SSCB nin dağılmasının en önemli sonuçlarından biri de,
Rusya nın bir anda karşı karşıya kaldığı kimlik sorunu olmuştur. Düne kadar
tüm dünyaya komünizmi tek ideoloji ve cennet olarak dayatmaya çalışan, bu
bağlamda kendi Ortodoks geçmişlerini bile reddetme ve yasaklama noktasına gelen
Ruslar, Karl Marks ın kendisine bile fayda sağlamadığı bu ideolojinin yıkıcı
sonucunda dünyanın en büyük jeopolitik depremlerinden birini yaşamış ve
bölünmüştür.
Bu parçalanma ile birlikte Ruslar bir kez daha ben
kimim sorusuna cevap aramaya başlamıştır. Arka plandaki iki imparatorluk
geçmişi ve bunun yol açtığı hayal (bazı kesimlere göre ise hayalet ) ile önlerindeki gerçeklik arasında
sıkışan Ruslar, daha doğrusu Rus stratejik aklı buna fazlasıyla pragmatik
sayılabilecek ve her yöne mavi boncuklar dağıtan bir çoklu kimlik çözümü
bulmuşlardır. Bunlar: Her şeye rağmen Batıcılık , Asyacılık , Avrasyacılık
ve Panslavizm olarak sıralanmaktadır.
Her şeye rağmen Batıcılık anlayışının kendilerini
ikinci bir dağılma sürecine soktuğunu gören Rus derin devleti, çok hızlı bir
manevra ile istihbaratçı Vlademir Putin i iktidara getirmiş, içeride güçlü bir
merkezi yapının yeniden tesisi noktasında oldukça radikal sayılabilecek yöntem
ve araçlara başvurmuştur.
Başlangıçta, Batı tehdidine karşı Asyalı güçler
( Primakov Üçgeni ya da Primakov Üçlemesi olarak da adlandırılan,
Rusya-Hindistan-Çin üçlüsü arasında) ile birlikte ortak mücadeleyi esas alan
ve bu bağlamda Asyacılık ideolojisine dış politikasında ağırlık veren
Rusya nın, güç kazanmaya başladıkça kendi gücünü ve çıkarlarını merkeze alan
diğer iki görüşe yöneldiği gözlemlenmektedir.
Nitekim günümüzde Rusya, Avrasyacılık adı altında eski
Sovyet alanına dönerken, temel ideolojisinin Panslavizm olduğu
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, Yeni Rusya nın hedefi (en azından şu an için)
eski SSCB yi inşa etmek değil, Çarlık Rusyası nı yeniden ihya etmek olarak
karşımıza çıkıyor. Çarlık Rusyası nın nüfuz alanında hâkimiyet kuramayan
Rusya nın eski Sovyet alanına Kırım üzerinden Ukrayna ya yönelmesi,
Balkanlardaki krizlerde artan rolü, Moldova ya yönelik artan iştahı ve bu
noktada Ortodoksluğu esas alan Hıristiyan nüfusun ve Slavların hami rolünü
üstlenmesi bu tespiti haklı kılıyor.
Rusya Bir Kez Daha
Güneye Doğru Diyor...
Çarlık Rusyası nın inşasının yolu ise dün Osmanlı dan
geçerken, bugün onun varisi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti nden geçmektedir.
Rusya nın Kırım-Ukrayna sonrası bir anda Suriye üzerinden istikameti Türkiye ye
çevirmesinin altında da bu husus yatmaktadır. Karadeniz e hâkim olduğunu
zanneden Rusya, gözünü bir kez daha Akdeniz in sıcak sularına dikmiştir.
Oysa Rusya Kırım ı işgal etmek suretiyle sadece
Pandora nın kutusunu açmış ve Karadeniz deki en önemli müttefikini
kaybetmiştir. Bu kaybın tüm Karadeniz Havzası nda Rusya açısından bir takım
maliyetlerinin olması ise kaçınılmaz görülmektedir. Rusya, bunu zaman
içerisinde daha net hissetmeye başlayacaktır. Bunu ben değil, jeopolitik ve
tarih böyle söylüyor.
