Televizyon kumandasını eline alan izleyici, bu yıl sık sık "kararmış" ekranlarla veya yayın saati geldiğinde "bu program durdurulmuştur" yazılarıyla karşılaştı.

Haber alma hakkının masaya yatırıldığı, yayıncıların ise ekonomik ve hukuksal olarak hayatta kalma mücadelesi verdiği 2025 yılı, medya tarihine "sansür ve ağır cezaların yılı" olarak geçti.

RTÜK Üyesi Tuncay Keser’in paylaştığı çarpıcı veriler, terazinin dengesinin özellikle muhalif sesler aleyhine nasıl bozulduğunu net bir şekilde gösterdi.

Yıl boyunca toplam 99 yaptırım kararı alınırken, eleştirel yayın yapan kanallara 25 gün ekran karartma, 29 kez program durdurma ve toplamda 146,7 milyon liralık rekor ceza faturası kesildi.

Fatura Muhalif Kanallara Kesildi

2025 karnesine bakıldığında, RTÜK'ün ceza sopasını ağırlıklı olarak haber ve yorum programlarına indirdiği görülüyor. Kurulun verdiği 54 haber programı cezasının 45’i, eleştirel yayın çizgisiyle bilinen üç kanala (Sözcü TV, TELE1, Halk TV) gitti.

Tablo oldukça ağır:

  • Sözcü TV: 16 yaptırım, 13 kez program durdurma ve 10 gün boyunca tamamen ekran karartma.

  • TELE1: 15 yaptırım, 5 kez program durdurma ve 5 gün ekran karartma.

  • Halk TV: 14 yaptırım, 8 kez program durdurma ve 10 gün yayın durdurma.

  • NOW TV: Haber programları nedeniyle 5 ayrı ceza.

Toplamda 25 gün boyunca ulusal kanalların ekranı kararırken, kanalların kasasından çıkan toplam ceza tutarı 146,7 milyon lirayı buldu.

Dijital Platformlara 'Katalog' Tırpanı

Denetim sadece televizyonlarla sınırlı kalmadı. Gençlerin yoğunlukla takip ettiği dijital platformlar da nasibini aldı. Netflix, Prime Video, MUBİ, HBO Max, Disney XD ve Spotify gibi platformlarda yer alan 10 farklı içerik, yayın ilkelerine aykırı bulunduğu gerekçesiyle kataloglardan zorla çıkartıldı.

"Gazetecilik Halkla İlişkiler Değildir"

Verileri değerlendiren RTÜK Üyesi Tuncay Keser, Kurul'un tarafsızlığını yitirdiğini savundu. Özellikle Kartalkaya yangını ve Sinan Ateş suikastı haberlerinde "masumiyet karinesi" gerekçesiyle muhalif kanallara ceza yağarken, İBB soruşturmasına ilişkin iktidar yanlısı medyadaki suçlayıcı yayınlara dair şikayetlerin görmezden gelindiğine dikkat çekildi.

Keser, tablonun vahametini şu sözlerle özetledi:

"Gazetecilik bir halkla ilişkiler faaliyeti değildir. Basın özgürlüğü, yalnızca çoğunluğun hoşuna gidenleri değil, iktidarı rahatsız edenleri de kapsar. Ancak RTÜK'ün adil davrandığını söylemek mümkün değil."

Medyada Mülkiyet Depremi

2025 yılı sadece cezalarla değil, medya sahipliğindeki radikal değişimlerle de hafızalara kazındı.

EkoTürk, Flash Haber, Habertürk, Show TV, Bloomberg HT, HT Spor ve TELE1 gibi kanalların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kontrolüne geçmesi, sektördeki "çok sesliliği" tehdit eden bir başka unsur olarak raporda yer aldı.

Medya dünyasında kartların yeniden dağıtıldığı, mülkiyet yapılarının değiştiği ve cezaların rutinleştiği bu tablonun ardından, 2026 yılında basın özgürlüğü tartışmalarının çok daha sert geçmesi bekleniyor.

Kaynak: Haber Merkezi