Uzunca bir süredir güney deki gelişmelere odaklanmış

vaziyetteyiz. Ortadoğu nun IŞİD üzerinden Türkiye ve dünya gündeminin adeta

ipotek altına aldığı bir dönemde kuzey de de işler iyice karışmaya başlamış

durumda. Kırım üzerinden başlayan yangın Ukrayna nın doğusunda. Eğer önü alınamaz

ise, bölgesel-küresel çapta büyük bir savaşa gebe; soğuk ya da sıcak .

Aslında tüm dünya, şu an örtülü sıcak bir savaş a sahne

olan Rusya-Ukrayna krizi ile karşı karşıya. Tankıyla, topuyla, savaş

uçaklarıyla yürütülen ve alan hakimiyeti mücadelesine dayanan, katliamların ve

göçlerin yaşandığı kirli bir savaş söz konusu. Sadece bunun adı çok net bir

şekilde konmuş değil.

Taraflardan birisi olan Rusya yakın çevre politikaları

bağlamında Ukrayna yı kaybetmek istemiyor. Kaybettiği takdirde Avrasya Birliği

projesinin topal ördekten farksız olacağını biliyor. Bundan dolayı Kasım

20013 ten bu yana Kiev i ikna etmeye yönelik her türlü aracı sahaya sürmüş

durumda.

Bunların başında da enerji kartı ve sınır ihtilafları

geliyor. Bu arada alana sürülen gönüllü milisleri de unutmamak gerekiyor.

Düne kadar bunların Rus askeri olduğunu inkâr eden Moskova, esirlerin teşhir

edilmeye başlanmasıyla birlikte zor günler yaşıyor.

Ukrayna ya savaşması için asker gönderdiği iddiaları ülke

gündeminin üst sıralarında. Teşhir edilen askerlerin görüntüleri aileleri de

harekete geçirmiş bulunuyor. Birçok Rus asker ailesi çocuklarının Ukrayna ya

gönderildiğini ve onlardan haber alamadıklarını söylüyor. Sosyal medya

üzerinden bir araya gelmeye başlayan bu ailelerin daha organize bir şekilde

hareket etmeye başlaması da dikkatlerden kaçmıyor.

Kamuoyundaki bu hareketlenmenin daha da büyümesi ve

yönetim üzerinde baskı oluşturması ihtimali her geçen gün ağırlık kazanıyor;

aynen Afganistan ın işgali ve sonrasında yaşananlarda görüldüğü üzere.

Hatırlanacağı üzere, Afganistan dan Rus askerlerinin cesedi gelmeye ve savaşın

bir batağa dönüşmeye başladığı anlaşıldığında SSCB bu savaşı önce kendi içinde

kaybetmişti...

Dolayısıyla, krizin uzaması Rusya nın hiç de menfaatine

görünmüyor. Özellikle de, şu anki canlı Rus askerleri görüntülerinin yerini,

cesetler almaya başladığında.

Kiev yönetiminin buna şimdilik tepkisi Sivil Toplum

Örgütleri nin faaliyetlerini ve parasal kaynaklarını kontrol altına almak ve

Ukrayna da savaşan Avrupalı Gönüllüler i gündeme getirmek. 

Russia Today (RT) televizyonunda yer alan görüntüler ve

yapılan röportaj oldukça dikkat çekici. Avrupa nın değişik ülkelerinden gelen

bu gönüllü askerler in her iki cenahta da (Ukrayna ve ayrılıkçılar) farklı

idealler uğruna çarpışıyor olması ve savaşan güçlere daha fazla öldürmesi

için eğitmenlik hizmeti ( profesyonel katillik desek daha doğru olur)

vermesi fazlasıyla çarpıcı!

Bu gönüllüler içerisinde yer alan Fransızların bir

kısmı bu savaşı: Bizim savaşımız, herkesin savaşı, Avrupa nın savaşı olarak

adlandırıyor. Bu ifade, özellikle de sonuncusu çok önemli. Bölgedeki savaşın

adını ortaya koyuyor.

Bu arada, eminim sizlerin de dikkatini çekmiştir bu

gönüllüler hadisesi. Bizim güneyimizde de bunlardan çok sayıda var. Birçok

radikal örgüt içerisinde savaşan ve kelle kesen bu Avrupalı Cihatçılar ,

görünen o ki kuzeyde de ihale almışlar ve Rusya-Ukrayna krizini kaşımakla

meşguller!

Rusya nın temel endişesi, bu operasyonun Doğu Ukrayna ile

sınırlı kalmayacağı şeklinde. Doğu Ukrayna üzerinden Kırım a, oradan da Kuzey

Kafkasya ve Rusya nın içerisindeki diğer farklı kırılgan etnik-mezhepsel fay

hatları üzerinden krizin genişleme eğilimi. Daha açık bir ifadeyle, Rusya bir

terör dalgası/tehdidi endişesi ile karşı karşıya!

Dolayısıyla buna cevabı çok net; yıkarım başınıza

dünyayı! . Bu kapsamda Putin in Rusya nın nükleer gücüne dikkatleri çekmesi ve

Rusya eski Rusya değil demesi oldukça önemli!

Nükleer kartı ilk olarak Küba da çeken Rusya, Soğuk Savaş

sonrası dönemde ara ara bunu kullanıyor ve açıkçası da sonuç alıyor. Yeni

Soğuk Savaş adlandırmalarının altında da aslında bu nükleer tehdit hususu

yatıyor; bir diğer ifadeyle Soğuk Savaş ın kıyamet silahı ...

Rusya, Batı nın bu oyunu karşısında krizin Doğu Ukrayna

ile sınırlı kalmayacağını, bunu Transdinyester ve Gagavuzya sorunlarının takip

edeceğinin sinyallerini veriyor. Bu sinyalleri Batı fazlasıyla dikkate almış

durumda. Bu kapsamda, Almanya nın liderliğinde gerçekleştirilen Batı Balkan

Ülkeleri Konferansı nın zamanlaması oldukça dikkat çekici.

Bir diğer dikkat çekici husus ise, Almanya nın Balkanlar,

Doğu Avrupa ve Karadeniz hattı ile sınırlı kalmayan ve Ortadoğu yu da içine

alan pro aktif dış politikası. Bu yeni politikanın iki temel hedefinin ise

Rusya ve Türkiye olduğu açık. Son dinleme skandalları bu açıdan daha manidar

bir hal alıyor.

Durum böyle olunca, gözler Türkiye-Rusya ikilisine

dönüyor.

Bakalım matruşka dan neler çıkacak