Rusya nın Suriye de kaba güce dayalı dış politika

anlayışını sahnelemeye başlaması, bölgedeki mevcut oyunu kurallar ve aktörler

bazında etkilemeye başladı. Süreç, çok net bir şekilde bu krizde aktif bir

şekilde rol oynayan tüm oyuncuları net bir tercihe ve gerekirse kendi

aralarında hiç bir kural tanımayan yeni bir mücadeleye, daha somut bir tabirle

hibrit savaşlara doğru itiyor.

Savaşın alanının sadece Suriye ile sınırlı kalmayacağı,

doğrudan ve dolaylı etki boyutuyla Türkiye ve İran dışında yükselen üç büyük

gücü etkileyeceği de artık netlik kazanmış durumda. Eğer bu savaş, alan olarak

sadece Suriye ile sınırlı kalmaz ve bir an önce sona erdirilemez ise,

Avrupa dan Uzak Doğu ya kadar uzanan geniş bir coğrafyayı etkileyecek gibi.

Daha somut bir tasvirle, yıkık Berlin duvarlarından, yeniden inşa edilmiş

Stalingrad a ve Çin Seddi ne kadar uzanan geniş coğrafya açık bir hedef

konumunda.

***

Evet, Yeni Soğuk Savaş ın batıdan doğuya doğru üç temel

hedef ülkesi Almanya, Rusya ve Çin. Bu hedeflere varma noktasındaki iki ara

hedef ise Türkiye ve İran. Çin uçak gemisi Varyag ın Akdeniz misyonu ile

Almanya Başbakanı Merkel in apar topar Türkiye ziyaretlerini ve elbette Türk

Genelkurmayı nın koridorlarında tur atan Rus generallerin varlığını, eğer

turistik bir gezi olarak yorumlamaz iseniz, başka türlü değerlendirmek mümkün

değil.

Dolayısıyla, Suriye üzerinden yeni bir denklem ve bu

bağlamda yeni bir kutuplaşma süreci hız kazanmış durumda. Tüm dünya açısından

kartların yeniden dağıtılmaya başlandığı bir sil baştan durumu söz konusu.

***

Tarihsel kodlara dönüş sürecinde taşların yerinden

fazlasıyla oynadığı bu gri ortamda yeni Sykes Picot lar gündemde. Mevcut ve

yükselen güçler arasında dünyanın yeniden tanzimini, paylaşımını esas alan Yeni

Sykes Picot mücadele-müzakereleri eş zamanlı olarak hem alanda hem de diplomasi

masalarında kendisini hissettiriyor. Bundan ötürü de oyun her geçen gün daha da

şiddetleniyor ve kanlı bir hal alıyor.

Eski Sykes Picot düzeni, Osmanlı İmparatorluğu nun

paylaşılması üzerine inşa edilmişti. Ama süreç içerisinde yaşanan gelişmeler

çok sayıdaki yama girişimlerine rağmen artık bunun devam ettirilemeyeceğini

gösteriyor. Dolayısıyla yeni süreçte inisiyatif sahibi olmak ve alan hakimiyeti

sağlayabilmek düne göre çok daha fazla önem kazanmış durumda.

***

Bu da güç boşluğunun yaşandığı Genişletilmiş

Avro-Afrasya Coğrafyası demek. Yani, şu an varisleri halen hayatta olan iki

eski imparatorluğun hâkimiyet alanı. Birisi Osmanlı, diğer ise Çarlık Rusyası

(hatta bunu SSCB olarak da nitelendirebilirsiniz). Her iki ülke de bu durumun

farkında. Nitekim 11 Eylül sonrası sahnelenmeye başlayan Yeni Büyük Oyun u

deşifre eden Türkiye ve Rusya, bu oyunun iki ara hedefinin o tarihten itibaren

kendilerinin olduğunu da deşifre etmiş durumdalar. Bundan dolayı da, 11

Eylül ün hemen ardından, apar topar sayılabilecek bir sürede Avrasya da

İşbirliği Eylem Planı nın Kasım 2001 de imzaladılar. Verilen mesaj çok netti,

her ne pahasına olursa olsun savaşmayacağız, bizi savaştıramayacaksınız!

***

Dolayısıyla bu alanda miraslarına sahip çıkma mücadelesi

veren ve bunu mücadele değil de, işbirliği çerçevesi içerisinde Avrasya da iki

büyük ortak olarak gerçekleştirmek isteyen iki ara güç bertaraf edilmek

isteniliyor. Bunun en kestirme ve en radikal sonuç getirici yöntemi ise, iki

ülkenin savaştırılmasından geçiyor.

Türkiye-Rusya arasında son dönemde tırmanışa geçen

krizlerin altında da işte bu neden yatıyor. Her kriz sonrası NATO ve başta ABD

olmak üzere Batı dan gelen destek mesajları ile birlikte, en son düşürülen

İnsansız Hava Aracı (İHA) örneğinde görüldüğü üzere fail olarak Rusya isminin

ilk etapta telaffuz edilmesi bir tesadüf olmasa gerek!

***

Türkiye ye yönelik terör saldırısı zamanlama boyutuyla

işte bu açıdan da çok önemli. Daha önce Türkiye yi sadece PKK ile hizaya

getirmeye çalışan güçler bu taşeron örgütün artık yeterli olmadığını görünce,

IŞİD gibi daha büyük taşeron örgütleri devreye sokabilecekleri mesajlarını da

vermekten çekinmiyorlar. Konumuz itibarıyla buradaki asıl mevzu, patlama

sonrası IŞİD ile birlikte Rusya adının da zikredilmesi. Bir taşla bir kaç kuş

birden vurmak istiyorlar...

Dediğimiz gibi, oyun çok kirli ve bu kanlı oyuna gelmemek

gerekiyor. Özellikle de bir kazara savaş durumundan fazlasıyla uzak durmak

şart. Çünkü bunun kazananı Türkiye ve Rusya olmayacaktır. Generallerin koridor

ziyaretlerinde de muhtemelen birilerine pışık hareketi yapılıyor. Yoksa bu

kadar rahatsız olmazlardı...