2013 yılında yaşananların bilânçosunu çıkarmak gerçekte

çok önemli, neler olduğunu ve 2013 yılında yaşananların bizleri 2014 de nereye

doğru götüreceğini anlayabilmek açısından.

Kıbrıs Rum tarafının, AB nin müdahalesine rağmen ekonomik

olarak halen daha batağa doğru gidiyor olmasının, birçok parametrenin de yavaş

yavaş değişmesine yol açacağı kesin. Bu değişim hem Rumların yaşamına, hem de

Kıbrıs Müzakereleri ne etki edecek.

Ekonomik olarak bataktan kurtulmak için Rum tarafındaki

mevcut KDV ler 2014 yılında yüzde bir oranında artırılacak. Şu anda yüzde 18

olan KDV oranı yüzde 19 a çıkarken beraberinde yaklaşık yüzde 5 gibi bir artış

getirecek. Yüzde 8 olan KDV oranının yüzde 9 a çıkmasıyla da neredeyse yüzde 13

gibi bir vergi artışı binecek mükelleflerin üstüne.

Rum tarafındaki Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) de

yeniden yapılanacak, kamu alanında reformlar yapılarak sürekli zarar ortadan

kaldırılacak, sağlık planı ve hizmetleri tamamlanıp aşamalı olarak uygulamaya

konacak ve yeni bir vergi makamı oluşturulacak. Tüm bu güzel ifadelerin manası

korkunç bir pahalılık yaşanacak, 2014 yılında Rum tarafında ve fakirliğin

boyutları da büyüyecek demektir.

Rum tarafındaki bu olumsuz ekonomik gelişmeler ister

istemez müzakere sürecine de damgasını vuracak. 

  Türkiye nin güçlü

dış politikası ve bu politikaları yaratan kadrolardaki deneyim ve bilgi, Kıbrıs

müzakerelerinde Türk tarafının lehine, geri dönülmesi kolay kolay mümkün

olamayacak ilerlemelerin ve mevzi kazanımlarının damgasını vurmayı başardı.

Kıbrıs Rum tarafının 18 Aralık ta BM aracılığıyla Kıbrıs Türk tarafına ilettiği

son ortak açıklama taslağı Rum tarafının yıllardır sürdürdüğü baskın

politikadan vazgeçişini ve bir dönüşümü içeriyor adeta.

  Türkiye de son

bir haftadır yaşanan politik ve idari olayların, gelişmekte olan bu Kıbrıs

müzakereleri sürecine hemen hemen hiçbir olumsuz etkisi olmayacak. AKP nin

sağlam liderlik ve çalışma kadrosu, yönetim deneyimi ve strateji uzmanlığı kısa

süre içinde bu sürecin yarattığı olumsuzlukların üstesinden gelebilecek güçte

gözükmekte.

Kıbrıs Rum tarafının 18 Aralık ta BM aracılığıyla Kıbrıs

Türk tarafına ilettiği son ortak açıklama taslağı bana göre sürpriz

gelişmelerle dolu.

Bu taslaktaki cümleler, kesinlikle mevcut 1960 Kıbrıs

Cumhuriyeti artığı AB üyesi olmayı başarmış üniter Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti nin

ufak tefek yasal değişiklerle yeni bir devlete dönüşmeyeceğini, Birleşik

Federal Kıbrıs Cumhuriyeti nin çözümden sonra yeni bir devlet olarak ortaya

çıkacağının Rum tarafınca kabul edildiğini içermekte.  Bu çok önemli bir gelişme Tassos

Papadopulos un Ozmosis doktrinini de ortadan kaldırmakta.     

Rumların sunduğu taslak içinde toprak, mülkiyet, güvenlik

ve mevcut vatandaşlıklar gibi konular yok ve en son final aşamasında masaya

gelecek buna ilaveten daha çok adı Yönetim ve Güç Paylaşımı olarak

değiştirilen Anayasal Yönler üzerinde odaklanmakta. Egemenlik konusunda ise

(bence) tamamen Türk tezine yakın bir şekilde Kıbrıslı Rumlardan ve Kıbrıslı

Türklerden müşterek kaynaklanan tek egemenliğe sahip olacak ifadelerini

içeriyor ve BM anayasasının 2 nci maddesinde yer alan Birleşmiş Milletlerin

üye ülkeleri arasındaki egemen eşitlik ilişkileri ne atıfta bulunuyor. Türk

tezinin aksine Rum taslağı, oluşturucu devletlerin egemenliğinin olmayacağını

buna karşın da bir tarafın diğer taraf üzerinde herhangi bir yetki veya hakkı

olamayacağı nı ifade ediyor.

 Taslağın en önemli

içeriklerinden bir tanesi de  Federal

Yüksek Mahkeme nin yetkilerinin Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti nin

yetkilerinin üzerinde olacağı ve başkanlık görevini de büyük bir olasılıkla

AB den bir hukuk adamının yapacağı olması. Yani 1960 1974 yılları arasından

Makarios un ve baryalarının yaptığı gibi Biz çoğunluğuz, adayı biz yönetiriz

mantığının geçerli olmayacağı ve herhangi Oluşturucu Devletler arasındaki bir

anlaşmazlık durumunda kararın tarafsız(!) kişilerden oluşacak Federal Yüksek Mahkeme

tarafından verileceğini söylemekte. Hatırlatalım; geçmişte bu kuruluş hiç

çalışmamıştı ve Başkanı Forstoff ile yardımcısı, öldürülme tehdidi ile adayı

terke zorlanmıştı...    

2014 yılı şimdilik, müzakereler açısından, 2013 yılına

kıyasla daha yapıcı ve verimli bir şekilde geçecek gibi gözükmekte. 

Bütün okuyucularıma güzelliklerle, mutluluklarla,

sağlıkla ve başarılarla dolu yeni bir yıl  dilerim.