SEVİYORUZ, seviliyoruz. Sevmek ve sevilmek istiyoruz. Hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Anlaşılmak ve değer verilmek istiyoruz. Ve daha bir sürü şey…

Hatta sevginin meşru ve ilahi bir şey olduğuna da inanıyoruz. Anne babamızı, eşlerimizi, çocuklarımızı, mal ve makamımızı ve daha birçok şeyi seviyoruz.

Fakat hiçbir zaman, istediğimizi elde edemiyoruz. Ve bu yüzden de huzursuz oluyoruz. Hatta bazen de katı ve merhametsiz.

  1. Dünya cennet değildir. Yani burada her istediğimiz olmaz. Dünya mükemmeldir ama bir imtihan yeri olarak mükemmel.
  2. Sevginin bazı ölçüleri vardır:
  • Hiçbir şeyi Allah’tan, Resulünden ve diğer mukaddes şeylerden daha fazla sevemeyiz.
  • Sevgi, Allah’ın ölçüsüne uygun olmalıdır. Yani nefsimiz için değil Allah helal kıldığı veya emrettiği için sevmeliyiz.
  • Ayrıca sevgi, Allah’ın emirlerine aykırı olmamalıdır.
  • Son olarak sevgi, Allah’ın koyduğu sınırdan fazla olmamalıdır. Yani her şeyin ifrat ve tefriti zararlı ve yasak olduğu gibi sevginin aşırılığı da zararlıdır.
  1. Bu şartlara uyulduğunda sevgi meşru ve hatta emredilmiş bir husustur. Sevgisizlik ve merhametsizlik, Allah ve Resulü tarafından kötü görülen işlerdendir.
  2. Herkes, kendine yakışanı yapar. Yani bizim sevgi veya nefretimiz, karşımızdakine göre olamaz. Doğru biliyorsak severiz. Yanlış görüyor isek nefret ederiz. Doğru ve yanlışın kaynağı, nefsimiz değil dinimiz ve aklımızdır.
  3. Sevgi, hak ve hukuka mani olamaz. Hak ve hukuk da sevgiye mani değildir.
  4. Sevgi, kolay elde edilemez ve kolay da zail olmaz. Kolay olan ve kaybolan şey, sevgi değil tutkudur.
  5. Yani insanlarla iletişim kurmadan ve hatta sorun yaşamadan onları çok sevdiğimizi söylemek, sadece bir hayalden ibadettir.
  6. Gerçek dostların sayısı azdır. Ayrıca herkesi sevmek ve herkes tarafından sevilmeyi beklemek de yanlıştır. Zira insanlar çeşit çeşittir ve herkes tarafından sevilebilmek demek bu çeşitli insanlara uyum sağlamak yani onların ortamına uymak demektir. Oysa insan, kendi olmalı ve sürekli kendine yakışan şekilde davranmalıdır.
  7. Bu durumda mutlu insan, birçok tanıdığı olan kimse değildir.
  8. Ve yine bu durumda gerçek değerli insan, iyi insanların, iyi ölçülere göre sevdiği insandır.
  9. Sevginin göstergesi, sevdiğimiz kişilerin dünya ve ahirette mutlu olmasını sağlamaktır. Tabi ki hediye ve diğer şeyler de meşrudur ve sevgi ifadesidir. Fakat sevginin gerçek sonucu; sevdiklerimizin şahsiyetli, ahlaklı, kararlı, imanlı ve gerçek birer kul olmaları için mücadele etmektir.
  10. Yani bir başka ifade ile örneğin çocuklarımıza her istediklerini almak veya çocuklarımızın her dediğini yapmak, sevgi değildir. Eşlerimiz, anne babamız ve diğer insanlar için de durum böyledir.
  11. Hatta çocuklarımızın ve eşlerimizin her istediklerini yapmak, onlara zulümdür. Zira böyle bir hareket, hem onların hayata hazırlanmasına engeldir hem de sevdiklerimizin nefislerine göre hareket etmelerini teşviktir. Oysa hayatta zorluklar ve sıkıntılar vardır. Ve insan olarak bize düşen aklımıza göre yani planlı ve bilinçli hareket etmektir.
  12. Peki, o zaman çocuklarımızı ve eşlerimizi veya diğer kimseleri sevmek neyi ifade etmektedir? Tüm yukardaki maddeleri dikkate alarak şunu söyleyebiliriz: Çocuklarımızı sevebiliriz. Onlarla mutlu oluruz. Ve hatta olmalıyız. Zira bu hem görev hem de dünya nimetidir. Fakat ölçülü ve yerinde olmak, hak ve sorumluluklarımızı ihmal etmemek şartıyla. Aksi halde sevgi yalandır.