasına dayalı ilk terör ve suç örgütüdür. İtaati şart koşar, korkuyla hükmederlerdi. Aleyhlerine konuşan herkesi ölüm listesine alırlardı. Bugün de sosyal medya üzerinden aleyhlerine yazanları tehdit eden, susturan örgütlerle aynı mantığı görüyoruz. Bugün de aynı zihniyet, bir hançer yerine mermiyle mesaj bırakıyor. Sosyal medyada isim vererek tehdit ediyor. Ama hedef hep aynı: korku ve itaati sağlamak.
“GENÇLERİ LÜKSLE ŞATAFATLA KANDIRIYORLAR”
Bugünün çeteleri, tıpkı Haşhaşiler gibi üyelerine bir ‘cennet’ vaat ediyor. Ama bu kez cennet, lüks rezidanslarda alkol, uyuşturucu ve fuhuşla dolu bir sahte dünyadan ibaret. Örgütler, özellikle 16-25 yaş arası gençleri seçiyor. Onlara para, şöhret ve yurt dışı yaşam vaat ediyor. Onları uyuşturup suikasta gönderiyorlar.
“KİŞİSEL VERİLERİ ÇALARAK TEHDİT EDİYORLAR”
Bugünün örgütleri artık dijital çağın Haşhaşileri. Hedef yaptıkları insanların kimlik bilgilerini, adreslerini, çocuklarının okulunu, telefonlarını paneller üzerinden satın alıyorlar. Sonra bir mermiyle birlikte mektup bırakıyor, ya da çocuğun fotoğrafını gönderiyorlar. Haşhaşiler hançerle korkuturdu, bunlar veriyle korkutuyor.
“SİSTEMDEKİ BOŞLUKLARDAN FAYDALANIYORLAR”
Yeni nesil örgütlerin büyümesinin temel nedeni sistem boşluğu. Ceza kanunları yetersiz, caydırıcılık kaybolmuş durumda. 21 yıl ceza alıp 5 yıl yatan insanlar yeniden cinayet işliyor. Açık cezaevinden izinle çıkıp bir çocuğu öldürenler var. Bu kadar zayıf bir sistemde suç örgütü elbette büyür.
Bir baba çocuğunun kaçırıldığını polise bildiriyor, operasyon yapılmıyor. O çocuk örgüt tarafından öldürülüyor. Bu sadece bir adli hata değil, sistemin çöküşüdür.
“DİZİLER İLE ADETA ÖVÜLÜYORLAR”
Bugün televizyonlarda ve dijital platformlarda yayınlanan bazı diziler, yeni nesil çetelerin propagandasına dönüştü. Silahlı, argo konuşan, güçle hükmeden karakterler kahraman gibi sunuluyor. Yoksul ailelerin çocukları bu karakterlerle özdeşleşiyor. Onlar için çeteye katılmak, güç kazanmak anlamına geliyor.
“EKONOMİDEKİ KRİZ GENÇLERİ ÇETELERİN ELİNE DÜŞÜRÜYOR”
Kısa yoldan para kazanmak, kolay yoldan saygı görmek istiyorlar. Eğitim sisteminin disiplinsizliği, adalet sisteminin güvensizliği ve ekonomik çaresizlik birleşince bu yapıların önü açılıyor.
“ADALETE GÜVEN KALMAMASI İNSANLARI ÇETELERE YÖNLENDİRİYOR”
Bir alacak-verecek meselesinde insanlar artık mahkemeye gitmek istemiyor. Çünkü adalete güven kalmadı. Bunun yerine çetelere gidiyorlar. Çeteler borçludan parayı tahsil ediyor, yarısını kendine alıyor. Devletin yerine yasa dışı bir otorite geçti. Bu, toplumsal düzenin çökmesidir.
“SOSYAL MEDYADAN RACON KESİYORLAR”
Bugün çeteler sosyal medyada şov yapıyor, suikast görüntülerini paylaşıyor, tehdit mesajlarını yayınlıyor. Artık bu yapılar devletin bile dokunamayacağı bir güç algısı oluşturdu. Tıpkı tarihte Haşhaşilerin kralları bile korkutması gibi...
“CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL”
Yeni nesil suç örgütleriyle mücadelede en büyük eksik, yasal tanım ve cezaların yetersizliğidir. Bu örgütler artık sadece ‘suç örgütü’ değil, devlete meydan okuyan yapılardır. Dolayısıyla Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesi değil, 314. maddesi devreye girmelidir. Bu örgütleri kuranlara alt sınır 20 yıl, üye olanlara 10 yıl hapis cezası verilmelidir. Propaganda yoluyla halkta korku ve panik yaratanlara 4 yıl, suçu ve suçluyu övenlere 3 yıl alt sınır getirilmelidir.
“GİZLİ TANIK SİSTEMİ GÜVENLİ HALE GETİRİLMELİ”
Devletin cezalandırıcı gücü yeniden hissedilmeli, etkin pişmanlık kurumu doğru işletilmeli, gizli tanık sistemi güvenli hale getirilmeli. Siber Güvenlik Başkanlığı güçlendirilip kayıt dışı iletişim kanallarına karşı etkili hale getirilmelidir.
“SORUNU ÖNCE DOĞRU ŞEKİLDE TESPİT ETMEK GEREKİR”
Tarihte Haşhaşiler, Selçuklu Devleti’ne diz çöktürmüştü. Bugün bu örgütler, Türkiye’nin iç huzuruna kast ediyor. Orta Doğu yeniden şekillenirken Türkiye, bu belayı hafife alırsa tarih tekerrür eder. Sorunu doğru tespit edip cesurca çözüm üretmezsek, bu kez bedeli çok daha ağır olur.
Her çözüm doğru soruyla başlar. Önce sorunu görmek, sonra çözümü konuşmak gerekir. Ben bugün sorunun adını koydum: Bu ülkenin başındaki bela, yeni değil; Haşhaşilerin modern versiyonudur.”




