Mirasımız Derneği her Miladi yılın sonunda Kudüs'le, Filistin'le ilgili geniş bir raporu kamuoyuna açıklıyor.

Mirasımız Kudüs Derneği, Kudüs, Mescid-i Aksâ, Batı Şeria ve Gazze’de 2025 yılı boyunca yaşanan insan hakları ihlallerini ele alan 2025 Kudüs Raporu’nu, İstanbul Fatih’te bir otelde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı.

Basın toplantısına, Mirasımız Kudüs Derneği Genel Başkanı Muhammet Demirci, Mescid-i Aksâ Mütevelli Heyeti Üyesi ve Kudüs Araştırmacısı Dr. Fahri Ebu Diyab, Kudüs Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (KUDAM) Müdürü ve 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Ömer, Kudüs Araştırmaları Uzmanı Dr. Ali İbrahim ve Gazeteci- Yazar Mustafa Uzun konuşmacı olarak katıldı.

Toplantıda raporun istatistiki verilerini paylaşan Mirasımız Kudüs Derneği Medya Sorumlusu Nihat Topcu, 2025 yılında Kudüs’te yaşanan hak ihlallerinin ciddi boyutlara ulaştığını belirtti.

Peki, bu yıl Mirasımız Derneği Kudüs Raporu'nda neler var?

İşte rapordan satırlar;

2025'te Kudüs'te neler oldu?

Kudüs şehri, 1967'deki işgalden bu yana en zor dönemlerinden biriyle karşı karşıya kaldı.

İşgal yetkilileri (Dünyanın dikkatleri Mescid-i Aksâ Tufanı ile Gazze’nin üzerindeyken) Kudüs’te hem insanları hem de mülkleri hedef alan çok yönlü bir politika izledi, şehri Yahudileştirmek için yeni yerleşim projelerine hizmet edecek şekilde, yeni projelerini uygulamaya koydu. Bu projeler, yalnızca Kudüs'ün tarihini ve bugününü silmeyi değil, aynı zamanda geleceğini de yok edip Yahudileştirmeyi hedefliyor.

Bu yıl, işgal güçleri, sözde "ruhsatsız inşaat" bahanesiyle sistematik bir yıkım politikası uygulamak, mülklere el koymak ve Kudüslüleri zorla yerlerinden etmek için Kudüs mahallelerine baskınlarını artırdı.

KUDÜS: KAZILARLA KUŞATILAN VE SÖMÜRGE GERÇEĞİYLE YÜZLEŞEN BİR ŞEHİR

Bugün Kudüs, tarihi karakterini titizlikle ve hızla yeniden şekillendirmek amacıyla Arap, İslam ve Hristiyan varlığını hedef alan açık bir savaş yaşıyor.

2025'teki Kudüs, kazıların, yeni Yahudi yerleşim yeri inşaatlarının, şehrin asıl sakinlerine yönelik kısıtlamaların, değişken bölgesel koşullar kisvesi altında yeni bir sömürgeci gerçekliği dayatmak için bir araya geldiği çok yönlü bir baskı ve tahakküm süreci yaşıyor.

İşgal yetkilileri, Arap varlığının boynundaki ilmiği daha da sıkılaştırmanın yanı sıra, kutsal mekanları ve ibadethaneleri, özellikle de mübarek Mescid-i Aksâ’yı çok yönlü hedef aldı. Bu yıl, Mescid-i Aksâ için tehlikeli bir dönüm noktası oldu. Mescid-i Aksâ fırtınanın merkezinde yer aldı ve saldırılar eşi benzeri görülmemiş bir oranda genişledi ve sıklaştı. Dahası, işgalden bu yana Yahudileştirme faaliyetleri eşi benzeri görülmemiş bir düzeye ulaştı.

