Güney Geçiş Konseyi Başkan Yardımcısı ve Başkanlık Liderlik Konseyi üyesi Tümgeneral Ferac Salmin el-Bahseni, “Hadramut’ta kabilelere bağlı silahlı gruplarının yürüttüğü isyanın” sonuçları konusunda uyarıda bulunarak, mevcut tırmanışın daha fazla “kan dökülmesine ve ülkedeki devlet kurumlarının çöküşüne” yol açacağını vurguladı.
Bahseni, Hadramut’ta yaşananların “Omar bin Habriş liderliğindeki bazı kabilelerin devlet şemsiyesinin dışına çıkmasının ve askeri oluşumlar kurup bunlarla saldırıları yürütmelerinin sonucu” olduğunu belirterek, devletin bu silahlı hareketleri “tüm gücüyle kınadığını, özellikle de Petromasila şirketinin ele geçirilmesi ve kontrol altına alınmasının açık bir sabotaj eylemi olduğunu” vurguladı.
Yemen’de Güney Geçiş Konseyi Başkan Yardımcısı, “Devletin askeri ve güvenlik kurumlarının dışında oluşturulan her silahlı yapının ülkeyi yeni bir isyana ve toplumu genel olarak etkileyen anlamsız eylemlere sürüklediğini” ifade etti.
Hadramut’ta silahlı milislerin Petromasila şirketini ele geçirmesinin ardından, elektrik şirketin yakıt sağlamaması nedeniyle kesildi. Bahseni, “Bu kınanan sabotaj saldırıları nedeniyle kıyı ve vadi bölgelerindeki şehirler şu anda karanlıkta yaşıyor. Ayrıca, yakıta bel bağlayan ve teminini Petromasila’dan sağlayan diğer eyaletlere yakıt sevkiyatı da durdu” dedi.
Silahlı milislerin saldırıları devam ediyor
“Hadramut Kabileler İttifakı” adı altında faaliyet gösteren silahlı milisler, Hadramut’ta ani bir saldırı başlatarak petrol sahalarını ve stratejik noktaları ele geçirmeyi başardı ve bölgedeki hükümet güçlerine meydan okudu. Bu durum, uluslararası alanda tanınan Yemen topraklarının birliğinin ve istikrarının doğrudan tehdit altında olduğuna işaret ederken, bölge ve dünya için, özellikle de Hadramut’un stratejik konumu nedeniyle, deniz ticaret hatları açısından açık bir tehlike anlamına geliyor.
Hadramut’taki milislerin hükümet güçlerine karşı attığı adımlar, aynı zamanda El Kaide örgütünün Arap Yarımadası’nda yeniden büyüme ihtimaline de işaret ediyor. Bu yapı, 2015 yılında terör örgütünün bölgeyi kontrol altına almasından sonra, uluslararası camia ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından “dünyadaki en güçlü El Kaide kolu” olarak sınıflandırılmıştı.
“Hadramut Kabileler İttifakı” milisleri, 29 Kasım Cumartesi günü yayımladıkları resmi açıklamada, gerçekleştirdikleri operasyonların amacının “vatanın zenginliklerini güvence altına almak” olduğunu bildirdi. Ancak açıklamada, yerel gazeteler ve “Aden Time” gibi internet sitelerine göre, askeri kampanyaları sırasında yaşanan ihlaller, yağmalamalar ve yol kesmelerden bahsedilmedi. Silahlı kabile ittifakı daha önce, 27 Kasım Perşembe günü yayımladığı bir bildiride, Güney Geçiş Konseyi’ni temsil eden ve “Ebu Ali el-Hadrami”nin komutasındaki güçlerle yüzleşmeye hazır olduğunu duyurmuştu. Daha sonra görevden alınan ittifak lideri Amr bin Habriş, herhangi bir güç müdahalesini “vilayetin ve petrol yataklarının işgali” olarak değerlendireceğini söylemişti.
