Yüzyıllarca Osmanlı ya bağlı bir toprak parçası olarak

varlığını sürdüren Musul ve Kerkük nasıl elimizden çıktı Bu kayıpta kimlerin

hatası ve cehaleti mevcuttur Bu soruların cevabı yakın tarihimize batırılan

bir turnusol kâğıdıdır. Mondros Mütarekesi nin imzalandığı tarihte Musul

vilayetinin önemli bir kısmı Osmanlı birliklerinin denetimi altında idi. Ancak

mütarekenin 7. maddesine dayanarak İngiliz birlikleri tarafından işgal edildi.

Osmanlı Devleti bu oldubittiyi reddetti ve Musul u İstanbul da son Osmanlı

meclisinin kabul ettiği, TBMM ninde aynen benimsediği Misakı Milli sınırları

içine aldı

IŞİD tarafından Irak a ve bilhassa Musul ve Kerkük e

yapılan işgal hareketi neticesinde rehin alınan diplomatlarımız ve tır

şoförlerimizden dolayı ülke ve dünya gündeminin başköşesine oturan Musul

neresidir Yüzyıllarca Osmanlı ya bağlı bir toprak parçası olarak varlığını

sürdüren Musul ve Kerkük nasıl elimizden çıktı Bu kayıpta kimlerin hatası ve

cehaleti mevcuttur Bu soruların cevabı yakın tarihimize batırılan bir turnusol

kâğıdıdır.

Mondros Mütarekesi nin imzalandığı tarihte (30 Ekim 1918)

Musul vilayetinin önemli bir kısmı Osmanlı birliklerinin denetimi altında idi.

Ancak mütarekenin 7. maddesine dayanarak İngiliz birlikleri tarafından işgal

edildi. Osmanlı Devleti bu oldubittiyi reddetti ve Musul u İstanbul da son

Osmanlı meclisinin kabul ettiği, TBMM nin de aynen benimsediği Misak-ı Milli

sınırları içine aldı. Bu dönemde Ankara Hükümeti, Musul daki aşiretleri kendi

tarafına çekmek suretiyle, İngiltere ye karşı üstünlük sağlamak için askeri

boyutları da olan birtakım girişimlerde bulundu. Fakat Musul, tüm çabalara

rağmen kurtarılamadı. Mudanya Ateşkes Antlaşması nın imzalanması ile sorunun

çözümlenmesi Lozan Barış Konferansı na kaldı. Lozan a giden İsmet Paşa önderliğindeki

heyete başlangıçta verilen talimata göre Süleymaniye, Musul ve Kerkük

sancakları kesin olarak istenecek, İngilizleri yola getirebilmek için gerekirse

petrol yataklarını işletme sözleşmesi yapılacaktı. Türk heyeti ve başkanı İsmet

Paşa, toplantının başlarında Ankara dan ayrılmadan evvel TBMM den bu konuda

aldığı emirler doğrultusunda çok radikal bir ruh halindeydi. İngiliz

Başdelegesi hatıralarında Türklerin bu konudaki tutumları hakkında bizlere

önemli bilgiler vermektedir;

Lozan da birgün İsmet i odama davet ettim. Musul

haritasını önüne koydum. Bir kırmızı çizgi çektim. Bak dedim, yarısı size

yarısı bize. Kerkük, Erbil ve diğer Türkmen şehirler size,  güney tarafı ise bize. Hayır dedi İsmet kabul

etmedi, hepsi bizim dedi.

İlerleyen zaman içerisinde köprünün altından çok sular

geçti ve Musul konusunda bu kadar katı olan İsmet Paşa eğilmeye, esnemeye ve bu

konudaki fikirlerini değiştirmeye başladı.

Yine bu sıralarda İngiliz ve Fransız tertibi ilginç bir

olay meydana geldi. Kongrenin 1. döneminin dağılmasından bir gün önce, yani 3

Şubat 1923 günü sabahleyin Lozan ın ana caddelerinin ve tüm bilbortların dev

afişlerle donatıldığı görüldü. Bu afişte aynen şu yazıyordu;         

Türkler barış istemiyor ve savaş yeniden başlıyor.

Türk heyeti Lozan da, Türkiye nin Musul ve bölge

hakkındaki görüşlerini ortaya koydu. Gerekirse burada halk oylamasına

başvurulabileceğini söyledi. Ancak Musul petrollerine kilitlenmiş olan

İngiltere, Türk tekliflerinin hiçbirini kabul etmedi. Her iki taraf Musul

sorununun Lozan da her iki tarafın da imzalayabileceği bir barış antlaşmasının

onaylanmasına engel olmamasını kabul etti. Barış Antlaşması nın imzalanmasından

sonra her iki ülke tarafından belirlenecek bir zaman diliminde Türkiye ile

İngiltere arasında yapılacak görüşmelerle sorunun çözümlenmesi kararlaştırıldı.

Anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 9 ay içinde Musul sorununun

çözümlenemediği takdirde konunun Milletler Cemiyeti ne götürülmesi de kabul

edildi. Ayrıca her iki taraf bu süre içinde Musul un statüsünde değişiklik

yapmaya yönelik askeri ve siyasi bir girişimde bulunmayacaktı.

Artık İsmet Paşa nın karşısında zor bir seçim vardı; ya

müzakereleri kesecek ve Ankara ya dönecek ya da Musul pahasına barışın peşine

düşecekti. Türk heyetinde Musul konusunda izlenecek politika konusunda ortak

bir yol haritası yoktu, her kafadan ayrı ses çıkmaktaydı ve işin kötüsü

İngilizler bunun farkındaydı. 20 Ocak tarihli bir gizli istihbarat raporu şu

satırları içeriyordu;

İsmet Paşa bir bu yöne bir şu yöne çekiliyor gibi.

Kişisel düşüncesi İngilizlerin barış planına ve düşüncesine yatkın, ama

kendisini Ankara nın dayattığı politikayı uygulamak zorunda hissediyor. 1

Raporun da doğru bir biçimde yansıttığı gibi İsmet Paşa,

Musul konusunda bir uzlaşmadan yanaydı fakat, alarak değil vererek elde

edilecek bir uzlaşmadan yana. Rıza Nur Musul un Türkiye den ayrılmasının bir

Kürt sorunu doğuracağı ve daha da önemlisi, bölgenin petrol kaynaklarının

Türkiye nin gelişmesi için yaşamsal öneme sahip olduğu gerekçesiyle, kesinlikle

geri adım atmaya karşıydı. Üçüncü delege Hasan Saka Bey kararsızdı, ama

vilayetin önemi konusunda Rıza Nur a katılıyordu.2 İsmet Paşa nın izlenecek

politika konusunda talimat isteyen telgrafına Rauf Bey 27 Ocak ta, konunun

TBMM de görüşüleceği yanıtını verdi.3 Ne vahim bir acizlik. Nefes almadan daha

mühim ve kritik zamanlar yaşayan Türkiye nin hükümeti böylesi mühim bir anda

hemen değil daha sonra bu konuyu görüşmeye karar veriyor. Nitekim Türk

tarafındaki fikir ayrılıkları, çatlaklıkları iyi okuyan İngiliz heyet başkanı

Lord Curzon, İsmet Paşa nın niyetini çözdü ve siyasetini bu çizgiye göre devam

ettirdi. Antlaşma taslağının resmen sunulacağı 30 Ocak ta İsmet Paşa,

Bımpard la gerçekleşen özel bir konuşmada, Antlaşmayı kabul etme olanağının

olmadığını bildirmiş ama Ankara ya antlaşma yapmadan dönme konusundaki

isteksizliğini ifade etmişti Bu sözler tam olarak Curzon un duymak istediği,

duymayı özlediği sözlerdi. 31 Ocak ta kendi Dışişleri Bakanlığı na şunları

yazdı;

İsmet in Ankara ya dönmeyi reddetmesi, imzalama

yetkisinin olduğunun ve bir antlaşma olmadan dönmeme niyetinde olduğunun

kanıtıdır. Eğer bu keşfimizden yararlanmazsak, yanlış hareket etmiş

oluruz. 4 

Ele geçirilen telgraflar da İsmet Paşa nın, Curzon dan

alıntılarsak; imza atmaya yalnızca yetkisi değil, niyeti de olduğunu

gösteriyordu. Curzon sözlerini söyle sürdürdü;

Bence Türklerin savaşmayı düşünmedikleri ve antlaşmaya

imza atmak zorunda oldukları açıktır. 5

İsmet Paşa nın Lozan da taviz vererek imza atmaya

niyetinin var olduğunu görünce, TBMM deki Başbakan Rauf Orbay ın grubu İsmet

Paşa ya imza yetkisini vermemek için uğraştı. Fakat, TBMM Başkanı Mustafa Kemal

Paşa, otoritesini milletvekilleri üzerinde kullandı ve imza yetkisini meclisten

çıkarttı dolaysıyla Lozan Antlaşması imzalandı.

Türkiye Cumhuriyeti nin kurulması ve Lozan Antlaşması nın

yürürlüğe girmesinden sonra 19 Temmuz 1924 tarihinde Musul konusunda bir karara

varmak üzere Türk ve İngiliz temsilcileri toplandı. Görüşmelerde İngiltere,

bırakınız Musul u, Hakkâri yi bile istedi. Bunun üzerine herhangi bir antlaşma

sağlanamadan görüşmelere son verildi.

24 Temmuz 1924 tarihinden sonra Musul konusu Milletler

Cemiyeti nde görüşülmeye başlandı. İngiltere temsilcisi sorunun asla Musul la

ilgili olmadığını, anlaşmazlık konusunun Türkiye nin sınırının nereden

geçeceğinin saptanması olduğunu, çalışmaların sadece bu yönde yapılması

gerektiğini ileri sürdü. Milletler Cemiyeti, İngiltere nin görüşü doğrultusunda

üç kişilik bir komisyon seçti. Bu komisyonda Macar Kont Teleki, Belçikalı Albay

Poulis, İsveçli A. Virsn bulunuyordu. Yani durumun vehametine bakınız ki

Musul un kaderini belirlemek için seçilen heyette bir tane Musullu veya

Türkiyeli uzman yok ve bu duruma itiraz eden biri de yok!