Mescid-i Aksâ'ya saldıran yerleşimci sayısı geçen yıla göre yaklaşık %40 arttı. 2025 yılında, bakanlar ve Knesset üyeleri de dahil olmak üzere işgal polisinin yoğun koruması altında, 70.000 fanatik işgalci Meğaribe Kapısı'ndan girerek Mescid-i Aksâ'ya saldırdı.

Kazılar Mescid-i Aksâ'yı tehdit ediyor ve bu alanın coğrafi yapısını değiştiriyor.

İşgal yetkilileri, "tüneller" ve "Tevrat Bahçeleri" adı verilen projelerin bir parçası olarak Mescid-i Aksâ çevresinde ve Eski Şehir’ in altında onlarca kazı yürütüyor. Bu kazılar yalnızca yeryüzünün değil, aynı zamanda tarihin katmanlarını da değiştiriyor. Arkeolojik manzarayı yeniden şekillendirerek ve tek bir anlatıya (uydurma Yahudilik dönemi) dayalı turistik rotalar oluşturarak yeni bir tarih inşa ediliyor ve binlerce yıllık Arap ve İslam varlığını yansıtan her şey yok ediliyor.

İşgal yetkilileri, bölgenin siyasi çalkantılar ve değişen uluslararası öncelikler yaşadığının farkında ve bunu Kudüs'teki projelerini hızlandırmak için altın bir fırsat olarak görüyorlar.

Kudüs'ün kalbine işgalci akını devam ederken, Filistinlilerin hayatları giderek zorlaşıyor ve göç etmeye zorlanıyorlar.

Amaç: Şehrin İslami kimliğini içeriden değiştirmek, nüfusunu ve toplumsal hafızasını yeniden yapılandırmak. Buna, kimlik kartlarının iptali, oturma izinlerinin geri alınması, işgal dernekleri aracılığıyla mülklere el konulması ve kamusal alanların "Tevrat Bahçeleri’ ne" dönüştürülmesi gibi diğer politikalar eşlik ediyor.

Diğer taraftan Hristiyanlara ait kutsal mekanlar, kilise ve vakıflar da tekrarlanan saldırılara ve kısıtlamalara maruz kalıyor.

MÜFREDATI YAHUDİLEŞTİRME VE EĞİTİM KURUMLARINI ZAYIFLATMA GİRİŞİMLERİ

2025 yılında, İsrail'in Filistin eğitimine yönelik saldırısı, müfredatı Yahudileştirmeyi, eğitim kurumlarını kapatmayı ve öğrencileri güvenli ve özgür bir öğrenme ortamından mahrum bırakmayı amaçlayan eşi benzeri görülmemiş bir boyuta ulaştı.

Kudüs'te 100.000'den fazla Filistinli öğrenci, İslami vakıflara bağlı okullar, İsrail belediyesi tarafından işletilen okullar, özel ve cemaat okulları ve UNRWA'ya bağlı okulları içeren karmaşık ve parçalı bir eğitim sistemi içinde yaşıyor. Ancak bu sistem, işgal rejiminin Kudüslüleri cahil bırakmayı amaçlayan politikaları nedeniyle okul kontenjanlarının yetersizliği gerekçe gösterilerek5.000'den fazla öğrenciyi açıkta bıraktı. İsrail müfredatına uymadıkları gerekçesiyle 12 okul kapatıldı.

Kudüs’teki tüm UNRWA okulları da İşgal devletinin çıkardığı sözde yasalarla kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya.

KUDÜS EKONOMİSİ

İşgal rejiminin kuşattığı bir ekonomi, tüccarlara uygulanan fahiş vergiler, şehrin kısıtlamalarla kapalı olması, Kudüslülerin Kudüs'teki dükkanlara erişiminin engellenmesi ve bölgedeki koşullar nedeniyle turizmin olmaması, Kudüslüleri ekonomik olarak oldukça zor duruma düşürdü.

Kudüs, bölgenin en pahalı şehirleri arasında yer aldığı için yüksek yaşam maliyetleri ve Kudüslülerin gelirlerinin bu maliyetleri karşılamaya yetmemesi nedeniyle Kudüs'te yoksulluk oranı %75'i aştı.

