“Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz… Hayrı emreder, kötülükten nehy edersiniz” diyen yüce Allah… Omuzlarımıza büyük sorumluluk yüklemektedir. O halde, dünyadaki kötülükleri ve kötülüğün kaynaklarını kurutmak Müslümanlar için farzdır.

Eliyle, diliyle, kalbiyle yapılan savaşın ana amacı, yeryüzündeki fesatçıları etkisiz kılmaktır.

Kimse kendini kolay kolay gizleyemez… Amerika, kendine yakışanı yapmaktadır. Amacı bellidir. Kendi sınırları dışındaki kavgaların bitmemesi… Müslüman coğrafyasında kaosun devam etmesi… Müslümanların rahata ermemeleri, onlar için mutluluktur.

Ürettikleri silahları nasıl satacaklar? Uyanacak Müslümanların nefretinde elbet boğulacaklarını iyi biliyorlar.

Bunca acı ve zulmün sahipleri onlardır.

Kendilerini birinci sınıf vatandaş, başka toplulukları insan yerine koymayan zihniyetin vahşiliğine bütün dünya şahit.

Kendi ülkesinde dahi… Beyaz siyah ayrımı yapan… Siyah kardeşlerimize her türlü kötülüğü reva gören anlayış, bugün İsrail’le işbirliği yapan kafadır.

Kendisini ve topraklarını koruma altına alan Amerika, yeryüzünün efendisi olarak arzı endam eyliyor.

Ya Müslümanlar… Müslümanlar ne yapıyor? Mazlum milletler ne etmekteler?

Çoğu başsız ve dağınık haldeler… Örgütlü değiller. Birlik içinde olmalarını dış etkenler engelliyor… Düşünün bir, düne kadar, Filistin dahi ayrışmıştı. Irak bir türlü bir ve beraber olamıyor. Suriye paramparça. Yemen ikiye bölünmüş… Afganistan, Amerika’nın eyaleti konumunda. Pakistan, kontrollü şekilde, uzaktan frenleniyor. Bangladeş, fakirlikle boğuşuyor.

Suudlar, Amerika ile ele ele kol kola girmiş vaziyetteler.

Körfez ülkeleri için resim ortada. İran… Yalnızlaştırılmaya çalışılıyor.

Türkiye… Bütün iç ve dış olumsuzluklara rağmen, bir ve beraber bir şekilde dünyaya bakmaya çalışıyor.

Bu ahval ve şartlarda, Amerika’nın cesaretlenmesi, Batı’nın şımarıklığı izah etmek güç değildir… Kabahati kendimizde aramalıyız.

Bu şer gibi görünen gelişmeler, bizi birbirimize kenetlemelidir.

Artık, bizim topraklarımızla ilgili kararları yabancılar, yabancı güçler vermemeli… Veremez hale gelmelidirler.

Güçlü olmak… Tek millet olmak… Ümmet olmak zorundayız.

Kur’an’ın emrine ve ipine sarılma mecburiyetimiz vardır… Bulunduğumuz yer, yaşadığımız ülke, sosyal konum, dilimiz, rengimiz ne olursa olsun, bir tarağın dişlileri gibi… Bir vücudun azaları gibi… Ümmet olabilmeyi becermeliyiz artık.

Kur’an’ın çağırısına kulak verilmelidir… İnsanlar için çıkarılmış hayırlı ümmet… Kim? Bizler… Müslümanlar… Adalet sahipleri, insanlığa hizmeti, insanın onurlu yaşamasına zemin hazırlama mücadelesi… Davanın özü budur.

Bugün, siyaseten Amerika’nın verdiği bu kararla İsrail, aslında uydu devlet, yapay ülke olduğunu bir daha ispatlamış oldu.

Müslümanlara düşen görev, bu kaostan ve şerden hayır çıkarmaktır… Yeniden ümmet şuuruyla, teşkilatlanmak, iktisadi, ticari, siyasi, sosyal alanda işbirliği kurmaktır… İslam birliğini kurmaktır.

Trump’un akılsızlığı bizi böylesi bir birlikteliğe… İslam birliğine götürürse, bütün insanlık kazanmış olacaktır… Ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.