Geçtiğimiz 30 Mart seçim günü önemli illerde oylar sayılırken elektrikler kesildi. Muhalefet ve medya, seçimlere hile karıştırıldığını söyledi. Sonra Enerji Bakanı Yıldız, trafoya kedilerin girdiğini açıkladı!
Bu seçimlerin favorisi, sürprizi malum Milli İttifak. İktidarı da, muhalefeti de söylemleriyle zorluyor.
Geçtiğimiz hafta sonu Saadet Genel Başkanı’nın arabasının motoruna da kedi girdi. Ekipler, kediyi çıkarmak için epey ter döktü! Olaya şahit olan bir meslektaşımız da “Kediler 7 Haziran için erken mesaiye başladı” esprisini patlattı!
Efkan ala nereye koşuyor
Saray’ın en çok güvendiği isimlerin başında geliyor. Ne de olsa eski müsteşar. Esas sır küpü yani! Kendisi halen ne vekil, ne de Bakan!
Saray kulislerine göre ülkenin fiilen İçişleri Bakanlığı’nı yürüten Efkan Ala, performansıyla göz kamaştırıyormuş. 7 Haziran sonrasında işler Saray’ın istediği gibi giderse Ala, yeni dönemde Başbakan Yardımcısı olacakmış. Ala’dan boşalan koltuğa ise Erdoğan’dan sonra Davutoğlu’nun danışmanlığına getirilen Ertan Aydın düşünülüyormuş. Aydın bu nedenle bir an olsun Ala’dan ayrılmıyormuş. Aydın, geçtiğimiz aylarda Cihannüma Derneğinde "ülkedeki paralel yapılanma" üzerine bir konferans vermişti.
Başbakan Yardımcısı olması planlanan Efkan Ala, Hükümet Sözcüsü olma ihtimaline karşı diksiyon ve hitabet dersleri almaya bile başlamış. Fazilet döneminde de Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Hanımın, “Kocası ileride başbakan olacağı için İngilizce kursuna başladığını" Ankara kulislerinin üstadı Mustafa Yılmaz, o zaman yazmıştı.
Çözemediğim şu: "Beylerinin Başbakan olacağı kesin bilgisini aldıkları için mi hanımlar kurslara başlıyor Yoksa eşleri İngilizce öğrendiği için mi beyefendiler, Başbakan oluyor " İkinci şık ise şansımı denemek, hanımefendiyi İngilizce kursuna başlatmak isterim!
Kamalakın Kayserilileri
Saadet Genel Başkanı Prof. Mustafa Kamalak nerede, onlar orada.
Sabah alıyorlar, gece istirahata çekilene kadar yalnız bırakmıyorlar.
Sanırsın ki, anti-terör eğitimi almışlar.
Gözlerine baksan ferlerinden korkarsın.
Yedi kişiler, nöbetleşe çalışıyorlar. Bir dönemin Sakaryalılar Grubu gibi.
Saadet Kayseri Gençlik Kolları’ndan, yani çekirdekten yetişmişler.
Hepsi aynı zamanda işadamı. Ancak seçimlerde gönüllü korumalık yapıyorlar.
Normalde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlunun da böyle özel ekipleri var. Valileri, belediyeleri, parti teşkilatlarını miting için ‘harekete geçiriyorlar!’
Ama onlar resmi. Karşılığında ücret, prim, yolluk da alıyorlar.
Milli Görüş’ün ekipleri ise gönüllü. Üstüne de kendi cebinden harcıyorlar.
Gidilen yolu "dava" biliyorlar, yapılanı ibadet.
Milli Görüş’le "diğerlerinin" farkı da bu değil mi!
Ayasofya’ya seçim ‘açılımı’
Beşir Atalay’a bağlı olarak çalışan ve AK Parti’nin artık yarı resmi anket şirketleri haline dönüşen firmalar “iyi haberler” getiremiyormuş. Bu en gerçekçi anketlerde iktidarın oyları düşük çıkıyormuş.
Gelen sonuçlarda Saadet ve Büyük Birlik’in oluşturduğu Milli İttifak’ın oylarının
İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu’da yükselişe geçmesi de iktidar partisi kurmaylarını oldukça rahatsız etmiş. Bu nedenle Milli İttifak’a kayan muhafazakâr ve milliyetçi oyların geri getirilmesi için iki formül düşünülmüş.