Kudüs'teki 302 dükkân ve atölye, ekonomik durum ve biriken vergi borçları nedeniyle kapandı.

YAHUDİ YERLEŞİM YERLERİ VE TEVRAT BAHÇELERİ İÇİN KUDÜS'TE ARAZİ MÜSADERESİ VE EL KOYMA

İşgal yetkilileri, Kudüs topraklarının mümkün olan en geniş alanını ele geçirmek ve bunları yerleşim yerlerine, "Tevrat bahçelerine" veya yerleşimciler için ayrılmış halka açık parklara dönüştürmek için çeşitli bahaneler üretiyorlar.

Araziyi "devlet arazisi" ilan etmek. Büyük arazilerde resmî belgelerin eksikliği iddiası. 1948 öncesi mülkleri "gayri resmi mülk" ilan etmek. Yahudileştirme amaçları veya resmî kurumlar tarafından öne sürülen bahanelerle Filistinlilerin mülklerini "kamu malı" olarak ilan etmekv.b.

HAK İHLALLERİ, BASKILAR, YIKIMLAR, YERLERİNDEN ETME GİRİŞİMLERİ

İşgalci rejimi yetkilileri, Filistin kimliğini yok etmeyi amaçlayan sistematik politikalar uygulayarak, "İsrail egemenliği" kisvesi altında Kudüs'teki İslam varlığı üzerindeki baskısını artırmaya devam ediyor.

İşgal yetkilileri, sokak, mahalle ve yolların isimlerini değiştirerek, yerlerine İbranice isimler ve Tevrat’tan referanslar taşıyan tabelalar asarak Kudüs'teki kamusal alanları Yahudileştirme politikasını sürdürüyor.

Mescid-i Aksâ muhafızlarını, camide düzenli olarak namaz kılanları, genç erkek ve kadınları hedef alarak, bölge sakinleriyle Aksâ arasındaki bağı koparıyor.

İşgal yetkilileri, bu yıl içinde 164 Kudüslüyü Mescid-i Aksâ'dan, 49 kişiyi de Kudüs'ten sürgün etti.

Bu yılın başından bu yana işgal güçleri Kudüs'te 221 evi yıktı ve 302'si çocuk olmak üzere 570 Filistinliyi yerinden etti.

2025 yılı boyunca 12.817 yerleşim biriminin inşası onaylandı.

İşgal rejiminin uygulamaya başladığı en tehlikeli yerleşim projelerinden biri, "Büyük Kudüs" adlı bir planın parçası olan E1 projesidir. Bu proje, binlerce yerleşim biriminin inşasını ve Ma'aleAdumimişgalci yerleşim biriminin Kudüs'e ilhakını ve demografik yapısını değiştirmeyi içeriyor. Ayrıca, Kudüs'ün doğusundaki Bedevi topluluklarından 7.000'den fazla Filistinlinin sınır dışı edilmesini ve Batı Şeria'nın kuzeyinin güneydekinden tamamen ayrılmasını amaçlamaktadır.

İşgal güçleri, bu yıl Kutsal Şehir’ den 705 Kudüslüyü tutukladı ve Kudüslülerin evlerine 874 baskın düzenleyerek mobilya ve eşyalara zarar verdi.

İşgalcilerin saldırdığı Kudüs'teki104 zeytinlikte hasat zamanı gelmiş zeytinler çalındı ve 214 zeytin ağacı yakıldı veya kesildi.

Bu yıl vergi daireleri tarafından dükkân ve atölyelere 232 baskın düzenlendi, para cezaları kesildi ve vatandaşların paralarına el konuldu.

İşgal devleti, Kudüslüleri geçen Ekim ayı sonuna kadar "İmar ve Planlama Kanunu” nu ihlal ettikleri gerekçesiyle 20 milyon 228 bin dolar para cezası ve yaptırım ödemeye zorladı.