Komisyon, 1925 yılında çalışmalara başladı. İngiltere

komisyonu ve Milletler Cemiyeti ni baskı altına aldı. Bölgede yaşayan

aşiretlere çeşitli vaatlerde bulunuldu. Sonuçta komisyon, 16 Temmuz 1925 de

raporunu Milletler Cemiyeti Başkanlığı na sundu. Rapor varolan koşullar

çerçevesinde Musul ve çevresinin Irak a verilmesi ve İngiliz mandası altında

bırakılması gerektiğini belirtiyordu. Milletler Cemiyeti bu rapor doğrultusunda

Musul ve çevresinin Irak a verilmesini ve İngiliz mandası altında bırakılmasını

kararlaştırdı. (16 Aralık 1925)

Sorunu kesin çözüme ulaştırmak amacıyla Türkiye,

İngiltere ve Irak arasında imzalanan Ankara Antlaşması ile Milletler Cemiyeti

tarafından 29 Ekim 1924 te saptanan sınırda Türkiye lehine yapılan küçük bir

değişiklikle Hakkâri Türkiye ye bırakılarak Türkiye ile Irak arasındaki bugünkü

sınır belirlendi.

Musul sorununun askeri ve diplomatik boyutu yanında

kuşkusuz ekonomik boyutu da ağır basıyordu. Bu coğrafya petrol yatakları

yönünden çok zengindi. Attıkları adımlar ve verdikleri kararlara bakılırsa

devletimizin ilk dönem yöneticilerinin tutarlı bir enerji politikalarının

olmadığı görülmektedir. İngiltere ise, Ortadoğu daki petrol bölgelerini elinde

tutabilmek için var gücü ile çalışmıştır. Doğuda zengin petrol yataklarına

sahip Kars ve Artvin e kadar Türk olan Batum ve çevresi de küçük çıkarlar

karşılığında Ruslara (Gürcülere) bırakılmış ve Musul 1914 yılında petrol arama

ve işletme imtiyazı almak için İngiliz ve Alman şirketlerinin rekabetlerine

sahne olmuştur.  

Tarihimizin ve talihimizin dönüm noktası olan 1923 yılına

gelindiğinde, Kerkük ve Musul da hâlâ çok ciddi bir Türk-Türkmen nüfus

yaşamakta ve demografik üstünlüğü elinde tutmaktaydı. Yukarıda belirtildiği

gibi Lozan Antlaşması nda Musul un kaderi, antlaşmanın imzalanmasından sonra,

Türkiye ile İngiltere arasında yapılacak özel görüşmelere bırakılmıştı. Bu özel

görüşme dönemin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ile İngiliz temsilci

arasında oldu. Tevfik Rüştü Bey, 7 Haziran 1926 günü TBMM de yapmış olduğu

konuşmada; Musul un bir jest olarak Irak a bırakıldığını belirtmiştir. Evet,

ne yazık ki en yetkili ağızların ifade ve itiraf ettiği üzere Musul, bir jest

olsun diye terk edildi.

Birinci Bölümün Sonu

KAYNAKLAR:

1) 20 Ocak 1923, Gizli İstihbarat Raporu, No; 1048

2) Bilal Şimşir, a.g.e. s. 443, 27 Ocak 1923, İsmet

Paşa dan Rauf Bey e

3) TBMM gizli Celse Zabıtları, 1923, 3.Cilt, s. 1267

4) 31 Ocak 1923, Curzon dan Lindsay e, Curzon Evrakı.

5) 31 Ocak 1923, Curzon dan Lindsay e, Curzon Evrakı,

Sevtap  Demirci, a.g.e., 113-115

Lozan a gönderilen Türk heyeti. İsmet İnönü nün sağında

Hasan Saka, solunda Rıza Nur oturmaktadır. Orta sırada ayakta duranların soldan

ikincisi şair Yahya Kemal Beyatlı Bey dir.

İngiltere ekibinin başkanı Lord Curzon. Lozan da bir

toplantıdan çıkarken.

Lord Curzon önderliğinde çalışan İngiliz heyeti bir

görüşmeden toplu halde çıkarken.

İsmet İnönü ve Yunanistan Başbakanı Venizelos.

Lozan Antlaşması nın imzalandığı Rumine Sarayı

Hahambaşı Hayim Naum İstanbul da vazife yapan Siyonist

Yahudilerle birlikte.

Lozan daki Türk heyetine daha sonradan dahil edilen

başhaham Hayim Naum

İkinci dönem görüşmeleri esnasında Türk heyeti bayram

münasebeti ile toplu halde.