Renkli devrimler ya da darbeler süreci bir kez daha
devrede. Soğuk Savaş sonrası Yugoslavya nın parçalanması ile birlikte gündeme
gelen yeni dizayn çalışmaları nın en etkin, gözde araçlarından biri haline
gelen meydan devrimleri/darbeleri 11 Eylül sonrası süreçte özellikle Avrasya
coğrafyasında varlığını devam ettiriyor.
Ülkedeki mevcut rejimleri alışılagelmiş yöntemlerin
dışında barışçı protestolar ile meydanlar üzerinden indirmeyi hedefleyen
yöntem, açıkçası içinde bulunduğumuz coğrafyada etkisini uzunca bir süredir
gösteriyor.
Ülkeleri, demokratik talepler çerçevesinde çok boyutlu
etkileyen bu yöntem, kitlelerin ve sokakların kontrol edilemez bir hale
ge(tiri)lmesiyle birlikte çok daha vahim sonuçlara da yol açabiliyor. Bunların
en başında ise iç savaşlar geliyor.
***
Nitekim, ucu açık olan bu yöntemden dolayı Arap
coğrafyası derin bir krizin içerisinde. Tunus ta başlayan protesto gösterileri
bugün Libya ve Suriye de bir iç savaşa yol açmış durumda. Bu yöntemin farklı
bir uygulaması olan Irak ta yaşananlar ise ortada.
Arap Baharı nın kritik adreslerinden biri olan Mısır da
da süreç belirsizliğini halen koruyor. Meydan savaşları sonrası kitlelerin
pasifize edildiği Mısır da, tankların ülkeye nasıl bir demokrasi ve
istikrar getireceği muamma. Kitleler açısından en büyük teselli, şu an için
ülkede bir iç savaşın yaşanmıyor olması.
Dolayısıyla, görünmez bir el tarafından sevk-idaresi
gerçekleştirilen meydan devrimlerinin/darbelerinin yol açtığı çok boyutlu bir
etki ortada.
Bu yöntemle: 1. Dip dalganın, yani kitlelerin
emperyalizme karşı gazı alınıyor, ona karşı tekrardan bir sempati
oluşturulmaya çalışılıyor; 2. Milli duruş, iç dinamikler üzerinden
pasifize/tasfiye ediliyor; 3. Ülke, içerideki hassasiyetler üzerinden ötekileştiriliyor , kamplaştırılıyor ; 4.
Batı ya henüz entegre olmamış ülkelerin ilintilendirilme süreçleri
hızlandırılıyor; 5. Olanlarla ise bağlar yeniden kuvvetlendirilme yoluna
gidiliyor ve bu bağlamda a) Ya daha
bağlı olma sözü verenler iktidara getiriliyor; b) Ya da bağlı olan fakat
içerideki etkisi ters etki yapmaya başlayan liderler, halkın haklı talepleri
çerçevesinde koltuklarını terk etmek zorunda kalıyorlar.
Direnenlere gelince, meydanlar üzerinden
cezalandırılıyorlar ...
***
Ukrayna da yaşanan son gelişmeler de aslında bundan pek
farksız değil. Hatta ilk uygulama adreslerinden biri olarak Ukrayna meydanları
bu konuda baya bir antrenmanlı...
Bilindiği üzere, Ukrayna Renkli Devrimler ya da
Darbeler sürecinin ilk ve en önemli adreslerinden birisi. Ülke, 2004 ten bu
yana kesintili bir şekilde devam eden devrim-karşı devrim süreçlerine
şahitlik ediyor.
Şu ana kadar Avrasya da gerçekleştirilen meydan
devrimleri/darbeleri, Arap coğrafyasında yaşandığı gibi herhangi bir iç savaşa
yol açmış değil. (Her ne kadar bunla ilgili bir takım senaryolar zaman zaman
gündeme getirilmiş olsa da; örneğin, Kırgızistan ı Kuzey ve Güney olarak
ikiye bölünen bir takım çalışmalarda görüldüğü üzere...)
Burada bazılarınız Gürcistan daki durumu nasıl izah
ediyorsunuz diye sorabilir. Fakat bu örnek, Abhazya ve Güney Osetya boyutuyla
farklılık arz ediyor. En azından sorunların ortaya çıkış nedenleri ve gelişim
süreci aynı değil.
İç savaşların yaşanmamasının temel sebebi, bu coğrafyada
başlı başına bir güç boşluğunun olmaması; coğrafyadaki belirleyici güç ya da
güçlerin, bölgenin statükosunun korunmasından yana ortak bir tavır
takınmaları...
***
Dolayısıyla, Ukrayna daki meselenin bam teli de burası.
Kavga, coğrafyanın yeniden dizaynı noktasında verilen bir güç mücadelesinden
öte değil. Bir diğer ifadeyle, şeklen bir hükümet bunalımı olarak kendisini
gösteren gelişmeler, aslında bölgesel ve uluslararası çapta çok daha büyük bir
hesaplaşmaya işaret ediyor.
Nitekim ülkenin bir kaç parçaya bölünmesine yönelik
senaryolar ve bu durum karşısında bugüne kadar sessizliğini koruyan Ukrayna
Silahlı Kuvvetleri nin Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç e krizi sona erdirmek
için önlem alması çağrısında bulunması, derinleşen krizin vahametini ortaya
koyuyor.
Önü alınamadığı takdirde büyük çaplı gerginliklere yol
açabilecek kriz, Türkiye yi de içine alacak gibi görünüyor. Ukrayna nın
bölünmesi bağlamında gündeme getirilen Kırım Senaryoları bunun önemli
göstergesi olarak karşımıza çıkıyor ki, tek neden elbette sadece bu değil.
Krizin nasıl bir seyir izleyebileceğini, arka planında
hangi aktörlerin ve hesaplaşmaların yer aldığını görebilmek için ise, öncelikle
bu ülkenin sahip olduğu jeopolitik-jeostratejik önem ve akabinde de, Batı
içindeki bölünme ve Rusya faktörü üzerinde durmak gerekiyor...