Bu yıl boyunca işgal polisi, Kudüslüleri taciz etmek için mahalle girişlerine 897 kontrol noktası kurdu.

17 Kudüslü, işgal rejimi veya fanatik Yahudilerin saldırılarında hayatını kaybetti.

705 Kişi tutuklandı.

651 Kudüslü, işgal kurşunlarıyla yaralandı.
 

2025’TE BATI ŞERİA’DA NELER OLDU?

İsrail'in Gazze Şeridi'ne karşı yürüttüğü soykırım savaşı göz önüne alındığında, 2025 yılı Batı Şeria'daki durum açısından bir önceki yıla göre daha iyi değildi, hatta daha da kötüydü. Bu yıl, işgal ordusunun korumasıyla desteklenen yerleşimcilerin Batı Şeria'daki Filistinli vatandaşlara yönelik saldırılarında benzeri görülmemiş bir artış yaşandı. Bu sonbahardaki zeytin hasadı sezonu, Filistinlilerin zeytin hasadı için topraklarına erişimini engellemenin yanı sıra zeytin ağacı sökme operasyonlarının da genişlemesi açısından en kötü sezonlardan biri oldu. Kuzey Batı Şeria'daki kamplarda zorla yerinden etme operasyonları da arttı.

BATI ŞERİA'DAKİ İŞGALİN ARKA PLANI

İsrail hükümetinin Batı Şeria'ya ilişkin vizyonunun, aşırılıkçı İsrail Maliye Bakanı BezalelSmotrich'in ifade ettiği gibi, öncelikle dini ilkelerden kaynaklandığına dikkat çekilmelidir. Smotrich, Batı Şeria'yı gerçek Siyonist projenin kalbi olarak görmektedir. Bu nedenle, yerleşimci faaliyetleri Gazze Şeridi'ndeki savaşın başlangıcından beri bu bölgeye odaklanmış ve günümüze kadar devam ederek, Smotrich'in bu yılın Eylül ayında belirttiği gibi, "transfer" yani Batı Şeria sakinlerinin Ürdün'e yerleştirilmesi hayalini gerçekleştirme girişimine kadar uzanmıştır. O dönemdeSmotrich,, Başbakan Benjamin Netanyahu'ya Batı Şeria'nın %82'sini İsrail'e resmen ilhak etme önerisini uygulamaya koyması çağrısında bulundu. Netanyahu, İsrail'in Batı Şeria'yı ifade etmek için kullandığı dini terim olan "Yahudiye ve Samarya"ya İsrail egemenliğini uygulama konusunda "tarihi bir karar" olarak nitelendirdiği bir çağrıda bulundu. Bu, ABD Kongresi'nin İsrail'deki dini Siyonist hükümetin bu politikalarını destekleme girişimleriyle aynı zamana denk geldi ve Kongre, bu yılın Şubat ayında personeline Batı Şeria'nın adını "Yahudiye ve Samarya" olarak değiştirme talimatı verdi.

Batı Şeria'nın İsrail'e ilhakının ilan edilmesi konusu, aslında Eylül 2025'in sonlarında uluslararası medyada gündeme gelmişti; ancak ABD Başkanı Donald Trump, Gazze Şeridi için barış planının başarısız olmasından korkarak İsrail'in bu adımı atmasını engelledi. Bu durum, ilhak ilanının şimdilik ertelenmesine yol açtı. Bu noktalar, İsrail işgalinin Batı Şeria'daki Filistin varlığının ortadan kaldırılmasını, tartışmaya veya müzakereye açık bir konu değil, varoluşsal bir mesele olarak gördüğünü doğrulamaktadır. Bu bağlamda, işgal devleti artık Filistin Yönetimi'ni bile öncelik olarak görmemektedir. Bu da önümüzdeki yıl Batı Şeria'daki Filistinli sivillere yönelik şiddetin daha da artmasına tanık olabileceğimiz anlamına gelmektedir.

