Merkel in Suriyeli mültecileri ziyareti medyada genellikle
izleme olarak nitelendirildi. Merkel in niyetini tam olarak bilemeyiz ama
mültecilerin durumunu ve Türkiye nin neler yaptığını görmek için geldiğini
söylemek yanlış olmaz. Çünkü imzalanmış bir mülteciler anlaşması var ve bu
anlaşma gereği özellikle Haziran da vizelerin kaldırılması ve mültecilerin
durumunu biraz daha iyileştirmek için verilmesi öngörülen para var. Dolayısıyla
anlaşma gereği Türkiye üzerine düşenleri yaptığı takdirde AB nin de verdiği
sözleri yerine getirmesi gerekiyor. Aslında, hiçbir yabancı ülkenin Türkiye nin
mültecilere karşı tavrını inceleme hakkı yok. Çünkü sınırlarını tel örgütlerle
kapatarak mültecilerin ülkelerine girmesini engelleyen AB ülkelerinin
Türkiye ye verebilecekleri ders yok. Olsa olsa Türkiye den alacakları insanlık
dersi var.
Kaldı ki, gelinen noktada AB ülkelerine düşen öncelikli
görev Suriye de ateşkesin uygulanmasını kesin olarak sağlamaktır. ABD ve AB
ülkeleri istedikleri takdirde bu sağlanabilir. Sağlanamamasının sebebi tavşana
kaç tazıya tut yaklaşımıdır. Türkiye ve AB ülkelerinin mülteci sorunu ile karşı
karşıya kalmalarının sebebi Suriye deki çatışmalar ve çatışmalarda taraf olan
ABD, AB ülkeleri ve Rusya dır. Suriye de çatışmalar istek dışı bile başlamış
olsa ortaya çıkan manzara karşısında ve özellikle de mülteci sorununun tamamen
ortadan kaldırılamasa bile hafiflemesinin yolu Suriye de ateşkese riayet
edilmesinden geçiyor. Ancak, ateşkesin uygulanması bir yana Esad ve Rusya
sürekli olarak sivilleri vuruyor. Kısacası, katliam ve yıkım sürüyor. Suriye de
katliam ve yıkım devam ettiği sürece de mülteci sorununun çözüme kavuşturulması
mümkün olmayacağı gibi, giderek daha da ağırlaşacaktır. Çünkü şehirlere yönelik
saldırdılar yüz binlerle ifade edilen insanların Suriye yi terke hazırlandığını
ve ülkemize yönelik yeni bir göç dalgasını gündeme getiriyor. Bu bakımdan
mülteci sorununun kesin çözümü Suriye de hemen çatışmaların son bulması, ABD ve
Rusya nın Suriye de yerleşmek adına çatışmalarda taraf olmaktan vazgeçmeleri
ile ilgilidir. Ateşkes ilan edenler kendileri buna uymuyorlarsa ortada ciddi
bir samimiyetsizlik var demektir. Bu samimiyetsizliğin ortaya çıkardığı
olumsuzlukların bedelini ödemek de Türkiye ye düşüyor.
Ateşkes ilan edilirken bazı grupların ateşkes dışında
tutulmuş olmaları, özellikle Suriye yönetiminin saldırılarına açık kapı
bırakılması işleri bu noktaya getirmiş durumda. Gelen haberlerde ABD nin
Kobani de, Rusya nın Lazkiye de Akdeniz sahillerinde üs kurma çalışmaları ve
var olan güçlerini artırma faaliyetleri de gösteriyor ki, aslında Haçlıların
Suriye de barışın sağlanması gibi bir meseleleri yok. Onlar çatışmalar ne kadar
devam eder, ne kadar Müslüman hayatını kaybeder ne kadar çok insan ve Suriye yi
terk etmek zorunda kalırsa hedeflerine biraz daha yaklaşmış oluyorlar. Sonuç
itibariyle diyebiliriz ki, Suriye de çatışmaları başlatanlar ile ateşkes ilan
edenler ve ateşkesi bozanlar aynı ülkeler ve örgütler olduğuna göre sanıyorum
böyle bir durum karşısında Merkel in Türkiye ve mülteci kamplarını ziyaret
etmesi fazla bir anlam ifade etmiyor. Belki oynanan kanlı oyuna birazcık
insanlık sosu katma hamlesinden (görüntüsünden) ibaret.