2003‘de yaşanan işgalle birlikte Kürtler özerk bir yönetime sahip oldular. Şiiler ülke yönetimini ele geçirdiler, Sünniler eski güçlerini kaybettiler ama hâlâ ülkenin en zengin gurupları arasında bulunuyorlar. Peki Türkmenler için ne değişti? Hiçbir şey...
Irak halkı 1980‘den itibaren tam 29 yıldır savaş, ambargo ve işgali yaşıyor. Halen Amerikan işgalinin devam ettiği ülke aynı zamanda mezhep ve etnik çatışmalar içinde ufalanıp gidiyor. İşgal bir yana işgale karşı direnen gurupların uzun bir süredir birbirlerini hedef alması İslam dünyasında Irak‘a olan ilgiyi her geçen gün azaltıyor. Yoksulluğun savaşlar ve işgaller kadar zarar verdiği Irak halkı kardeş kavgasının ortasında kaderine terkedilmiş durumda.
Dünya petrorülünün yüzde 25‘ini tek başına üreten Irak bu zenginliğinin keyfini bir türlü çıkartamadı. Irak‘ta petrol zenginliğinin ortaya çıkması ile birlikte emperyalist ülkelerin Irak‘a yönelik saldırı ve sömürüleri hız kesmeden devam ediyor.
İHH İnsani Yardım Vakfı‘nın Ramazan çalışmalarını yürütmek için Irak‘tayız. Kürt Özerk Yönetimi‘nin sınırları içinde bulunan Süleymaniye Hava Alanı‘nda Türkçe "Hoşgeldiniz" diyerek bizi selamlayan polis memuru bizi şaşırtıyor. Türkçe‘yi dokuz ay kaldığı İstanbul‘da öğrenmiş ve bir çok bölge insanı gibi Türkiye‘yi seviyor. Süleymaniye hava alanında dikkatimizi çeken ilk şey güvenlik. Her yerde silahlı askerler var. Güvenlik gerekçesi ile özel araçların girişine izin verilmeyen havaalanında ulaşım hava alanına ait minibüslerle yapılıyor.
Güzel bir şehir Süleymaniye
Süleymaniye hayallerimizdeki Kuzey Irak algısını yerle bir ediyor. Şehir çok temiz ve düzenli. Her şey yerli yerinde. Savaş veya işgali hatırlatacak hiçbir şey yok. Şehrin girişinde bulunan kontrol noktası da olmasa kimse bu ülkenin olağanüstü bir durum yaşadığına bizi inandıramaz. Bizi havaalanında karşılayan İslam Birliği Partisi Sosyal İşler Sorumlusu Şirvan Bey genelde Özerk yönetimin özelde de Süleymaniye‘nin Irak‘ın orta ve güney kesimlerine oranla çok güvenli bir yer olduğunu söylüyor. İslam Birliği Partisi bizdeki Refah Partisi‘ne her açıdan çok benziyor. Partinin yapılanmasından ilkelerine kadar ufak farklılıkları saymazsak neredeyse Refah Partisi‘nin birebir kopyası diyebiliriz.
PKK desteğini yitiriyor
Daha biz sormadan Sirvan bey PKK konusunu açıyor. Önceleri Süleymaniye‘de büroları vardı ama artık yoklar diyor. Halk‘tan artık aradıkları desteği bulamıyorlarmış. Özellikle Türkiye‘nin Kürt açılımından sonra Kürt halkının ciddi bir umuda kapıldığını ve PKK‘ya verilen desteğin bittiğini söylüyor. Biz meraklı gözlerle Süleymaniye içinde gezerken, arabamız yemyeşil çok büyük bir parkın önünde duruyor. Sirvan bey bu parkın Saddam döneminde büyük bir hapishane olduğunu ve burada mahkumlara eziyetler edildiğini belirterek halkın hafızasından bu kötü günleri kazımak için hapishanenin yıkılarak parka çevirildiğini anlatıyor.
Cuma namazını Süleymaniye‘nin önemli camilerinden biri olan Büyük Camii‘de kıldıktan sonra soluğu Dr. Halid Muhammed‘in evinde alıyoruz. Dr. Muhammed Süleymaniye Üniversitesi Hukuk Fakültesi‘nde ders veriyor. Amerika‘nın Irak‘tan çekileceğini açıklamasından sonra ülke içindeki dengelerin nasıl tekrar kurulacağı ve iç savaşın artıp artmayacağı konusunda merak ettiğimiz çok sayıda soruyu kendisine yöneltiyoruz.
ABD çekiliyor ama...
Dr. Muhammed Amerika‘nın çekildiğini doğruluyor ancak ABD‘nin geride kendi politikalarını devam ettirecek bir hükümet bırakarak çekildiğini söylemeyi de ihmal etmiyor. "ABD giderken Bağdat‘ta kurduğu büyükelçilikte 4 bin kişilik bir kadro bırakıyor. Bu dev kadro ülkenin ABD çıkarlarına göre yönetilmesini sağlayacak."
Dr. Muhammed‘e göre ABD yönetimi Irak‘a girerken çok zayiat verdi ve hedeflerini geçekleştirmeden de asla çıkmayacak. "ABD Irak‘a girerken Irak‘ı özgürleştirmek niyetiyle gelmedi. Onun birinci hedefi terör dediği bu bölgedeki gelişen ve sürekli güçlenen İslami hareketleri engellemek ikincisi de nükleer silah ürettiğine inandığı İran‘ı etkisizleştirmek."
Ülkedeki istikrarsızlığın bir başka nedeni de iç dinamikler. Saddam Hüseyin rejiminin aniden ve hiç beklenmeyen bir hızda çöküşü ciddi bir otorite boşluğu doğurmuş. Direniş guruplarının bu boşluğu doldurmaya çalışması ve diğer guruplarla olan egemenlik kavgaları daha büyük bir istikrarsızlığa neden olmuş.
