Dünya

Trump çok istiyordu ama Nobel Barış ödülünü Venezuelalı María Machado aldı! "ABD, Venezuela'ya müdahalede bulunmalı" diyen İsrail "muhibbi" biri! Nobel ödüllerini bir de Cemil Meriç’ten dinleyelim

Trump'ın isteyip mandacı Machado'nun kazanıp Trump'a armağan ettiği 2025 Nobel Barış Ödülü, ruhu şad olsun, Nobel ödülünü bir ''kanat'' değil bir ''zincir'' olarak tanımlayan ve Nobel ödülleri Avrupa için ''kendi aile fertlerine ihsandan ibarettir'' diyen Cemil Meriç'i akıllara getirdi.

Loading...

Abone Ol

ABD Başkanı Trump’ın sık sık kendisinin “hak ettiğini” söylediği Nobel Barış Ödülü, Venezuelalı Maria Corina Machado’ya verildi.

NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ VENEZUELA'YI ALTIN TEPSİDE ABD'YE SUNMAK İSTEYEN VE SOYKIRIMI CANLI YAYINLARDA TESCİLLENMİŞ İSRAİL'İ DESTEKLEYEN İSME GİTTİ

Dünyadaki çatışma bölgelerinde “barış” sağladığını öne süren ABD Başkanı  Donald Trump, “kendisinin hakettiğini” söylediği Nobel Barış Ödülü'nü alamadı.

Norveç’in Oslo kentindeki Nobel Enstitüsü’nde düzenlenen törende Norveç Nobel Komitesi Başkanı Jorgen Watne Frydnes, ödülü Venezuelalı Maria Corina Machado’ya verdi.

Machado ise Nobel Barış Ödülü’nü  Venezuela halkına ''desteğinden'' ötürü ABD Başkanı Donald Trump’a ithaf etti.

Machado sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Bu ödülü, acı çeken Venezuela halkına ve davamıza kararlı desteği için Başkan Trump’a ithaf ediyorum!” ifadelerini kullandı.

Nobel komitesi, ödülün Machado’ya “giderek artan karanlığın ortasında demokrasi ateşini canlı tuttuğu” gerekçesiyle verildiğini duyurdu.

Machado, “bir zamanlar derin bir şekilde bölünmüş olan siyasi muhalefeti bir araya getiren kilit ve birleştirici bir figür” olarak tanımlandı.

Beyaz Saray İletişim Direktörü Steven Cheung, ödülün Trump'a verilmemesine tepki olarak sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Nobel Komitesi üyelerinin “siyaseti barıştan üstün tuttuklarını kanıtladıklarını” savundu.

“Sekiz savaş bitirdiğini” savunan Trump ise önceki gün Oval Ofis’te Finlandiyalı mevkidaşı Alexander Stubb ile görüşmesi esnasında “Nobel’i hakettiğini” bir kez daha hatırlatmıştı.

Venezuela lideri Nicolas Maduro ile sorunlar yaşayan Trump, ocak ayında sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda Machado’yu Maduro’ya karşı “özgürlük savaşçısı” olarak tanımlamıştı.

58 yaşındaki Venezuelalı Machado'nun 2024 seçimlerine katılmasına mahkeme tarafından izin verilmedi ve o dönemden beri gizleniyor.

Ayrıca, 2025 Nobel Barış Ödülü sahibi Maria Machado’nun tüm dünyanın gözleri önünde Gazze'de soykırım yapan İsrail’e olan desteği, İsrail'i sık sık “demokrasi müttefiki” olarak konumlandırmasıyla ve “otoriterizme karşı ortak değerleri savundukları” vurgulamasıyla öne çıkıyor.

CEMİL MERİÇ SANKİ 1983'TE DEĞİL 2025'TE KONUŞUYOR...

Cemil Meriç'in 1983 yılında TRT1'de yaptığı Nobel Konuşması günümüze birebir sesleniyor.

