Güç merkezinin Batı’dan Doğu’ya doğru kaymaya başladığı, bu bağlamda rekabetin ve “kirli savaşların” Avrasya eksenli yoğunluk kazanmaya başladığı bir dönemde dünya yeni bir “ABD”nin doğuşuna şahitlik ediyor.

Birinci ABD’yi hepimiz biliyoruz. Son yüzyıldır dünyaya “nizam” vermeye çalışan ve bunun için her türlü kirli oyun ve yöntemden kaçınmayan, yeryüzünün “istenmeyen jandarması”.

İkincisi ise, yine birincinin teşvikleriyle Soğuk Savaş döneminde kurulan (özellikle de Batı Avrupa Birliği’nin kuruluş süreci göz önünde bulundurulduğunda); “Avrupa Birliği” (AB) adı altında entegrasyon sürecini devam ettiren; “ucu açık”, dağılmaya aday “zoraki deneme”. Bir diğer ifadeyle, Haçlı Savaşları’ndan bu yana devam eden Avrupa Birleşik Devletleri (ABD) hayali...

Üçüncüsü ise, her ikisine rağmen, onların bölgedeki etkinliğine ve oyunlarına karşı bir “ötekiler birliği” olarak karşımıza çıkan ekonomik işbirliği temelli, siyasi birliğe gebe ve “zoraki bir ittifak” konumunda olan “Avrasya Birleşik Devletleri”.

Bu bağlamda Rusya, Kazakistan ve Belarus devlet başkanlarının 29 Mayıs’ta Kazakistan’ın başkenti Astana’da imzaladığı “Avrasya Ekonomik Birliği”nin kurulmasını ve 2015’te yürürlüğe girmesini öngören anlaşma oldukça önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor.

“Türk Kızıl Elması”ndan “Büyük Rusya” hayaline...

Yakın çevreler bağlamındaki güç mücadelesinde Rusya’nın eski Sovyet alanı ağırlıklı olarak önce Asya, akabinde “Dünya Adası” ve nihayetinde ise küresel bazda gücünü “ortaklıklar” üzerine inşa etmeye çalıştığı projenin nihai hedefi olarak da adlandırabileceğimiz “Üçüncü ABD”, uzunca bir süredir Rusya tarafından dillendirilen ve Putin’in hayali olarak adlandırılan “Büyük Rusya Projesi”nin bir diğer adı.

Bir diğer ifadeyle, tarihsel kodlarına hızlı bir dönüş gerçekleştiren ve bu bağlamda kaba güce dayalı siyasetiyle bir kez daha dünya siyasetinde ön plana çıkmaya başlayan “Rus kızıl elması”...

Aslında, projenin mimari olarak Rusya (ve arka planda Rus Kissenger’i olarak da adlandırılan Dugin) ön plana çıksa da, fikri mülkiyeti Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’e ait. İlk defa Nazarbayev tarafından 1994’te gündeme getirilen proje, zaman içerisinde bir Rus projesine dönüşmüşü vaziyette; her ne kadar Kazakistan bu projenin üçlü temel sacayağından biri olsa da...

Nitekim, Kazakistan’da söz konusu anlaşmaya gösterilen iç tepkiler bunun bir göstergesi. (Bu hususu, Üçüncü ABD’nin önündeki zorluklar bağlamında bir sonraki yazımızda daha teferruatlı bir şekilde ele almaya çalışacağız.)

Dolayısıyla, söz konusu proje, aslında Türk dünyasının elinden kayıp giden ve bir anlamda Rusya’ya kaptırılan bir “kızıl elma” durumunda...

Üçüncü ABD: “Avrasya Birleşik Devletleri”

Hiç kuşkusuz, SSCB sonrası dönemde “kimlik” ve “güvenlik” sorunu yaşayan Rusya Federasyonu açısından bir can simidi olan Avrasyacılık fikri, bu projenin temelini oluşturuyor.

Rus dış politikasında: 1. “İkili”, 2. “Yakın Çevre” (BDT), 3. “Bölgesel” (Rusya inisiyatifli, Çin’i dışarıda tutan), 4. “Genişletilmiş Bölgesel” (ŞİÖ örneğinde görüldüğü üzere, Çin ve diğer Asya güçlerinin de dahil olduğu) ve 5. “Küresel çapta” (BRICS -Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika- gibi) işbirliği süreçleri içerisinde “Avrasya Birliği”ni 3. madde içerisinde, “bölgesel” olarak el almak daha doğru olacaktır.

Bu bağlamda, söz konusu projesi BDT’ten ayıran en önemli fark, uygulanabilir olacağına yönelik bir algı oluşturması ve sadece eski Sovyet alanı ile sınırlı kalmayacağının anlaşılması. Nitekim, Moskova bu projede öncelikle güçlü bir çekim merkezi oluşturma, akabinde ise adım adım bu projeyi kuvvetlendirmeye, hayata geçirmeye yönelik bir strateji izlemiş durumda.

Temkinli bir strateji...

Projenin doğrudan siyasi bir birliktelik olarak nitelendirilmemesi ve özellikle de eski Sovyet ülkelerinin egemenliklerini, bağımsızlıklarını hedef almadığına yönelik bir yaklaşımın sergilenmesi oldukça önemli.

Bu bağlamda, söz konusu örgüte Ermenistan ve Kırgızistan’ın ilk etapta alınacak olması ve bunu Tacikistan’ın takip edeceğinin şimdiden belirtilmesi de, örgüte yönelik “ilgiyi” ön plana çıkartan psikolojik operasyonun birer parçası durumunda. Bu ülkeleri Abhazya ve Güney Osetya’nın takip edeceğine yönelik iddialar da bu arada dikkatlerden kaçmıyor.

Söz konusu oluşumun önümüzdeki süreçte Asya bölgesindeki diğer ülkeler ve hatta Ortadoğu’yu da içine alan Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşmaları ile etkinliğini arttırmaya yönelik önüne koyduğu hedef de oldukça önemli; özellikle de Türkiye, İran ve hatta İsrail boyutuyla...

Bir sonraki yazımızda “Avrasya Birliği”nin geleceğini tartışmaya devam edeceğiz...