Rusya Niçin Türkiye yi Hedef Aldı
Moskova yönetimi, Türkiye yi oyunda saf dışı bırakarak şu
hedeflere varmak istiyor: 1) Güneye inmek. Bu bağlamda Türkiye yi
Balkanlar-Karadeniz-Kafkasya hattında etkisizleştirerek bu bölgelerdeki
nüfuzunu pekiştirmek; 2) Afganistan. Tarihsel anlamda Güney Türkistan ın önemli
merkezlerinden biri olan Türkiye yi bölgeden uzaklaştırmak suretiyle, Batı
Türkistan daki varlığını pekiştirmek ve bu bölgeyi yeniden kontrolü altına
almak. Türkiye nin bölgedeki varlığının tüm Türkistan ın güvenliği açısından
arz ettiği önemin en fazla farkında olan ülkelerden birinin Rusya olduğunu hiç
bir zaman için akıllardan çıkartmamak gerekiyor. 3) ABD. ABD nin bölge
üzerindeki etkisini kırmak 4) Türkistan. Tüm bunların sonucunda Türkistan ı
yalnızlaştırmak, çaresiz kılmak ve esir almak.
Çarlık Rusyası dönemindeki uygulamalara bakıldığında buna
benzer bir stratejiyi izlediği rahatlıkla görülecektir. Bu stratejide İran da
üzerine düşen rolü layıkıyla yerine getirmiş ve Osmanlı ile Türkistan ın içinde
bulunduğu durumdan istifade etmek suretiyle Kafkasya yı ve Türkistan ı
Rusya yla paylaşmıştır. Bugün de ne yazık ki benzer bir durum kendisini
göstermektedir. Arzu edenler son Azerbaycan-Ermenistan savaşında İran ın
izlediği politikaya bakabilir. İran, bir Pakistan olamamıştır ne yazık ki...
Ermeni ve Kürt Sorunu Kartları...
Rusya nın Türkiye ye yönelik elindeki en önemli kart,
başlangıç aşaması itibarıyla Slav-Ortodoks unsurlar olmuştur. Bunu, sonrası
itibarıyla Ermeniler ve Kürtler takip etmiştir. Ermeni meselesi, sadece
Türkiye nin bir meselesi olmamış, tüm bölgeye yönelik politikasında
kullanılmıştır, özellikle de Azerbaycan boyutuyla. Dolayısıyla Ermeni sorunu,
bir Türk Dünyası meselesidir.
Rusya, bugün de tarihsel hafızasına başvurmakta ve bölge
ile birlikte Türkiye nin de kronikleşmiş sorunlarını gündeme taşımaktadır. Bu
sorunların başında ise hiç kuşkusuz Ermeni Sorunu gelmektedir. Rusya nın
Ermenistan a yaptığı askeri yığınak ve akabinde Yukarı Karabağ da başlayan
savaş, zamanlaması itibarıyla fazlasıyla dikkat çekicidir. Suriye den çekilmeye
başlayan Rusya, bu sefer Türkiye nin doğusunda, Kafkaslarda yeni oyun
peşindedir.
Bunun dışında Suriye de PYD/YPG, Türkiye de PKK ile Kürt
Sorunu nu kaşımasının altında da bu husus yatmaktadır. Rusya nın temel
hedefinin Türkiye ve bölgedeki Türk/Türkmen varlığı olduğu açıktır. Türkiye yi
oyunun dışına itmek isteyen Rusya, Osmanlı ve Türkistan coğrafyasında istediği
gibi at koşturma peşindedir.
Bu son savaşta göz ardı edilmemesi gereken bir detay ise,
400 den fazla PKK lının Ermeniler safında Azerbaycan Türklerine karşı
Karabağ da savaşmasıdır. Hiç bir Kürdün Müslüman kardeşine karşı Ermeniler ile
birlikte savaşmayacağına tarih şahittir. Bu hadise bile PKK nın gerçek yüzünü
ortaya koyması açısından oldukça önemlidir.
Dolayısıyla oyun çok büyük ve bunu bozmanın yolu ise
gerçek anlamda bir Türk-İslam Birliği nden geçmektedir. Bu noktada, Karabağ da
yaşanan son çatışmalarda Türkiye ile birlikte Türkmenistan, Pakistan ve İslam
İşbirliği Teşkilatı nın Azerbaycan a verdiği destek oldukça önemlidir. Evet,
Türk-İslam coğrafyası uyanmaktadır. Bu uyanışı Allah ın izniyle hiç kimse
engelleyemeyecektir!