Bismillâhirrahmânirrahîm;

İŞGALCİ İsrail çetesi, bunca desteğe rağmen Filistin mücahitleri karşısında hezimete uğradı. Şimdi sinsi planlar ve meşru olmayan yöntemlerle sonuç almaya çalışıyor. Siyonistlerin en büyük destekçisi; başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batı’nın işbirlikçi yöneticileridir. ABD ve İngiltere çocuk, kadın ve sivil halkla savaşan soykırımcıya, şartsız ve limitsiz destek veriyorlar. Vahşet noktasına ulaşmış soykırımın yanında yer alan Batı ülkeleri dünyada durmadan güven ve itibar kaybediyor.

1945’te kurulan BM, çeşitli kurumlarıyla insan hakları, barış, güvenlik, eşitlik gibi konularda insanlığa vaatlerde bulunmuştu. BM içinde ağırlıklı yeri olan ABD, İngiltere ve Fransa bu süreçte Filistin’deki işgali bile durduramadılar. Dahası, işgalciyi teşvik etmekten utanmadılar. Bu yüzden barış ve güvenliği sağlamak konusunda BM’nin fonksiyonu kalmamıştır. Şimdi gözler adalet, şefkat ve merhametiyle dünyayı kuşatacak İslâm Birliği’ne çevrilmiş durumdadır.

Dünyada sömürgeciliğin babası İngiltere’dir. Sömürerek var olmaya alışmıştır. Sömürgeler Bakanlığı, bütün dünyayı sömürü alanı olarak görmektedir. İngiltere’nin Osmanlı’yı yıkmaktaki rolü biliniyor. 1. Dünya Savaşı sürerken, 1917’de Filistin’i işgal etti. Yahudileri bölgeye yerleştirdi. BM’den İsrail’in devlet olması kararını çıkartarak Filistin’in işgalini İsrail’e bıraktı. İsrail, 76 yıldır bölgeyi savaş alanına çevirdi.

Aksa Tufanı harekâtı, İsrail’i bozguna uğrattı. HAMAS, 7 Ekim’den bu yana askeri üstünlüğü elinde tutuyor. İsrail Gazze’yi kara, deniz ve havadan bombalıyor. Buna rağmen yenildi. İşgalciyi geldiği yere gönderme zamanıdır.  

İŞBİRLİKÇİLER YENİLDİ

HAMAS’IN atağa geçtiği 4 ayı aşan süre içinde, İsrail ve Batı ülkelerinin reklâm edildiği gibi “güçlü” olmadığını yakından gördük. Yakın zamana kadar İngiltere perde arkasındaydı. Herhalde, dublör kullanıyordu. Yemen’deki Husilerin, İsrail’e giden ticaret gemilerinin Kızıldeniz’den geçmesine izin vermemesinden itibaren, İngiltere perde arkasından çıktı ve İsrail işbirlikçisi olduğunu gösterdi. ABD ile birlikte Husilere karşı 400’den fazla hava saldırısı düzenlediler. Fakat nafile! Husiler pes etmiyordu.

 ABD ve İngiltere’nin birlikte yaptığı hava saldırılarıyla Husileri yıldırma çalışmaları karşısında, Husi Tümgenerali Abdüsselâm Cahaf, saldırıların kendilerini Gazze’yi savunmaktan alıkoyamayacağını söyleyerek şu kararlılığı gösterdi: “Yemin ediyoruz, parçalanmış atomlara ayrılsak bile Gazze’yi terk etmeyeceğiz. Oraya giden Siyonist gemileri hedef almaya devam edeceğiz.”

 ABD’nin direniş karşısında ne kadar aciz kaldığını anlayın ki, Husi direnişine karşı Çin’den yardım istemek zorunda kaldı. Hâlbuki Husiler devlet bile değil. Yemen’deki hükümetin ABD yanlısı politikalarını protesto etmek için kurulmuş bir grup! Koskoca 2 milyarlık İslâm dünyası bu gerçeği görmelidir. İnançlarından aldıkları onurlu bir duruşla, baştan beri Kudüs, Meccid-i Aksa ve kutsal Filistin topraklarını savunan mücahitleri zalimlerin insafına terk etmemelidir.

ABD halkı Biden yönetiminden rahatsızdır. Hükümetin İsrail’e sınırsız yardımını istemiyorlar. Temsilciler Meclisi son yardım kararını onaylamadı. Biden önümüzdeki başkanlık seçiminde seçilememekten endişeli! 25 eyalet, Teksas’la Meksika arasındaki sınır sorununda Biden’ı suçluyorlar. 

İSLÂM DÜNYASI GÖREVE

FİLİSTİN’İN mazlum insanları kurtlar sofrasına sürülmüşken; tarih ve insanlık, İslâm dünyasının yöneticilerinin, sömürgecilere alet olarak kardeşlerine ilgisiz kalmasını unutmayacaktır. İslâm dünyası kendi meselesine, önce kendisi sahip çıkmalıdır. Malcolm X ne güzel anlatır: “Kimse sana özgürlük, eşitlik, adalet veya başka bir şey veremez. Adamsan sen alırsın!”

ABD ve İngiltere’nin Filistin’den vazgeçmesini düşünemeyiz. Onlar Filistin’deki işgalin karşısında HAMAS gibi bir direniş gücü istemiyorlar. HAMAS’tan rahatsızlar! Sömürülerine göz yumacak bir topluluktan yanalar. Filistin’de ve dünyada şuurlu bir siyasi iradenin önemini yakından gördük. HAMAS Aksa Tufanı sürecinde tam bir askeri üstünlük elde ettiği halde, direnişin siyasi güçle desteklenmesine ihtiyaç var.

O siyasi güç, bütün kurumlarıyla İslâm Birliği’nin kurulması sonucu elde edilebilir. İslâm Savunma İşbirliği, İslâm Ekonomik İşbirliği, İslâm Birleşmiş Milletleri, İslâm Ortak Para Birimi ve diğer birimlerinin kurulması şart! Erbakan Hoca’nın ömrünü verdiği İslâm Birliği’nin kurulması için Saadet Partisi’nin iktidarda olması lâzım. İsmail Heniye’nin belirttiği üzere: “Erbakan Hoca’nın başbakanlığı döneminde İsrail Filistin’e tek mermi bile atamadı.”

ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne “eşbaşkanlık” yaparak; İsrail’le “normalleşerek” Türkiye ve İslâm dünyasının hakkını koruyamazsınız! Ancak, Siyonizm’e figüranlık yaparsınız! Kendimize özgü ve bağımsız düşünmek şart! Ne zaman Müslümanlar, kendi kararlarını inançları ışığında kendileri verebilir duruma gelirse, o zaman zafer yüzümüze gülüyor demektir.