BATI ŞERİA'DA ASKERİ OPERASYONLAR VE NÜFUSUN YER DEĞİŞTİRMESİ

Batı Şeria'da 2025 yılının öne çıkan olaylarından biri, işgalci güçlerin mülteci kamplarında (Cenin Kampı, Tulkarm Kampı, Nur Sems Kampı, Tubas) ve Eriha gibi kuzey ve doğu şehirlerinde gerçekleştirdiği bir dizi büyük ölçekli askeri operasyondu.

Birleşmiş Milletler Uydu Merkezi (UNOSAT) tarafından yapılan uydu görüntü analizine göre, yıkılan binaların toplam sayısı şu şekildedir:

Cenin Kampı'nda: 201 bina yıkıldı, 117 bina ağır hasar ve 358 binada orta derecede hasargördü. Toplamda 676 binayani kamptaki tüm binaların %52'si.

Tulkarm yakınlarındaki Nur Shams Kampı'nda: 147 bina yıkıldı, 37 bina ağır hasar gördü ve 198 bina orta derecede hasar gördü. Toplamda 382 bina, yani kamptaki binaların yaklaşık %48'i.

Tulkarm kampında: 254 bina yıkıldı, 52 bina ağır hasar gördü ve 96 bina orta derecede hasar gördü; toplamda 402 bina, yani kamptaki binaların yaklaşık %36'sı.

Bu, işgalci güçler tarafından bu kamplarda yaklaşık 1.460 binanın yıkıldığı veya kullanılamaz hale getirildiğini gösteriyor.

Zeytin hasadı mevsimi, Filistinlilere yönelik yerleşimci saldırılarının en önemli dönemlerinden biriydi. Bu yıl en az 3.355 tarım arazisi ve zeytinlik saldırısı belgelendi. Bu saldırılar arasında tarlalardaki çiftçilere yönelik saldırılar, ürün hırsızlığı ve zeytin ağaçlarının tahrip edilmesi yer alıyordu. Sonuç olarak, 2025 yılında 5.950 zeytin ağacı ve fidanı tahrip edildi veya zarar gördü.

HAPİSHANELERDEKİ TUTUKLAMALAR VE ÖLÜMLER:

Ne yazık ki, Batı Şeria'daki İsrail hapishanelerinde bulunan Filistinli mahkumlar ve idari tutuklularla ilgili 2025 yılına özel kapsamlı bir veri bulunmamaktadır. Bunun nedeni, bu konuyu izleyen kuruluşların genellikle hem genel olarak hem de imha savaşının başlangıcından bu yana İsrail hapishanelerindeki toplam tutuklu ve mahkûm sayısına odaklanmasıdır.

HaMoked Merkezi'ninİsrail Hapishane Servisi'nden aldığı verilere göre, 2025 itibarıyla İsrail hapishanelerinde bulunan Filistinli mahkûm sayısı 10.133. Bunlardan 1.242'si hüküm giymiş, 3.389'u yargılamayı beklerken tutuklu, 3.368'i ise suçlama veya yargılama olmaksızın idari tutuklu olarak tutulmaktadır.

Kuzeydeki kampların sürekli çatışma alanlarına dönüştürülmesi, ev ve işyeri yıkımları, Cenin ve Tulkarm kamplarında yaklaşık 32.000 mültecinin kitlesel olarak yerinden edilmesine neden olmaktadır.

İşgalci güç, yerleşimci şiddetini sistematik bir politika olarak benimsemiştir; bunun kanıtı, bir yıldan kısa bir sürede 1.600'den fazla saldırı, en az 1.000 yaralanma, binlerce zeytin ağacının yok edilmesi, Bedevi ve tarım topluluklarının tekrar tekrar yerinden edilmesidir. Bu, Filistinlileri işgalci ordunun koruması altındaki topraklarından çıkarmak için yerleşimci şiddetinin sistematik bir araç olarak kullanıldığını göstermektedir.