ABD giderse istikrar gelir
Amerika‘nın bölgeden çıkması Irak‘ta yeni bir otorite boşluğu ve buna bağlı iç savaşın şiddetlenmesi ihtimalini doğurabilir mi? Dr. Muhammed, bu sorumuzu şöyle yanıtlıyor. "Mevcut yönetim ne zaman Amerika‘nın Irak‘tan çekilmesi noktasında bir talep ileri sürecek olsa, Irak‘ta bombalama eylemleri artıyor. Amerika sürekli ‘bakın ben olmazsan ülke daha kötüye gider‘ mesajı vererek buradaki mevcudiyetini sağlama almaya çalışıyor. Bence Amerika bölgeden fiziki varlığını çekerse Irak‘taki istikrarsızlığın çok büyük bir kısmı çözülmüş olacak."
Türkmen Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Turan‘a göre ise asıl tehlike Amerika‘nın çekilmesi ile değil Irak‘ta yapılacak seçimler arifesinde yaşanacak. Zira seçimleri kendi lehine çevirmek isteyen kesimler ellerindeki tüm imkanı bu aşamada kullanacaklar. "Irakta bana göre en büyük sorun etnik veya mezhepsel kimliğin ulusal kimliğin önüne geçmesidir. Herkes Irak‘lı olmadan önce Kürt, Türk, Arap, Şii ya da Sünni‘dir. Durum böyle olunca Irak‘ın çıkarlarından önce kendi etnik veya mezhepsel çıkarlarını korumaya çalışıyorlar." Turan‘a göre Emniyet güçlerinin herkesi temsil edecek yapıda olması yerine yine etnik ve mezhepsel ağırlıkta olması istikrarsızlığın körükleyen sebeplerin başında geliyor.
Yönetim, halkı mutlu ediyor mu?
Dr. Muhammed‘den halen içinde yaşadığı Kürt özerk yönetimine ilişkin fikirlerini de soruyoruz. Yıllardır Saddam‘ın her türlü zulmüne maruz kalan Kürtler acaba kurulan özerk yönetimden memnunlar mı?
"Kuzey Irak‘ta hali hazırda kurulan yönetim halkın kendisinden razı olduğu bir yönetim değil. Bunu görebilmek için halkla konuşmanız yeterli. Ayrıca mevcut yönetim altyapı hizmetlerinin halka ulaştırılması konusunda oldukça yetersiz. Şu anki yönetimi halka rağmen bir yönetim olarak tanımlasak yanlış bir tanımlama yapmış olmayız."
Kerkük yeni çatışma alanı olabilir
Irak‘taki temel sorunlardan bir tanesi de Türkmenlerin yaşadığı bölge olan Kerkük. İslam Birliği Partisinden Şirvan bey‘e göre Irak‘taki tüm etnik ve mezhepsel gurupların Kerkük‘e egemen olmak gibi bir hayalleri var. Şirvan bey bu emelin gelecekte Irak‘ta yeni çatışmaları körükleyebileceğine inanıyor. Çünkü Kerkük tek başına dünya Petrolünün 1/12‘sini üretiyor. Aynı zamanda çok büyük doğalgaz kaynaklarına da sahip. Ona göre Kerkük kesinlikle Türkmenlerin yönetiminde olmalı. Şirvan bey‘in bu öngörüsünü Türkmen Adalet Partisi Genel Başkanı Hasan Turan da doğruluyor. Turan Kerkük‘ün kendileri için bir var olma nedeni olduğunu söylüyor. "Biz Kerkük‘teki yeraltı zenginliğinin herhangi bir gurubun değil tüm Irak‘lıların olmasını istiyoruz. Bizim stratejik olarak en büyük hedefimiz Irak‘ın toprak bütünlüğüdür. Irak‘ın parçalanma ihtimali büyük bir iç savaşa neden olacaktır. Aynı zamanda komşu ülkelerde bundan olumsuz etkileneceklerdir. Kerkük bu anlamda Irak‘ı bir arada tutan yapıtaşıdır ve tüm Iraklılara ait olmalıdır."
Ancak Kerkük‘ün bu zenginliğinin farkında olan bazı guruplar Kerkük‘ü kendi egemenlikleri altına almak için ciddi oyunlar oynuyorlar. Kerkük‘te ziyaret ettiğiniz Türkmen guruplar Kerkük‘ün demografik yapısı ile oynanmasından duydukları rahatsızlıkları dile getiriyorlar. 2003 yılına kadar Kerkük‘ün nüfusu 850 bin iken bugün 1,5 milyona yaklaşmış. Özellikle özerk Kürt yönetiminden ciddi göç alan Kerkük‘te değişen sosyal yapı Türkmenleri rahatsız ediyor. Kerküklüler bölgede arazi gasplarının sürmesi durumunda Kerkük‘ün gelecekte patlamaya hazır bir bombaya dönüşebileceğini söylüyorlar.
2003‘de yaşanan işgalle birlikte Kürtler özerk bir yönetim sahip oldular. Şiiler ülke yönetimini ele geçirdiler, Sünniler eski güçlerini kaybettiler ama hala ülkenin en zengin gurupları arasında bulunuyorlar. Peki Türkmenler için ne değişti? Turan‘a göre Türkmenleri için bir şey değişmediği gibi mağduriyetleri giderek artıyor. "Önceden devlet yerlerimize el koyuyordu şimdi hem devlet hem de bazı guruplar yerlerimizi gasp ediyor. İnsanlarımız kaçırılarak ya fidye isteniyor ya da öldürülüyor." diyor.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.