Sektör temsilcileri, son üç yılda gerçekleşen kapanış ve konkordatoların toplam istihdam kaybını 300 bine yaklaştırdığını açıklıyor. Enerji ve hammadde fiyatlarındaki artış, firmaların maliyet yapısını bozarken kâr marjlarını ciddi biçimde düşürdü. Birçok işletme için sürdürülebilirlik sorunu ortaya çıktı.

İhracatın lokomotif sektörlerinden olan tekstil, kurdaki baskı nedeniyle rekabet üstünlüğünü kaybetti. Enflasyonun hızla yükselmesine rağmen döviz kurunun aynı hızda artmaması, ihracatçının gelirini sınırladı. Avrupa’dan alınan siparişler gerilerken, Türk firmaları fiyat tutturmakta zorlandı. Siparişlerin bir bölümü Uzak Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine kaymaya başladı. Maliyet avantajının kaybı, firmaları kapatma ya da yurt dışına taşınma kararına yöneltti.

Burak Sertbaş, sektörün “ayakta ama yorgun” olduğunu belirterek 2025’in kırılma noktası olduğunu söyledi. Sertbaş, iş gücü kaybının rakamlarla da görülebilir hale geldiğini ifade ederek özellikle genç çalışanların farklı sektörlere yöneldiğini aktardı. Hazır giyim ve tekstilin Türkiye için sadece bir sanayi kolu değil, aynı zamanda bir istihdam deposu olduğu vurgulandı. 2026’da şartların kolay olmayacağı ancak orta vadede toparlanma ihtimalinin bulunduğu belirtiliyor. Sektör temsilcileri, üretimin desteklenmesi halinde yeniden güçlü büyüme yakalanabileceği görüşünde birleşiyor.

Muhabir: Tunahan Türkoğlu