Yıkım ve konut inşaatlarının başvurularının reddedilmesi, yerinden edilme mekanizmaları olarak kullanılmaktadır. Yalnızca Batı Şeria'da, izin eksikliği bahanesiyle yapılan yıkımlar nedeniyle 1.500'den fazla insan yerinden edildi ve 2025 yılında cezalandırıcı yıkımlar nedeniyle 210'dan fazla insan yerinden edildi; ayrıca hayati öneme sahip altyapı da tekrar tekrar tahrip edildi. Bu rakamlar, toprak politikasının sadece bir güvenlik önlemi değil, aynı zamanda demografik ve coğrafi bir mühendislik biçimi olduğunu göstermektedir.

İdari gözaltı politikasının devam etmesi ve Filistinlilerin esaret altında ölmesi: İki yıldan kısa bir sürede 3.300'den fazla idari tutuklunun varlığı ve hapishanelerde onlarca ölümün kaydedilmesi, yasal ve cezalandırıcı sistemin Batı Şeria'daki baskının yapısal sisteminin bir parçası olduğunu ve sadece bireysel direniş eylemlerine bir yanıt olmadığını yansıtmaktadır.

HAK İHLALLERİ, EKONOMİK VE SİYASİ BASKILAR:

Yerleşim projesinin ve fiili ilhakın hızlanması: Bu durum, 2025 yılı boyunca planlama ve onay aşamalarında ilerleyen on binlerce yerleşim biriminin yanı sıra E-1 ve yeni karakollar gibi önemli planların onaylanmasıyla açıkça görülmekte ve böylece sahada yeni bir gerçeklik yaratılmaktadır.

İşgal altındaki Filistin toprakları, askeri saldırganlığa paralel olarak ekonomik saldırganlığa da tanık oldu. İşgal yetkilileri, Filistin ekonomisinin çeşitli sektörlerini hedef aldı. Mal ve insan hareketine boğucu kısıtlamalar getirdi. 940'tan fazla demir kapının yerleştirilmesi, ulaşımı ve nüfus hareketini önemli ölçüde etkileyerek Filistin şehirlerini ve köylerini birbirinden izole etti. Bu politikalar, yaklaşık 196.000 Batı Şeria işçisinin 1948'de işgal edilen Filistin topraklarında çalışma izinlerini kaybetmesine ve Batı Şeria'daki Filistin topluluğunun yıllık yaklaşık 1,4 milyar şekel (yaklaşık 440 milyon ABD doları) gelir kaybına uğramasına neden oldu.

Filistin kaynakları, 2025 yılı boyunca işgal güçlerinin Batı Şeria'daki Filistin şehirlerine, kasabalarına ve mülteci kamplarına 14.816 baskın düzenlediğini belgeledi.

İşgal güçlerinin Filistin şehirlerine düzenlediği baskınlar ve başlattığı askeri operasyonlar, 2025 yılında Batı Şeria'daki eğitim sürecini 107 kez aksattı.

2025 itibarıyla, askeri baskınlar sırasında altyapı ve evlerin yıkılması sonucu en az 31.919 Filistinli mülteci Cenin, Tulkarm ve Nur Şems kamplarından yerinden edildi.

2025 yılının başından bu yana Batı Şeria'da en az 359 Filistinli şehit edildi. 3.200'den fazla Filistinlide, İsrail işgal güçleri ve silahlı yerleşimciler tarafından veya İsrail askeri operasyonları ve bu operasyonlara karşı yapılan Filistin protestoları sırasında yaralandı.

MİRASIMIZ KUDÜS DERNEĞİ’NİN 2025 YILINDA KUDÜS’TE YAPTIĞI FAALİYETLER

2025 yılı Kudüs Raporu’nda yer aldığı üzere işgal rejimi hem resmî kurumlar hem de Tapınak Örgütleri üzerinden, Kudüs’ü Yahudileştirmek için her türlü adımı atarken, ekonomi, hukuk, barınma, eğitim, inanç ve kutsallara yönelik aleni tehdit ve uygulamalarıyla Kudüslü Müslümanların hayatlarını her anlamda yaşanmaz hale getiriyor.

