Ukrayna ve Rusya arasında devam eden tehditkar süreç NATO’da ikileme yol açtı. ABD ve İngiltere, Ukrayna’yı destekleyerek savaşı başlatmak isterken; Almanya ve Fransa, Rusya ile uzlaşma arayışını destekliyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den gelen NATO açıklamaları ortalığı iyice alevlendirdi. İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celalettin Yavuz konuyu gazetemize değerlendirerek, NATO’daki ikilemi anlattı.
Ukrayna ve Rusya arasındaki gerilim NATO’da çatırdamaya sebep oldu. NATO üyesi devletlerin farklı açıklamalarda bulunması çatırdamayı gözler önüne serdi. ABD ve İngiltere, Ukrayna’ya silah yardımları yapıp gerilimi tırmandırırken, Almanya ve Fransa ise uzlaşma arayışını sürdürüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in NATO’yu hedef alan açıklamalarının ardından NATO da eski Sovyet ülkelerinden geri çekilmeyi reddetti. Prof. Dr. Celalettin Yavuz NATO’daki çatlağı ve Ukrayna-Rusya gerilimini gazetemize değerlendirdi.
“ABD, KARŞIT ÜLKELERİN MUHALİFLERİNİ DESTEKLİYOR”
ABD’nin tavrına dikkat çeken Yavuz, “ABD, Biden döneminde silah kullanmaktan ziyade ABD karşıtı ülkelerin muhaliflerine destek vereceğini açıkladı. Bir örnek vermek gerekirse; Suriye’de, PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD/YPG’ye destek vererek, hem Esad rejimine, hem de zaman zaman çıkarları çatışan Türkiye’ye karşı koz olarak kullanabilmektedir. Ukrayna’ya ise, Rusya’yı çevreleme projesinin önemli bir parçası olduğu için destek vermektedir. Buradan ABD’nin suçlu, Rusya’nın masum olduğu da anlaşılmamalıdır. Ukrayna’nın Rusya’nın mütecaviz tutumu karşısında mağdur olduğu bir gerçektir. Yani Rusya’nın yaptıklarını, hele de Kırım’ın koparılıp alınması kabul edilebilir gibi değildir” ifadelerini kullandı.
“NATO’DA ORTAK İRADE MEVCUT DEĞİL”
“NATO’da Ukrayna sorununa müdahale konusunda ortak irade mevcut değildir” ifadelerini kullanan Yavuz,“ABD ve İngiltere Ukrayna’ya silah verelim derken ve hatta verirken, Almanya ile Fransa ise uzlaşma Rusya ile uzlaşma çabasına önem vermektedir. Zira Rusya’yla krizin bir de ekonomik boyutu vardır. Sorun silahlı çatışmaya dönerse ki - bunun sınırlı olacağını düşünüyorum, zira Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi durumunda AB, Rusya’dan doğalgaz alamama durumuna düşer. ABD, kendi kayagazını yüksek fiyatla Avrupa’ya satacağı için mutlu olabilir ama bu durumda başta Almanya’da olmak üzere AB ekonomisi adeta çökebilir” dedi.
“TÜRKİYE DE İKİLEM İÇERİSİNDE”
Ukrayna-Rusya krizinde Türkiye’nin durumunu da değerlendiren Yavuz, “NATO’nun güneydoğu kanadında Türkiye de her ne kadar Kırım’ın ilhakını kabul etmese de, Ukrayna krizine NATO’nun müdahalesi hususunda ikilem içerisindedir. Öncelikle doğalgaz ihtiyacının önemli bir kısmını karşıladığı, aynı zamanda ekonomik ilişkilerinin çok iyi olduğu Rusya ile karşı karşıya gelecek ve bundan büyük kayıplar yaşayabilecektir. İkinci olarak da Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin tartışılır hale gelmesine sebebiyet verecek gelişmeler riski vardır. NATO üyesi Türkiye, “kendisini savaşta gördüğü” için NATO ülkelerinin harp silah ve araçlarının Türk Boğazlarından geçmesine izin vererek, aslında güvenliği için çok önemli olan bu sözleşmenin delinmesi riskiyle karşı karşıya kalabilecektir. Aksine tutum ise Türkiye’nin NATO üyeliğini tartışılır hale getirecektir. Türkiye’nin Ukrayna geriliminde çıkarlarının örtüştüğü Almanya ve Fransa ile birlikte hareketle “masada çözüm” için gayret sarf etmesi uygun olacaktır” diye konuştu.
“UKRAYNA, RUSYA İÇİN HERHANGİ BİR COĞRAFYA DEĞİLDİR”
“Öncelikle Ukrayna’nın Rusya için ne anlam ifade ettiğine bakmak lazımdır” diyen Celalettin Yavuz,“Rus Çarlığı kurulmadan önce bölgede Kiev Knezliği daha güçlüydü. Ukraynalılar da, Ruslar da Slav ve Ortodoks’tur. Moskova Knezliği güçlenip Rus Çarlığı kurulduktan sonra Ukrayna bir süre Macarların, Lehlerin, Rus Kazaklarının ve Baltık milletlerinin tesirinde kalmışsa da Rusya’nın güçlenmesiyle birlikte bu devletin bir parçası haline geldi. Türk tarihinde bile Ukrayna Rusya’nın bir parçası olarak görülmektedir. BM Genel Kurulunda Sovyetleri temsil eden 3 cumhuriyet Rusya cumhuriyeti, Belarus ve Ukrayna idi. Hatta Sovyetler Birliğinin yıkılması kararı alınırken de Ukrayna Rusya’nın yanındaydı. Buradan anlaşılan şudur: Ukrayna, Rusya için herhangi bir coğrafya değildir. Türkistan (Orta Asya) veya Güney Kafkasya için “arka bahçe” tanımı yapılsa da, Rusya için Ukrayna değil ön bahçe, kendi bahçesi denecek kadar yakından benimsenen bir bölgedir” ifadelerini kullandı.
“RUSYA, NATO’NUN DOĞUYA DOĞRU GENİŞLEMESİNE KARŞI”
Yavuz, “Çarlık Rusya döneminde “sıcak denizlere çıkmak” için öncelik Karadeniz’e ulaşmaktı. Karadeniz’e ulaştıktan sonra da Kırım önemliydi. Kırım’daki Sivastopol deniz üssü, Tarihte olduğu gibi bugün de Rusya için hayati öneme sahip stratejik bir bölgedir. Ukrayna, Sovyetler döneminde ülkenin “tahıl ambarı” gibiydi. Sovyetlerin en gelişmiş sanayi tesisleri, özellikle de havacılık sektörü Ukrayna’da idi. Soğuk savaş sonrasında bir zamanlar Sovyetlerle Batı Bloku arasında tampon bölgeyi oluşturan tüm Doğu Avrupa ülkeleri NATO üyesi oldular. Şimdi sadece Belarus ve Ukrayna kaldı. Bunlar da Sovyet topraklarıydı. Yani Batı ile arasında “tampon” bölge olan Ukrayna bu özelliği açısından da Rusya için önemlidir. Rusya, bu yüzden NATO’nun doğuya doğru genişlemesine karşıdır. Bu husus defalarca dile getiren Rusya Devlet Başkanı Putin, hemen sınır komşusu Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliğini ‘kırmızıçizgimiz’ şeklinde niteledi. Aslında Rusya’nın itirazı 2005-2006 yıllarında NATO’nun Doğu Avrupa’ya (Polonya ve Çek Cumhuriyeti) “Füze Kalkanı” projesini dillendirdiği zaman itirazlara başlamıştı” dedi.




