24 ay süren askerliğim Silvan, Van, Hakkâri ve
Beytüşşebap ta geçti.
Beytüşşebap ın Alamon takımına bağlı sınırdaki Aruç
karakolundan terhis oldum.
Aruç karakolu, yazın çadır karakol olarak görev yapar ve
sınırı beklerdi.
1967 1969 yılları arasında bu il ve ilçelerimizdeki
insanlarımıza karşı iyi davranılmadığını biliyorum.
Ama buna rağmen bu insanların İslam dinine bağlılıkları,
bildikleri kadarıyla üst düzeyde idi.
Camiler cemaatle dolar, Ramazan ayında oruç tutmayan
olmazdı.
1963 yılında Bodrum ilçesinin Türkbükü köyünde bir
Ramazan ayı boyunca cami imamlığı yaptım.
Bir kaç çalışan, sünger avına çıkan delikanlı dışında
hepsi orucunu tutar, oruç tutmayanlar da teravih namazına gelirdi.
O değerli insanların Şırnak ta ne hale getirildiğini
haberlerden biliyoruz.
Tükbükü nü de magazin haberlerinden bildiğimiz gibi,
Google ye sorduğumuzda neler yaşandığını yaşayanların dilinden öğreniyoruz.
Batı eğitiminde doğudan batıya bir millet elli yılda
nereden nereye getirildiğini görüyoruz.
Ama Batı dakiler aynı eğitimden geçtiği halde bunlar
gibi değildir diyenler, Mehmet Akif Ersoy merhumun:
Şark a bakmaz, Garb ı bilmez, görgüden yok vâyesi;
Bir kızarmaz yüz,
yaşarmaz göz bütün sermâyesi! dediği gibidir.
Dostum dediğiniz bir arkadaşınızın bir gün evinizin
penceresinden, perdelerinin ardından sizi dikizlediğini ve dinlemeye
çalıştığını görseniz ne yaparsınız
İşte Batı nın en eğitimli ve halkı tarafından Bu bizi yönetecek
kadar erdemli ve başarılı diye seçtiği cumhurbaşkanları ve başbakanlar, dost
ve müttefikini dinleyip dikizleyecek kadar aşağılaşmış kişilerdir ve bunlar da
seçkinleridirler.
Avrupa da çalışmış bir işçi olarak söylüyorum, bizim en
hayırsız insanımız, onların parmakla gösterilen insanından iyidir.
Delil mi istiyorsunuz Buyurun buralardan onların işinde
çalışmak için giden insanımızın dinine onların en seçkin insanları giriyor.
Kont ve lord kelimeleri bizim Batı hayranlarımızın
ağzının suyu akmadan bu kelimeleri söyleyemezler.
Onlardan birinin Müslüman olduğunu söylesem ne derler
acaba
Buyursunlar ve Aktüel dergisinin 24 30 Kasım 1994
sayısını okusunlar.
İngiliz Seafield Kontunun oğlu, Lord James Reidheaven,
Müslüman olur.
Babası, İngiltere nin papazları ve psikologlarından ümidi
kesince Amerika dan yardım ister ve onlar da Vietnam dan dönen Amerikan
askerlerini tedavide kullandığı doktorlardan gönderir ve Müslümanlıktan
vazgeçiremezler.
Aynı eğitimden geçen proflarımızla generallerimiz, ihanet
iddiasıyla tutuklanır.
Ama suçsuzlardı denebilir.
O zaman suçsuz insanları içeri tıkan hâkim ve savcılar
yetiştiriyoruz denebilir.
Hâkim ve Savcıların vicdanla cüzdan arasına sıkıştı ğını
söyledi yetkililer.
Politikacıların baskısına alışkanlık sağladıkları için
gündeme bile gelmiyor.
Garibanların hapiste yatanları, hapishanede unutulanları,
dosyası bulunamadığından neden yatar, suçunun ne olduğu bilinemeyen garibanlar,
basının da ilgisini çekmez.
Garibanın reytingi olmaz.
Bütün bunların temelinde inkârcı, kapitalist eğitim
yatmaktadır.
Bu gidişle düzelmesi mümkin değildir.
Ne zaman hükümetle muhalefetin her gün konuştukları
ekonomi olmaktan çıkar, eğitime çare konuşmaları birinci sırayı alırsa, eğitime
yatırılan paranın, aynı zamanda güvenliğe yatırılmışlığı kabul edilirse
kurtuluşun ışığını yakalamış oluruz.
İmam-Hatip okullarının artması değil benim anlatmak
istediğim.
İmam-Hatip öğrencilerinin altı katı olan diğer liselerle
ilgili olumlu hiçbir şeyin yapılamadığı öğrencilerin karakolluk olaylarından
belli.