Mirasımız Kudüs Derneği, 2025 yılında da Türkiye’deki gönüllüler ve yurtdışındaki gurbetçi gönüllülerin katkılarıyla Yahudileştirme ve tehcirin kıskacındaki Kudüslü Müslümanların insani ihtiyaçlarını karşılamak için yoğun bir mesai harcadı.

Kudüs’te bulunan Makasıd Hastanesi, hem Kudüslü Müslümanların sağlık hizmetini karşılıyor hem de (kısıtlamaların olmadığı zamanlarda) Batı Şeria ve Gazze’den özel izinle gelen hastalara tedavi imkânı sağlıyor. Bu yıl içerisinde Makasıd Hastanesi’nin ilaç ve tıbbi ihtiyaç malzemelerinin karşılanması için 6.255.000 ₺ maddi destek sağlandı. İhtiyaç kalemleri temin edilerek hastane yetkililerine teslim edildi.

Ramazan ayında 2.700 aileye 19.972.000 ₺ zekât 1.810 aileye de 4.850.000 ₺ fitre ulaştırıldı.

Kudüs’ün yetim çocukları yıl boyunca desteklendi. 310 Yetime yıl boyunca 21.890.000 ₺ nakdi destek sağlandı.

Ramazan ayı dahil olmak üzere yıl içinde750 Aileye gıda kartı (alışveriş kartı), 10.200 kişilik iftar yemeği ikramı yapıldı. 800 çocuk ise bayramlık ve bayram harçlıklarıyla sevindirildi.

Kurban Bayramı’nda kesilen kurban hisseleri 4.740 aileye pay edilerek dağıtıldı.

Eğitim sezonu başlangıcında 610 yetim ve ihtiyaç sahibi çocuğa okul çantası ve kırtasiye malzemeleri ile destek sağlandı.

İhtiyaç sahibi Müslümanların tapulu arazilerine 1.105 adet yetişmiş zeytin fidanı dikilerek sahiplerine teslim edildi.

Bilinçlendirme ve eğitim faaliyetlerimiz kapsamında, Türkiye genelinde Anaokulları, İlkokullarMilli Eğitim Bakanlığı ile Yaptığımız Protokol Çerçevesinde Ortaokullar ve Liseler, Kur’an Kursları, Ev Sohbetleri, Salon Programları, Paydaş STK’larla Yapılan Etkinlikler, Kitap ve Dergi Tahlilleri vesilesiyle1683 etkinlikte 111.505insanımıza Kudüs ve Mescid-i Aksâ’mızı anlattık, anlatmaya devam edeceğiz.

Mirasımız Kudüs Derneği olarak, 19 yıldır bir yandan Osmanlı’nın Kudüs’teki tarihi mirasını ihya ederken, bir yandan da yıl boyunca Kudüslü Müslümanların hayata tutunmalarını sağlayacak insani yardım faaliyetlerini sürdürüyoruz. Öte yandan yurtiçinde düzenlediğimiz seminerler, konferanslar, yarışmalar ve dergi, kitapçık v.b. basılı materyaller aracılığıyla bilinçlendirme faaliyetlerine devam ediyoruz.

NOT: Kudüs ve Batı Şeria Raporu, Mescid-i Aksâ Mütevelli Heyeti Üyesi, Kudüs Araştırmacısı Dr. Fahri Ebu Diyab, Kudüs Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü (KUDAM) Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Ömer, Kudüs Araştırmaları Uzmanı Dr. Ali İbrahim, insan hakları örgütleri, sivil toplum kuruluşları ile hazırlanmıştır.
 

---

Kaynak: Haber Merkezi