Gündeme odaklanıp ne yazsam eksik kalır. İnsan bu denli karmaşık bulmacaları çözecek kadar çetrefilli beyne sahip değildir. Kendi açmazımızda gün be gün deliriyoruz. Ne bir öneri sunulabilir ne gerçek bir çıkış ya da çözüm var denilebilir. Birbirini suçlayanlar topluluğudur gördüğüm. İnsan kolaya böyle kaçar işte birbirini suçlayarak. Hoş suçu nerede arayacağımızı da şaşırdık. Ancak suizanlar üretebiliyoruz. Bizi kurtaran tek çıkışımız zanlarımız.

Her topluluk kendisini aklayıp temize çıkarmakla başlıyor işe. Kendinden sonra herkes kara herkes beter ve hatalı. Terörse dışarıda terör, hiç kendi evladı çıkarır mı terörü. Bu inançla bilinenler de örtbas edilir biz ancak içimizin karalığıyla kalırız.

Yergi ile ne kazanılır bilenler bana da öğretsin. Nedir kazanç birilerini kötülemekte Suç atmak ve suçlamakta Yazık.

Dünyanın köhneliği ile hâlâ yüzleşememiş bir topluluktur yaşayan tüm insanlar. Hâlâ sahte şeyler için ölümler oluşturan yakıp yıkan zavallı insanlar.

Ne yazık ki sıkıldık biz bu oyunda yokuz diyerek dünyadan çıkmamızın bir yolu yok. Bu dünyanın içinde hapse atılmış bir mahkûm gibi yaşamaya devam edeceğiz. Birbirimizi boğazlayarak. Yaşamaktan anladığımız bu bizim. Kes böl parçala ve kendine yeni medeniyetler inşa et. Kendin kaybolsan da yap bunu. Niye Bilmiyorum. Kendini kaybetmeyi göze alan canlı bombalardan birisine sormak daha doğru olur.

Bütün bunlar olurken iyiliğe inanabilmek ne güç. Yaşamı sevebilmek ne zor. Kalbimizi koruyamamak ne acı. Allah’ın ipine sarılamadık biz. Bu gidişle de sarılamayacağız gibi görünüyor. Küçük işlerde bile menfaatten başka bir şey görmeyen insan büyük birliği nasıl sağlayabilir.

Gerçekleri kör kuyulara atmaya devam edelim. Hayata kapılarak yok ederek yok olalım. Yuvarlandıkça büyüyen bir çığ gibi öfke ve nefret büyütelim. Altından sağ çıkabilene aşk olsun.

Birileri bir yerlerde teknolojiyi ilerletmeye devam etsin. Birileri patentler alsın ama biz çok meşgulüz arkadaş birbirimizi yemekle meşgulüz kusura bakmayın.

Kara yaslarla eylemlerle meşgulüz. Amaçsız sloganlarla öldürülen bir gençlik. İslam’dan gün be gün soğuyan, nefretle büyüyen bir gençlik. Hımbıl tembel ve hantal bir gençlik. Coşkusunu yitirmiş aklını satmış bir gençlik.

Gericilik denilince hâlâ zihnine cinsellik üzerine tartışmalar gelen zavallı bir gençlik. Kısıtlandığını iddia eden ama özgürlüğün anasını ağlatmış olan savrulmuş kaybolmuş yitmiş tükenmiş bir gençlik.

Artık övünebiliriz, amacımız da buydu.

Zira maneviyat denilince dişleri zangırdayan, bilimle dini ayırmak adı altında dinine bağlı insanlara engeller koyan dinozorlar. Eserinizle kıvançla övünün. Meydanlarda şangır şangır bağırın. Sarhoş öğürtülerinden nameler dizin ve dinleyin yirmi dört saat. Hazırladığınız saçma sapan afişler bile zihninizin çöp olduğunu gösterir endişe etmeyin. Yüz metre öteden iğrenç kokunuz geliyor. Kin ve kan canavarları. Ölmüş çocuk bedenlerinden elbiseler dikilsin size. Siz yine otuz iki dişinizi göstererek sırıtırsınız.

Dünya da size öyle sırıtacak işte. Az kaldı bekleyin. Ölümle yüzleştiğiniz günde o inanmadığınız ikinci perde açılacak.