Freedom House adında bir sivil toplum kuruluşu var...
Bu kuruluşun hazırladığı bir rapora değinmeden önce kuruluşun kendisiyle ilgili bazı bilgileri paylaşmak istiyoruz.
Neyin nesidir, kimin fesidir Freedom House!
Freedom House, 1941 yılında kuruldu...
Merkezi Washington...
Türkiye ve belli ülkelerde şubeleri var...
Demokrasi, siyasi özgürlük ve insan hakları konusunda araştırma ve savunuculuk yapıyor.
Eleştirmenler bu kuruluşun Amerika Birleşik Devletleri'nin çıkarlarına karşı önyargılı olduğunu belirtiyor.
Kendisini "dünya çapında demokrasi ve özgürlük için açık bir ses" olarak tanımlıyor.
Kuruluş, 2006'da ABD hükûmetinden sağlanan hibelerin %66 ile finanse edildi.
Bu rakam 2016'da %86'ya yükseldi.
Yani, ABD Hükümetinin bir yan kuruluşu olarak faaliyette bulunuyor.
"İNTERNETİN ÖZGÜR OLMADIĞI ÜLKELER"
Freedom House'un 2025 raporuna göre, Türkiye bu yıl da "internetin özgür olmadığı ülkeler" kategorisinde yer aldı.
Raporda, "Raporlama döneminde Türk makamlarının talebi üzerine çok sayıda sosyal medya hesabı engellendi ya da askıya alındı" bulgusuna yer verildi
72 ülkedeki internet özgürlüğüne ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı raporda, bu yıl internetin 18 ülkede özgür, 32 ülkede kısmen özgür ve 22 ülkede özgür olmadığı belirtildi.
Freedom House Türkiye raportörü ve Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi, Medya Özgürlüğü İzleme Sorumlusu Gürkan Özturan'ın hazırladığı rapora göre Türkiye, 2024 yılındaki puanını koruyarak 31 puan ile "internetin özgür olmadığı ülkeler" kategorisinde yer aldı. Raporda, 0 (sıfır) en az özgür anlamına gelirken, 100 en özgür anlamına geliyor.
Raporda, Mısır, Pakistan, Rusya, Türkiye ve Venezuela gibi internet özgürlüğünde son 15 yılda yaşanan küresel gerilemeden en ağır biçimde etkilenen ülkelerde hükümetlerin, iktidarlarına yönelik zorluklar karşısında çevrimiçi ortamdaki denetimlerini artırdığı belirtildi.
Raporda, "Bu ülkelerdeki yetkililer, çevrimiçi içeriklere yönelik kısıtlamaları genişletti, elektronik iletişim üzerindeki gözetimi artırdı ve özellikle protestolar ve seçimler sırasında çevrimiçi olarak eleştirilerini dile getirenlere daha ağır cezalar uyguladı. Bu durum, otoriter rejimlerde iktidarın güvenliği için dijital baskının ne kadar önemli hale geldiğini ortaya koyuyor" tespiti yer aldı.
Türkiye'de 2013'teki Gezi Parkı protestolarının da etkisiyle son 15 yılda kapsamlı bir sansür sisteminin pekiştirildiği ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi:
"Protestolar, insanların geleneksel basın sansürünü aşmak için sosyal medyayı nasıl kullanabileceğini ortaya koydu. Protestoların ardından kolluk kuvvetleri, çevrimiçi gazeteciler ve dijital aktivistleri cezalandırma çabalarını artırdı. O dönemde Başbakan olan ve 2014'ten bu yana Cumhurbaşkanı olarak görev yapan Recep Tayyip Erdoğan, protestolardan sonra çevrimiçi hakaret suçlamalarıyla onlarca kişiye dava açtı. Erdoğan hükümeti, internet sitelerinin engellenmesi ve sosyal medyanın kısıtlanması gibi sert sansür önlemlerine başvurdu ve siyasi liderliği eleştiren içeriklerin kaldırılması için çevrimiçi medya kuruluşları ile platformları yükümlü kılan yeni yasalar çıkardı."
Rapor, döneminde çevrimiçi içerikler nedeniyle uzun süreli hapis cezası alan internet kullanıcılarının sayısı azalsa da Türkiye'de internet özgürlüğüne ilişkin birçok kısıtlamanın devam ettiği kaydedildi.
Raporda, "Protestolar sırasında sosyal medya platformlarına erişim kısıtlandı ve yetkililer internet sitelerini engellemek ve içerikleri kaldırmak için çok sayıda emir yayımladı. Çevrimiçi trol ağları, hükümet yanlısı dezenformasyonu yaymaya devam ederken, gazeteciler, aktivistler ve sosyal medya kullanıcıları paylaştıkları içerikler nedeniyle soruşturmalarla karşı karşıya kaldı" ifadelerine yer verildi.
Son bir yılda Türkiye'de öne çıkan gelişmelerin yer şöyle aktarıldı:
"Hükümet, Temmuz 2024'te Kayseri'de Suriyeli mültecilere yönelik düzenlenen gösteriler sırasında bir hafta boyunca internet erişimini kısıtladı. Yetkililer ayrıca, 2025 yılının Mart ayında muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına yönelik düzenlenen protestolar esnasında 42 saat boyunca sosyal medyaya erişimi kısıtladı.
Ağustos 2024'te, Türkiye Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu (BTK) sosyal medya platformu Instagram'ı dokuz gün boyunca engelledi. BTK engelleme için ilk önce bir gerekçe belirtmedi. Ancak bu karar, Instagram'ın Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye'nin öldürülmesi sonrası yasını paylaşan Türk kullanıcıların gönderilerini kaldırmasının ardından geldi.
Raporlama döneminde Türk makamlarının talebi üzerine çok sayıda sosyal medya hesabı engellendi ya da askıya alındı. Sosyal medya platformu X, Mart 2025'te medya kuruluşu Bianet'in İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla ilgili protestoları haber yaptığı gerekçesiyle hesabını engelledi. İmamoğlu'nun X hesabı da platform tarafından engellendi.
Mart 2025'te çevrimiçi ifade özgürlüğünü ve gizliliği kısıtlayabilecek düzenlemeler içeren Siber Güvenlik Yasası (7545 sayılı yasa) Meclis'te kabul edildi. Yasa, yetkililere mahkeme kararı almaları koşuluyla Türkiye'deki tüm verilere geniş erişim hakkı veriyor ve yetkililer tarafından talep edildiğinde kişisel bilgilerini vermeyi reddeden kişilere cezai yaptırımlar öngörüyor. Yasa ayrıca, çevrimiçi veri sızıntıları hakkında yanlış bilgi yaymayı suç sayarak, beş yıla kadar hapis cezası öngörüyor."
---