Meriç, bu ödüllerin köleleştirici bir işleve sahip olduğunu ve Avrupa'nın çıkarına işler yapmayan isimlere verilmeyeceğini enfes üslubuyla şöyle anlatıyor:

« İnsanlık büyük bir aile, biz de bu aile’de kendimize düşen şerefli mevkii almak zorundayız. Yalnız bu ailede de Kabiller ve Habiller var. Asırlardan beri iki medeniyeti temsil etmişiz, iki ayrı dünyayı temsil etmişiz…
Avrupa’nın bizi anlaması, Avrupa’nın bizi gerçek değerlerimizle takdir etmesi düşünülebilir mi? Şimdilik Nobel’in bize, armağanı birbirimizi tahrip için kullandığımız dinamit lokumlarından ibaret. Acaba istikbalde mağrur Avrupa, bizi de kendi ailesinin öz evladı telakki edecek mi? Mükafatlar konusunda bendeniz son derece şüpheliyim. Hakikatte armağanlar cılız kabiliyetleri, ölüme mahkum kabiliyetleri, yaşatmaya mecbur birer yardımcıdırlar. Yani birer koltuk değnekleridirler. Şimdiye kadar hiçbir « deha » armağanlar sayesinde insanlığa kendini kabul ettirmemiştir. « Deha » herşeyden evvel uzun bir sabırdır, mücadeledir, kavgadır, fetihtir…Kaldı ki Nobel’in edebiyat mükafatı, kendi aile fertlerine ihsandan ibarettir. Gerçi arada bir uzak iklimlere kadar ihsanlarını rageyan etmek cömertliğini gösterir. Fakat kendi anlayacağı, kendi dünyasını güzelleştiren, kendi manevi ikliminde yetişen insanlar nail olabilir bu mükafatlara…
Bir kelimeyle şairlerimiz Nobel’den mükafat alamazlar. Çünkü, şiir tercüme edilmez, millidir ve anlaşılmaz. Edebiyatın diğer kolları ise, henüz ülkemizde yeni yeni varlıklarını sürdürmektedirler.. Bu itibarla o sahalarda Avrupa’nın emellerini okşayan, Avrupa’ya kendini güzel gösteren ve günahlarını unutmasına yarayan büyük eserlerimiz yok. Eğer şiir tercüme edilebilseydi Nobel’i bir Fikret’in alabileceğini, bir Nâzım’ın alabileceğini düşünürdüm. Eğer roman milli ve edebi bir mahsul olmasaydı, pekala Kemal Tahir aklıma gelirdi…Fakat bugün; evvela gerçek olarak Avrupa huzuruna çıkaracak edebiyat nevîlerimiz yok. Nobel belli bir kültürdür. Sonra Nobel, mükafatlarını kader gibi rastgele dağıtmaktadır. Mesela bir Senkiyeviç. Senkiyeviç’in « Kovadis »i sadece Avrupa’ya kendisine çok süslü, çok muhteşem bir tasvirini sunduğu için mükafata layık görülmüştür… »Kovadis »i saraylardan kulübelere uçuran rüzgar; Avrupa’nın gururunu okşayan, Avrupa’ya kendi benliğini çok daha güzel, çok daha kusursuz, çok daha az çirkin gösteren bir rüzgardır. Curchill. Edebiyat dünyasında herhangi bir isimdir. İnsanlık ölçüsünde yaratıcı değildir. Ama kapitalizm sadece Curchill kendi zaferlerini kazandı, belli bir düzeni müdafaa etti, diye…mükafata layık görülmüştür. Misalleri sonuna kadar sıralayabiliriz.
Hülasa edelim: Edebiyatçının, « fikir adamı »nın herhangi bir « kurulu düzen »den, herhangi bir « müessese »den, herhangi bir « otorite »den isteyeceği tek şey vardır; Hürriyet içinde kendini ifade etmesine ses çıkarılmaması…Hakikatte mükafat bir « kanat » değildir, fikir adamı için…bir zincirdir. Biz bu zincirden tamamen müstağniyiz. »