Ukrayna-Kırım krizi dolayısıyla üzerindeki baskıya son

olarak Yemen de İran-Husiler üzerinden cevap veren ve Ortadoğu da yeni kriz

alanları hedefleyen Rusya nın, Karadeniz bağlamında ABD ye Akdeniz den cevap

verdiği görülüyor. Bununla ilgili değerlendirmelerimizi Varyag ın Dönüşü

başlıklı yazımızda ele almıştık.

Diğer taraftan, bu yanıtı sadece Çin ile sınırlamak

elbette mümkün değil. Yunanistan ve GKRY ile yürüttüğü süreç ve burada ortaya

koyduğu hedefler ortada. Yunanistan ın AB ile yaşadığı kriz ve bu ülkede artan

Almanya-AB karşıtlığı ile Balkanlar daki tehlikeli sessizlik, açıkçası

Rusya nın elini her geçen gün daha da kuvvetlendiriyor.

Ortaya çıkan tablo ortada.

Ukrayna ve Gürcistan üzerinden şakasının olmadığını başta

eski Sovyet alanı olmak üzere, tüm dünyaya gösteren Rusya, yakın çevresindeki

tabloyu netleştirmek istiyor. Her fırsatta gri renge tahammülü olmadığı

mesajını veren Rusya yeni dönem için tarafınızı belirleyin diyor.

Peki, tüm bu gelişmeler Türkiye açısından ne anlam ifade

ediyor 7 Haziran ve sonrasına kilitlenmiş bulunan Türkiye açısından dış

politikada nasıl bir gündem söz konusu Daha da önemlisi, Türkiye bu yeni

sürece ne kadar hazır Örneğin, dış politikasında değerli yalnızlığı yaşayan

Ankara bu mevcut politikasını nereye kadar devam ettirebilecek

Hiç kuşkusuz, Rusya-Çin-İran üçlüsünün bölgede artma

eğilimi gösteren varlığı Türkiye yi yeni bir pozisyon belirlemeye zorluyor. Çin,

İran, Ermenistan, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Suriye yi yanına

alan, Mısırla da birliktelik pozları veren Rusya Türkiye ye adeta bir tercihe

zorluyor. Türkiye ye rağmen Ermenistan a verdiği soykırım destek mesajının

altında da bu yatıyor.

Türk-Batı ilişkilerindeki konjonktürel kriz, bu bağlamda

Rusya nın elini fazlasıyla kuvvetlendiriyor ve bunu bir takım oldubittilerle

lehine çevirmeye çalışıyor. Çünkü Rusya bu krizin aslında çok da derin olmadığı

kanaatinde. Dolayısıyla, açıkça zikretmese de Türkiye ye karşı güven sorunu

büyük ölçüde devam ediyor.

Peki, bu durumda Türkiye nasıl bir politika

geliştirebilir

Öncelikle, Türkiye nin kendisini yoğun bir tehdit altında

hisseden Rusya nın kaba güce dayalı, irrasyonel bir takım çıkışlarının önünü

açmamak için daha temkinli ve dikkatli bir siyaset izlemesi gerekiyor. Zaman

Rusya nın aleyhine işliyor. Rusya ile Batı nın birbirini iyice yemesi,

Türkiye nin lehine bir durum.

Bunun dışında Rusya-Çin bağlamında Türkiye nin Çin ile

dengeye dayalı politikalar geliştirmesi kaçınılmaz!

Çin in her halükarda Türkiye ye ihtiyacı var. Çin in,

Türkiyesiz Batı ya Doğru Politikası nın topal ördekten farksız olmayacağı

ortada. Bu hususta eli kuvvetli olan aktör aslında Türkiye. Dolayısıyla Çin,

Rusya dan bağımsız bir Türkiye politikası izlenmeye zorlanmalı ve bununla

ilgili olarak da bir takım talepler-hassasiyetler ortaya konulmalı.

Türk-Batı ilişkileri şu an için sorunlu olabilir. Fakat

bunun çok uzun süreli olması beklenilmiyor.

Nitekim artan Rus tehdidi Türkiye yi Batı nın güvenlikçi

politikalarının merkezine bir kez daha oturtmuş durumda. Türkiye bir kez daha

aranılan kritik aktör durumunda. Türkiye nin Doğu-Batı arasındaki bu güç

mücadelesindeki belirleyici rolü göz ardı edilmemeli. Dolayısıyla, önümüzdeki

süreç Türk dış politikası açısından daha etkin bir manevra alanına işaret

ediyor.

Doğu ve Batı arasında istenilen aktör olarak eli daha da

güçleneceğe benzeyen Türkiye nin bunun için de atması gereken bir takım adımlar

söz konusu. Öncelikle kendi içindeki krizi sonlandırması ve yakın çevresi ile

de bir an önce yeni bir başlangıç yapması gerekiyor. 7 Haziran seçimleri bu

bağlamda yeni bir başlangıç için fırsat olarak değerlendirilebilir.

Ortaya çıkacak yeni siyasi tabloyla birlikte karşılıklı

güvene dayalı yeni bir işbirliği süreci bu açıdan da kaçınılmaz. Aksi takdirde,

bizi bir takım oldu bittilere zorlayacak ve tercih imkanı bırakmayacak bir

takım olağanüstü durumlar yaşanabilir ki, bu hepimizin kaybetmesi anlamına

gelir.

Son yüz yıllık siyasi tarihimiz ortada...