Silahlı milislerin ani saldırısına yanıt olarak, Hadramut kabileleri 29 Kasım Cumartesi günü Yemen’in doğusundaki Hadramut vilayetinin Ras Huyra bölgesinde geniş katılımlı bir toplantı düzenledi. Yüzlerce şeyh, kanaat önderi ve sosyal ile yerel figürün katıldığı toplantıda ittifakın geleceği ele alındı ve şu karara varıldı: “Şeyh Omar bin Habriş el-Ali’yi, ittifakın asıl hedefinden sapması nedeniyle ittifak başkanlığından azlederek ittifakı tekrar doğru rotasına ve asıl amaçlarına döndürmek.”
“Hadrami Elit Güçleri”nin, 2016 yılında terör örgütü El Kaide’yi askeri olarak yenilgiye uğratıp Mukalla’dan çıkarmayı başarması, bölgede örgütü yeniden canlandırmaya çalışan milis güçleri için sürekli bir tehdit unsuru oluşturuyor.
Ekim 2023’te Gazze Savaşı’nın patlak vermesinin ardından Kızıldeniz’deki deniz geçidinde gerilim tırmandı ve Husilerin ticari gemilere yönelik askeri faaliyetleri arttı. Yemen hükümeti, şimdi Hadramut sahilinde yaşanan yeni silahlı saldırılar sonrası benzer bir tablonun tekrarlanabileceği konusunda uyarıyor.
Yemen hükümeti, Kızıldeniz ve Aden Körfezi’nde yıllardır süren sürekli ve tırmanan gerilim nedeniyle deniz taşımacılığını tehdit eden risklere ilişkin uyarılarını yeniledi. Özellikle Hadramut Kabileler İttifakı’nın saldırılarından sonra mevcut durumun her an daha da alevlenmeye aday olduğuna dikkat çekildi.
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani, geçen kasım ayında Kahire’de düzenlenen Arap Enformasyon Bakanları Konseyi’nin 55’inci oturumunda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Husilerin, Beyrut’un güney banliyölerinden, İran’ın doğrudan desteğiyle nefret söylemi, kışkırtma ve dezenformasyon yaymak için medya platformlarını ve dijital mecraları kullanmasına son verilmesi gerekiyor. Bu faaliyetler, şiddeti meşrulaştırmak, mezhepçi çatışmaları körüklemek ve dünyadaki sivillere karşı işlenen organize suçlara propaganda örtüsü sağlamak için çalışan İran merkezli bir operasyon odasının temel parçasıdır ve Arap ulusal güvenliğine doğrudan tehdit oluşturmaktadır.”
Birleşik Krallık nezdindeki Yemen Büyükelçisi ve Uluslararası Denizcilik Örgütü nezdindeki daimi temsilci Yasîn Said Nu‘man da Londra’da düzenlenen örgütün 34. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Yemen’deki istikrarsız durum ve milisler ile Husilerin stratejik ve hayati bölgeleri kontrol etmesi nedeniyle küresel deniz taşımacılığını tehdit eden tehlikelere dikkat çekti. Nu‘man, “İran’ın desteği sayesinde Husilerin Yemen’in bazı bölgelerini kontrol altına almasından bu yana, Kızıldeniz, Aden Körfezi ve Umman Denizi, İran’ın uluslararası deniz geçitlerinde nüfuzunu genişletme planının bir parçası olarak açık askeri operasyon bölgelerine dönüşmüştür” dedi.
Yemenli büyükelçi, son dönemde Kızıldeniz’deki saldırılara ilişkin bazı bilgiler de paylaştı ve Husilerin “son iki yıl içinde kara-kara füzeleri ve insansız hava araçları kullanarak 228’den fazla saldırı gerçekleştirdiğini, 115’ten fazla ticari gemiyi hedef aldığını, 5 gemiyi batırdığını, bunun sonucunda denizcilerin öldürüldüğünü ve yaralandığını, onlarcasının ise rehin alındığını” söyledi.