27 Mayıs’ta Menderes’i anma etkinliklerine ve 29 Mayıs’ta İstanbul’un Fethi kutlamalarına özel birtakım programlar düzenlemeyi tasarlamışlar. Buna göre, 29 Mayıs’ta Ayasofya’dan ezan duyar, ya da namaz kılarlarsa şaşırmayın. Tıpkı 11 yıl başörtüsünü bekletip de dindar kesimin iktidardan umudunu kesmeye başladığında başörtüsünün serbest bırakılması gibi… Hem iman, hem seçim, hem geçim…
Erdoğan’ın Vekil Özlemi Bitiyor
Meclis’e gidemeyen Erdoğan, Meclis’i yanına taşımaya karar vermiş. Milletvekilleri için şimdi Saray’ın yanı başına bir sosyal tesis inşa ediliyor. Ankara’nın meşhur balıkçısı Fevzi Hoca’nın yerinin de içinde olacağı tesislerde, hâlihazırdaki vekillerin yanı sıra emekli vekiller de istifa edecekler.
Saray’dan özel olarak görevlendirilen bir ekip, vekillerin zorluk yaşamaması için hem Meclis’in alışılagelen menüsünü buraya taşımışlar, hem de daha önce “ne arzu ederdiniz’’ şeklinde yapılan anketlerden yola çıkarak yeni ilaveler gerçekleştirmişler. Erdoğan 400 vekil istiyordu. Kaç kişi gelir bilemeyiz. Ama gelecek vekilleri hemen yanı başında görmek için harekete geçti bile.
Soylu rahatsızlığı, istifa boyutuna mı vardı!
Partide Süleyman Soylu rahatsızlığını daha önce yazmıştım. Haberiniz olsun konu iyice büyümüş. Neydi o rahatsızlık, kısaca hatırlayalım. Erdoğan, teşkilatların başına O’nu getirmişti. O ise il ve ilçe teşkilatları ve delege yapısını “DYP’lilerle’’ doldurmaya başlamıştı. Davutoğlu’nun mitinglerine de yeterli adam toplayamaması rahatsızlık doğurmuştu.
Bu gerekçeler, 7 Haziran seçimlerinden sonra 30 Eylül’e kadar kongre yapması gereken Davutoğlu ve ekibini oldukça rahatsız ediyor. Başkent kulislerini iyi okuyan o dostum geçenlerde anlattı. Anlatılanlar doğruysa rahatsızlık, istifa boyutuna kadar varmış. Genel başkan sıfatıyla Ahmet Hoca, ‘delege yapısına vurulan kişisel damga ve mitinglere yeterli insan toplamamasını’ gerekçe göstererek istifasını istemiş. Bunun üzerine soluklar, Saray’da alınmış. Reis Bey de, "Sen git O’na istifanı bana verdiğini ve benim kabul etmediğimi söyle…” demiş. Ankara kulisleri böyle diyor efendim! Bundan sonra neler yaşanacak hep beraber göreceğiz.
Diyanet ve “bir yapan, bir bozan”
Türkiye’nin bazı kurumları git gide “kendine geliyor” göz dolduruyor. Özellikle İslam, Müslümanlar, Dış Türkler, mazlum coğrafyalar, yardımlar alanında… TİKA, YTB, Yunus Emre Enstitüsü ve sivil yardım dernekleri gibi. Kızılay dâhil. Bu kurumların başında da Diyanet geliyor. Moğolistan’dan, Haiti’ye, “Nerede üç Müslüman varsa oraya” koşuyor. Hem de Cumhuriyet bürokrasisinin olanca hantal zihniyetine rağmen. Böyle bir kurumun Başkanı da Prof. Mehmet Görmez Hoca.
İşte böyle bir Diyanet ve başkanına yapılabilecek en büyük kötülük yapılıyor bugünlerde.
Önce kime taraf, neye sözcü olduğu meçhul kesimler hedefe koydu. Görmez Hoca’nın Dinler Arası Diyalog’a karşı İslami duruşu da bazı kesimlerin tepkisini fena halde çekiyordu. Sonra Mercedes olayı sızdı. Şimdilerde ise başta Cumhurbaşkanı, sonra HDP, CHP ve AKP Diyanet’i ve Başkanı’nı fena halde yıpratıyor. Hem de üç beş oy uğruna. Yazık, çok yazık! Duyduğumuza göre Görmez Hoca, bunlardan bir hayli rahatsızmış. Erbakan Hocamızın ifadesiyle Türkiye’de illa, “Bir yapandan sonra, bir bozan mı” gelecek