Hükümet, Dünya Bankası‘nın da desteği ile 1 Ekim 2008 tarihinde öyle bir kanunu yürürlüğe koydu ki, çalışanın çalıştığı gün sayısı arttıkça emekli olduğunda alacağı maaş o oranda düşüyor.

Emeklilerin yıllardır beklediği ‘İntibak‘ sorunu nihayet çözüldü. İntibak Yasası‘nın yürürlüğe girmesiyle birlikte 2000 öncesi emekli olanlar biraz olsun nefes alacaklar. Ancak 2008 sonrası emeklilerin hesaplanmasındaki adaletsiz yapı giderek büyüyor.

Hükümet, Dünya Bankası‘nın da desteği ile 1 Ekim 2008 tarihinde öyle bir kanunu yürürlüğe koydu ki, çalışanın çalıştığı gün sayısı arttıkça emekli olduğunda alacağı maaş o oranda düşüyor. Sosyal güvenliğin bütün temel ilkelerine aykırı olan bu kanun 4 yıldır uygulanıyor. Bu kanundan dolayı Ekim 2008 öncesinde en düşük emekli maaşı 782 lira iken, Ocak 2012‘de bu rakam 639 liraya kadar düştü.

Mevcut sistemde emekli maaşlarının düşmemesi için prime esas kazancının 2 bin 500 lira olması gerekiyor. Bu rakamın altındaki kazançların hepsinin emekli maaşları düşüyor. Türkiye‘de çalışanların önemli bir bölümünün primleri asgari ücret üzerinden yattığı düşünüldüğünde buradaki hak kaybı kendisini daha iyi gösteriyor.

İntibak Yasası‘nın yürürlüğe girmesi, 2008 sonrası emeklilerin sorunlarını yeniden gündeme getirdi. İntibak Yasası‘nın çıkmasına rağmen emekli aylıklarının hesaplanmasındaki adaletsiz yapı devam ediyor. 1 Ekim 2008‘den itibaren uygulanmaya başlayan yeni aylık hesapla sistemine göre, çalışma süresi arttıkça emekli maaşı düşüyor. Nitekim Ekim 2008 öncesi bağlanan aylıklara göre alt sınır emekli aylığı 782 lira iken, Ekim 2008 sonrası bağlanan alt sınır aylıklarda giderek düşüş olmuş ve Ocak 2012‘de bu rakam 639 liraya kadar inmiş durumda. İşin acı tarafı rakam kesinlikle yerinde durmuyor. Her ay erimeye devam ediyor.

Peki, çalışma süresi arttıkça emekli aylığının yükselmesi gerekirken neden düşüyor? Bilindiği üzere 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun ile emekli aylıkları hesaplama sistemi değiştirildi. Bu değişiklikle birlikte emekli aylıklarının hesaplanmasındaki belirleyici etken olan güncelleştirme katsayısı emekliler aleyhine işlemeye başladı. Buna göre; 4447 sayılı Kanun‘da prim kazançlarının güncelleştirilmesinde değerlendirilen tüfe gelişme hızının yüzde 100‘ü dikkate alınırken, 5510 sayılı Kanun‘da gelişme hızının yüzde 30‘unun dikkate alınması aylıkları düşüren ana etken oldu.

Bu yetmiyormuş gibi aylık bağlama oranları da değiştirilmişti. 4447 sayılı Kanun‘da kademeli bir aylık bağlama oranı öngörülmüşken 5510 sayılı Kanun ile her 360 gün prim karşılığı olarak yüzde 2 getirilmişti. Buna göre 9 bin prim gün sayısının karşılığı aylık bağlama oranı 4447 sayılı Kanun‘da yüzde 65 olurken, 5510 sayılı Kanun‘da ise yüzde 50‘ye düşürülmüştü.

Dünya Bankası‘nın da desteği ile çıkartılan 5510 sayılı Kanun‘unda yer alan bu iki düzenlemeden dolayı emekli maaşları sürekli geriye gidiyor. Bu adaletsizliğin ortadan kaldırılması için biran önce 5510 sayılı Kanun‘un değiştirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde asıl intibak krizi burada yaşanacak.

Muhabir: Haber Merkezi