Bir otomobil düşünün ki sahibi içine ayakkabıyla girmiyor, polis çevirmesinde araçtan inmesi istendiğinde ayakkabılarını kucağına alıyor. Sakarya'da yaşayan 30 yaşındaki Osman Çaylan için "Binnaz" sadece metal yığını değil, çocukluğundan kalan bir mirasın vücut bulmuş hali. İlk yerli otomobil Anadol tutkusu, onu sanayi köşelerinde geçen yıllara ve sonunda herkesi şaşırtan bir takıntıya sürükledi.
Sakarya'da yaşayan Osman Çaylan, çocukluk hayali olan 1972 model Anadol otomobiline gözü gibi bakıyor.
"Binnaz" adını verdiği ve garajda sakladığı aracına ayakkabıyla binilmesine izin vermeyen Çaylan, kendisine sunulan astronomik teklifleri ise elinin tersiyle itiyor.
Sanayiden Çıktığı Gün Adı Kondu
Hikaye aslında 10 yıl önce İzmir yolculuğuyla başladı. Bir arkadaşı için aldığı 1972 model araç, arkadaşı toparlayamayınca Çaylan'a kaldı.
O günden sonra tam 1,5 yıl süren sancılı bir restorasyon süreci başladı. Çaylan, parça bulmak için aylarca uğraştığı araca 2017 yılında tam 70 bin lira masraf yaptı.
Sanayiden çıktığı ilk gün teypten yükselen Ciguli şarkısı ise aracın kaderini ve ismini belirledi: Binnaz.
Ailesinin "Çok nazlı bu araba" demesiyle de isim tam yerine oturdu.
Polisler Bile Şaşırıyor
Çaylan'ın otomobiline olan saygısı, görenleri hayrete düşürüyor. Yaklaşık 5 yıldır marşa basarken bile "Ya bir şey olursa?" korkusuyla tereddüt ettiğini belirten genç adam, aracın içine ayakkabıyla girilmesine asla müsaade etmiyor.
Bu kural trafikte ilginç anların yaşanmasına da neden oluyor. Çaylan, polis kontrollerinde yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
"Polis 'Aşağı in' dediğinde ayakkabılarımı elime almaya çalışıyorum. Memurlar şaşırıyor, 'Ne yapıyorsun?' diye soruyorlar. Durumu anlatınca gülüyorlar, aramızda farklı bir samimiyet doğuyor."
"Afaki Rakamlar Veriyorlar"
Yuvarlak farlı ve tek kapılı nadir bir model olması, "Binnaz"ı koleksiyonerlerin ve meraklıların hedefi haline getirdi. Bugüne kadar katıldığı fuarlardan 9 madalya ile dönen Çaylan, trafikte önünü kesip araç için yüksek meblağlar teklif edenlerin olduğunu kaydetti.
Ancak Çaylan'ın tavrı net. Aracın manevi değerinin paha biçilemez olduğunu vurgulayan tutkulu sürücü, "Çok afaki fiyatlar verenler oldu ama satmayı hiç düşünmedim. Evlenirsem çocuklarıma bırakırım" diyerek kapıları kapattı.
Tavan Derisi İçin 3 Ay Bekledi
Aracın restorasyon sürecinde yaşanan zorluklar ise tutkunun boyutunu gözler önüne seriyor.
Sadece tavan derisi için 3 ay beklediğini belirten Çaylan, "Yat kaplayanları aradık, deri ayakkabı imalathanelerini gezdik, bulamadık. En son bir ayakkabıcı ağabeyimiz işi çözdü" ifadelerini kullandı.
Gözü gibi baktığı Binnaz için yeni bir modifiye projesi hazırlığında olan Çaylan, orijinal kasayı bozmadan motor ve yürüyen aksamda modern dokunuşlar yapmaya hazırlanıyor.